Bölüm 30: Kedi

2K 122 78
                                    

Einstein görelilik kuramını ortaya attığında çoktan dünya üzerinde zekasıyla kabul görmüş ileri gelen bilim adamlarından biriydi. Geriye kalan insanlık olarak, parlak beyinlerden çıkmış bu gibi kuramları düşünüp anlamak bile çoğu zaman bizim kapasitemizin üstündeymiş gibi gelirdi bana. Fakat, o gün orada Cenk'in arabasının hemen dışında bir bana bir Ilgaz'a doğru bakıyor oluşu, Ilgaz'ın dik dik bir bana bir Cenk'e çevirdiği bakışları ve hemen ardından Bora'nın sesini işitmemle arkamda mesafeli bir şekilde duran tiyatro grubunda olduğunu bildiğim iki elemanı, Ezgi, Lara, Taylan ve İpek'i görmem... Zaman göreceliydi ve benimki büyük ihtimalle o anda dünyadaki herkesten daha yavaş akıyordu. Kalbimin heyecandan çıkardığı ses kulaklarımda uğulduyordu ve ben, tüm bu gerginliğe neden olan kişi değilmişimcesine o kareden kaçıp kurtulmak istiyordum.

"Sanırım Sesil yüzyılın açıklamasını yapacak." dedi Lara, bombayı alakası olmayan tiyatro topluluğu üyelerinin bile gergin göründüğü kalabalığın içine bırakarak.

Normal şartlar altında Lara'ya gerçekten kızabilirdim ama başrolü elimden alıp herkesin dikkatini kendi üzerine çekmesi sayesinde tekrar nefes almaya başlamıştım.

"Bence evlere dağılalım zaten film de pek açmadı." dedi Ezgi çekingen bir ses tonuyla.

"Hayır." dedi İpek alaycı bakışlarıyla beni işaret ediyordu. "Bu anı çok uzun zamandır bekliyordum, kimse bir yere gidemez." diye ekledi.

"Bu an, o an değil maalesef" diye cevap veren Bora'nın hızlı bir şekilde Cenk'in yanına gidip onu tekrar sürücü koltuğuna oturmaya ikna etmeye çalıştığını gördüm.

Her şey istediğim gibi olmayacaktı belki. İstediğim cevapları Ilgaz'dan alamayacaktım ama cevapları elde etmeye çalışma şeklim yüzünden yerin dibine girmiştim çoktan ve hareketsiz bir şekilde olduğum yerde duruyordum. Olayların akışını daha fazla etkilemezsem Ilgaz'ın öfkesiyle yüzleşmek zorunda kalmazdım ve Cenk beni daha kolay affedermiş gibi hissettim. Fakat muhakeme yeteneği çok düşük olan 20 yaşındaki bir psikoloji öğrencisi için kurduğum en gerçekçi olmayan hayaldi bu.

"Ben anlamıyorum, bu şu an olan bir şey mi yoksa bir sorun mu var?" diye sorduğunu duydum Taylan'ın Ezgi'ye doğru ama hepimizin duyabileceği bir sesle.

Ezgi yüzündeki tüm mimiklerle Taylan'a şimdi olmaz dercesine sinyaller göndermişti ki o gün tanımadığım ve hayatımda o günden sonra bir daha hiç yüz yüze denk gelmeyeceğimi bildiğim tiyatro grubundaki diğer elemanlardan siyah kısa saçlı olanı öne doğru bir adım atıp aleladede bir şekilde konuştu:

"Dostum anlamıyor musun işte: Birden fazla ilişki üçgeni hatta dörtgeni olmuş burada. İpek de haklı olarak aldatan taraflardan açıklama istiyor." dedi.

Kimsenin nefes alıp düşünmeye zamanı olmadı ve sonrası çok hızlı gelişti.

"Ne!?" dediğimde aynı anda İpek, Ilgaz ve Cenk'in seslerini de işitmiştim.

"Hah! Biliyordum." dedi Lara hepimizi küçümser bir tavırla.

"Sanki arkamdan iş çevirip Ilgaz'ı ayartmaya çalışan sen değilmişsin gibi." dedi İpek, Lara'ya doğru yürürken.

"Olay benimle alakalı bile değil, seninki seni zaten bırakmıştı." diyen Lara'nın da İpek'e doğru hamle yaptığını görmüştüm.

Lara'nın koluna yapışan Ezgi, minyon yapısından ötürü Lara'yı durdurmaya çalışan birinden çok onunla beraber sürüklenen bir uzvu gibi görünüyordu; fakat Taylan'a doğru seslendiğinde bir uzuvdan çok daha fazlası olduğu anlaşılıyordu.

"Neden izliyorsun!?" diye bağırdı Ezgi, Taylan'a. Ancak Taylan'ın neden hareket edemediğini anlamam başka bir şok dalgasıyla sarsılmama neden olmuştu.

SinesteziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin