1 hafta sonra
Mahkeme salonundan avukatımla beraber çıkarken ilk defa gülmeye bu kadar yakın olduğunu hissettim.
Bakanın oğluyla eşi kendine geldiğinde olanları duyup bana dava açmışlardı ve gerçek tabii ki ortaya çıktı.
Söylediğim gibi,tanrı hata yapmazdı.
"Teşekkür ederim."
Minho'ya baktığımda kafasını salladı.
"Bir sorun olduğunda ara."
"Elbette."
"Görüşmek üzere."
Elini uzattığında sıktım.Eldivenim vardı,bu tam anlamıyla temas sayılmazdı.Arabasına bindiğinde ben de arabama yöneldim.
Seokjin arabama doğru yürürken çalıştırdım ve ona aldırmadan sürmeye başladım.
---
Üzerime rahat bir şeyler giyerek kendime bir bardak kahve koydum.Bahçeye bakan koltuğa oturup yağan kara karşı kahvemi yudumlarken bir yandan bana hiçbir teklif gelmemesini düşündüm.
İsmin yanlış bir şekilde anıldığında herkes o kişiyi suçlardı.Sürü psikolojisine kapılıp giden aptallarla elbette ben de çalışamazdım.
Onlar benim peşimden koşmalılardı,ben onların değil.
Asistanlıkla beraber 15 yıldır çalıştığım hastane Kore'nin en iyisiydi.Yapılan cazip bir teklif aklımı çelmişti ve kabul etmiştim.Japonya,Çin,Tayvan gibi birçok ülkeden teklif alsam da buradan gitmek istememiştim.
Hayatım bu şehirde başlamıştı,bu şehirde son bulmalıydı.
Telefonum çaldığında kafamı sehpaya çevirdim."Kim Seokjin" ismini görmemle tekrar önüme döndüm.1 haftadır bir sürü mesaj bırakıp aramıştı.Evime geldiğinde yokmuşum gibi davranıp başımdan atmıştım.
Onunla konuşurken hiç gülümsememiştim ya da sıcak bir ifadeyle bakmamıştım.Neden benimle arkadaş olmak istiyordu?Beni neden önemsiyordu?
Telefonum birkaç kere daha çaldığında umursamadım.Bildirim sesleri art arda gelmeye başladığında artık susması için telefonu elime aldım.Mesajlara girdim ve okumaya başladım.
Seokjin kişisinden 42 mesaj
Öncekileri geçip az önce yazdıklarına baktım.
Seokjin:
Biliyorum bana kızgınsın,haklısın.
Yarın kontrol tarihin,lütfen aksatma.
Bu hastaneye gelmeyeceğini biliyorum.
Neresi olursa git ve yaptır.
Sonuçlarını benimle paylaş.
Mesajlarını okuduktan sonra telefonu tekrar yerine bıraktım.Kafamı geriye yaslayıp bardağımı kavrayarak son yudumu içtim.
Kısa bir süre daha oturup ağacın altını izledikten sonra akşam saatinin yaklaştığını fark ettim.Bardağımı alıp koltuktan kalkarak mutfağa adımladım.
Yemek için ilk olarak biftekleri baharatladım.Tavayı ocağa koyarak kızdırdıktan sonra etleri içine koydum.Eti az pişmiş severdim,özellikle o kanın hafif tadını almak bile bana güzel hissettirirdi.
İstediğim derecede piştiğinde tavadan alarak bir tabağa yerleştirdim.Üzerine vişneli bir sos yapıp döktüm.Bol yeşillikli salata yaptıktan sonra bir kadeh kırmızı şarap doldurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Copycat | Sope
FanfictionAynı yöntemleri kullanan iki katil. Biri taklitçi,diğeri cinayetlerin sahibi.