Aklımı veremediğim sınavlar sürüsüyle boğuşmak zaman kavramımı bir süreliğine de olsa elimden almıştı; fakat bunun tek bir iyi yanı vardı: O süreç boyunca Lara'nın aklından da uzaklaştırılmıştım, uzaklaştırılmıştık. Perşembe gününün geldiğini, Taylan'ın provaya gitmek yerine ders çalışması gerektiğini vurgulamasından anlamıştım.
"Sadece sınav haftası provaları iptal edebilirlerdi en azından." dedi Taylan, bir gözüyle oturduğumuz kantin masasındaki ders notlarını kesiyordu.
"Sadece bugünlük senin yerine başka biri okusa metnini. Sorun olur mu?" diye sordu Bora. Taylan'ın derslerini düşünmekten çok tiyatro muhabbetinden sıkılmış gibi bir hali vardı.
"Hayır." dedi Taylan net bir şekilde ve "Sergilenmeye bu kadar yakınken başka birinin benim yerime çıkıp benim pozisyonumu tehdit etmesine izin veremem." diye ekledi, tiyatro telaşının derslerinden biraz daha önde olduğunu belli ederek.
"O zaman sızlanma da yarım saat içerisinde prova salonunda olmaya bak." dedi Ezgi, sınavlara çalışırken kendi erkek arkadaşına bile tahammülü olmadığını kanıtlarcasına.
"Bugün kimse geliyor mu provaya?" diye sordu Taylan, sırayla hepimizin gözlerinin içerisine bakarak.
Sesimi çıkaramamıştım çünkü bir diğer haftanın ortasına kadar sürecek olan sınavlarla başa çıkmakta berbattım ve zamansız gidilecek bu provanın, bana uzayan bir okul senesine mal olmasını istemiyordum. Dahası Ezgi'nin bile o gün katılamayacağını duymak durumumun ciddiyetini yüzüme vuruyordu.
"Ben gelebilirim." dedi Lara, başını masadaki notlarından kaldırmaya zahmet etmeyerek.
Şaşkınlığımı belli edememiştim ama Cenk'in bana dönen bakışlarından ve diğerlerinin her şeyi bırakıp Lara'yı inceleyen ifadelerinden herkesle aynı duyguları paylaştığımı anlayabilmiştim.
"Lara, ateşin mi var?" diye sordu, Bora. Dalga geçmemiş, aksine gayet ciddi bir ifade takınmıştı yüzüne.
Lara ancak o zaman, bakışlarını önündeki sayfalardan kaldırıp çevresindekilerin şaşkınlığını fark edebilmişti.
"Yarınki sınava neredeyse hazırım ve madem kimse gidemiyor bugün, ben Taylan'ın yanında olmak adına gidebileceğimi düşündüm." dedi omuzlarını silkerek.
"Gerçek arkadaş dediğin böyle olur." dedi Taylan, memnun bir ifadeyle.
Lara'nın tekrar önündeki sayfalara gömülüşünü izlerken, İpek'le konuştuğum gün Cenk'in Lara'yı nasıl atlattığını sormadığımı fark ettim. Birkaç gündür, Lara'nın o her zamanki imalı bakışlarını daha az yakalar olmuştum ve hatta birkaç defa normal sayılabilecek diyaloglara bile girmişti benimle.
"O zaman provadan sonra buluşuruz, ben kütüphaneye gidiyorum." dedi Ezgi, hepimizin duyabileceği bir tonda, Taylan'a bakarak konuşmuştu.
"Ben de geliyorum." dedi Cenk önündeki defterleri kapayıp oturduğu sandalyeden kalkarken ve "Sesil? Bora?" diye ekledi davetkâr bir ses tonuyla.
Başımı sallayıp onların peşine takılacağımı belli ettim; fakat Bora, saklayamadığı uykusunu almak için eve gideceğini kısa cümlelerle dile getirmişti.
Bölümün kantininden çıkıp provanın yapıldığı binayla kütüphaneyi ayıran yola kadar birlikte yürüdük ve tekrar görüşmek üzere istikametlerimizi değiştirdik. Kütüphane, dönemi başarılı bir şekilde kapatmak isteyen öğrencilerle doluydu. Güneşli bir havada orada oturup aklının bir türlü almak istemediği konularla savaşmanın boğuculuğu herkesin yüzünden okunabiliyordu. Kitaplıkların arasında konuşlanmış dikdörtgen bir masaya, yanıma Cenk'i, karşıma Ezgi'yi alacak şekilde oturdum. Ders notları ve kitaplar büyük bir huşu ve keyifsizlik içerisinde önümüzde açılırken aklım, Lara'nın provaya gitmeye neden bu kadar gönüllü olduğuna takıldı çünkü Lara, tanıyabildiğim kadarıyla sınavdan önce çalışmak için fazladan bir saniyeye daha sahip olsaydı onu bile heba etmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinestezi
Roman pour AdolescentsSesil, yirmi yaşına henüz basmış bir psikoloji bölümü öğrencisidir ve okuduğu bölümü seçmesinin en önemli nedeni, sekiz yaşındayken öğrendiği, modern tıbbın hala gizemini tam olarak aydınlatamadığı bir algı komplikasyonuyla dünyaya gelmesidir: Sines...