"Oh Sehun'la ilgili bulduğum her şeyi gönderiyorum patron."
Ekrana bakarken arkama yaslandım.Belgeler teker teker önümde belirirken gözlerimi kısarak baktım.Bir yandan anlatmaya başladı.
"Her olay yerinde telefon sinyali var."
"Oh Sehun'un mu?"
"Evet."
"Polis bunu bulurdu."
"Çok garip."
Birkaç saniye duraksadı.
"Profesör Oh'un mesajlarına baktım,karısını aldatıyor.Erkek bir sevgilisi varmış.Başka bir telefonu ve numarası var,sadece onunla konuşmak için kullanıyor.Olay yerlerinde o telefon sinyali bulunuyor."
"Başka?"
"Bir mesaj almış,erkek sevgilisi olduğunu öğrenen biri tehdit etmiş.Numaranın kime ait olduğunu bulamadım çünkü sahte kimlikle alınan bir numara."
"Özel hayatı umrumda değil Baekhyun."
"Duyduğun telefon konuşması bununla ilgili olabilir.Erkek sevgilisi olduğu ortaya çıkarsa hem aile hem de profesörlük hayatı biter.Sevgilisiyle otelde buluşmuş ve görüntülerin ortaya çıkmasından endişelenmiş.Diğer telefonuyla numarasının yok edilmesini de erkek sevgilisinin bilinmemesi için istemiş.Taklitçi-"
"Hırsız."
"Hırsız o olmayabilir."
"Telefon sinyalinin olay yerlerinde olduğunu söyledin."
"Şimdi bulmam mantıklı gelmiyor."
"Profesör Oh'un ev adresini bul."
Telefonu kapatıp sandalyeden kalktım.Bahçeye bakan camın önüne adımlayarak ağacın tam altına,Vector'un mezarına baktım.
Koltuğa oturup sehpada duran bitki çayından bir yudum aldım.Kemoterapi sonrası hissettiğim mide bulantısı ve halsizlik yıllar sonra beni yine mahvetmeye başlamıştı.
Kar taneleri düşmeye başlarken kafamı koltuğa yaslayıp elimi sıktım.Bir an önce Profesör Oh'u bulup öfkemi ondan çıkarmalıydım.
2 gün sonra
Baekhyun'un gönderdiği adresteki evin çevresinde beklemeye başladım.Yaklaşık 10 dakika sonra maillerinden öğrendiğimiz bilgiye göre sevgilisiyle randevusu için evden ayrılacaktı.Güvenlik sitenin kapısını açtığında arabasıyla çıktı.
Yanımdan geçerken maskeyle yüzümü kapatıp şapkamı taktım.Eldivenlerimi düzelttikten sonra bu iş için kullandığım arabayı çalıştırdım.Onu takip etmeye başladığımda Baekhyun'un görüntümün olduğu her yerden beni sileceğini bildiğim için rahattım.
Şehir merkezine pek yakın bir yerde değildik.Etrafta hiçbir araba ya da insan yoktu.Hızımı arttırıp kararlı bir şekilde arabasına doğru sürdüm.Arkadan çarpıp hızımı yavaşlattım.Arabasını sağa çektiğinde ben de çektim.
İnip arabanın arkasına baktı.Çökmüş tamponu gördüğünde tekrar arabaya binmek için yürüyecekti ki kapıyı açıp dışarı adımladım.Bir elimi cebime atarak ona yaklaştım.
"Afedersiniz,acelem vardı da."
Far ışığına karşı gözlerini eliyle kapatıp bana döndü.
"Benim de acelem var.Önemli değil."
"Hasarınızı karşılayabilirim."
"Gerek yok."
Arabanın kapısını tutup açtığında cebimdeki iğneyi çıkarıp boynuna sapladım.Kapıyı bırakıp elini boynuna götürdü.Bana döndüğünde kolunu kavradım.Çekmeye çalıştı ama yapamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Copycat | Sope
FanfictionAynı yöntemleri kullanan iki katil. Biri taklitçi,diğeri cinayetlerin sahibi.