\ortaokuldaki son gün/

199 14 0
                                    

*Önceki bölüm*

İzuku artık düşünme yeteneğini kaybetmişti. Aklından hiçbir şey geçmiyordu. Sadece korkuyordu.

Bakugou özgünlüğünü kullanarak omzunu yakmaya başladı. Sonra omzunu tutarak sertçe duvara itti. İzukudan acı bir inleme geldi. Kafasını vurmuştu. Belki kanıyordu ya da o öyle düşünüyordu sadece.

Bakugou: Acı dolu inlemen fazla komik gerçekten

                                ...

İzuku: Kacchan lütfen! Lütfen dur! Yalvarıyorum sana!

İzuku ağlamaya başladı. Gerçektende yapmaması için yalvarıyordu. Ama naafile. Karşında Bakugou vardı. Değişik bir durum asla olmazdı. Boşuna yalvardığını en sonunda anlamıştı. Bir anda sustu

Bakugou: Cidden beni güldürüyorsun deku. Cidden ölsen kimse üzülmez.

Bakugou diğer arkadaşları ile birlikte çıkıcaktı ki bir anda kapının önünde durdu.

Bakugou: Deku

İzuku: e-evet kacchan?
(Ağlamaklı bir ses tonuyla)

Bakugou: Gerçekten bir özgünlük istiyorsun değil mi?

İzuku: evet!

Bakugou: O zaman ilerki hayatında bir özgünlüğünün olmasını istiyorsan bir çatıdan atlamalısın!

İzuku dona kaldı. Birşey diyemedi. Ağlaması durdu. Belki de ölmeliydi gerçektende. Hayır hayır. Bunu aklina sokmasina izin veremezdi. Sonuçta bunu Kacchan söylemişti. Ne kadar gerçekçi olabilirdi ki.

Bakugou arkadaşları ile çoktan sınıftan çıkmıştı. Belki dalga geçmişti veya hakaret etmişti ama izuku bunların hiç birisini duymadı. Sadece aklında sorular vardı. Ölmeli miydim ölmemeli miydim?

İzuku eşyalarını toplayıp dışarı çıktı. Bugünün daha ne kadar boktan olabileceğini düşündü. Ve annesine ilk günden ne diyecekti ki. O kadar yarası varken. Omzundaki yanık hala duruyordu ve cok belliydi. Merdivenden düştüm dersem inanmazdı. Bunu sonra düşünücekti. Herhalde aklına bir şeyler gelirdi.

Bu sefer baska bir yoldan gitti. En kestirme yolu kullanıcaktı. En fazla ne olabilir ki? O kadar sey yaşadıktan sonra başına gelecek şeyler az gelirdi.

Yürüyordu. Yavaş yavaş çamur gibi bir yaratık çıkmaya başladı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaştığı icin ne yapacağını bilmiyordu. Yardım istemeye çalıştı. Ama naafile. Yaratık onu çoktan yakalamıştı. Çırpındıkça daha çok boğuluyordu. En sonunda vazgecti. Kendisini bıraktı...

Bir anda kendisini yerde buldu. Yoksa.. O ALLMİGHT'Dİ! VE ONU KURTARMAYA GELMİŞTİ.

izuku: Şey, ehh, umm a-all might siz beni kurtarmaya mi geldiniz? İnaniyorumm!

İzuku'nun tepkileri All Might'i biraz da olsa korkutmuştu. Ama deku sevdigi bir kahramanla şu anda konuşuyordu ve bu onun ilkiydi.

All Might: Hey hey hey sakin ol. İyi misin ufaklık? Her yerinde yaralar var.

İzuku: Hehe iyiyim!

All Might: Peki o zaman ufaklık. Böyle yollardan giderken dikkatli olmalısın. Bu gibi yerlerde bu gibi yaratıklar çok çıkar.

İzuku: T-tamamdır!

İzuku öyle dedi ama kendisini koruyacak bir özgünlüğü yoktu bile. İçinden şeyi düşünüyordu "All Might her zaman olmayacak" "beni kurtaramıyacak"

O sırada İzuku All Might'in gittiği gördü. Hemen bacağına sarıldı. Ona sorması gereken çok soru vardı.

All Might: Hey hey ufaklık ne yapıyorsun!?

İzuku: All might size sormam gereken sorular var!

İzuku bunu zar zor söylemişti. All Might'in hızı yüzünden zar zor konuşmuştu.

All Might: Ufaklık o zaman biraz sıkı tutun. Bir yere gidiyoruz.

İzuku cok heyecanlanmıştı. Sevdiği kahraman onu geri çevirmemişti! Sorularını sormak için heyecanlanıyordu.

Bir çatıda indiler. İzuku afallamıştı. O kadar hızlı gitmesine rağmen izuku sıkı sıkı tutmuştu.

All Might: Tamamdır ufaklık. Sorularını sor bakalım.

İzuku: Uwahh h-hemen!

Sorularını sordu. Hepsi boş sorulardı. All Might ne kadar iyi dinliyormuş gibi yapsada aslında çok da dinlemiyordu. Sıra son sorusuna geldi

İzuku: All might! Bu sorunun cevabı benim için çok önemli ve bu benim son sorum.

All might: söyle bakalım

İzuku: özgünlüksüz biri kahraman olabilir mi!

İzuku bunun cevabını cok merak ediyordu. Bu soruyla hayatı bile değişebilirdi...

All Might: Hayır

Huh? Bunu beklemiyordu.

All Might: eğer gerçekten halka yararının olmasını istiyorsa asker veya polis olmalı.

Bunu beklemiyordu. Sevdiği kahramanın bunu demesi onun kalbini tam olarak ikiye bölen şeydi.

All might çoktan çatıdan çıkmıştı. İzuku yapayalnız kaldı. Neyse ki çantasını yanına almıştı. O kadar uçmasına rağmen çok dökülen eşyası yoktu. İki tane not kağıdı çıkardı. İlk kağıda annesine not yazıcaktı. Diğerine de kacchan'a yazıcaktı.

İzuku notları yazmıştı. Hangi binada olduğu önemsizdi. İllaki bu notlar sahiplerine gidecekleri kesindi.

İzuku ayakkabılarını çıkardı. Üstüne notları koydu. O sırada bakugou'nun notunun oraya sevdiği atkısını koydu.

İzuku demir telleri geçmişti bile. Aşağıya bakıyordu. Aşağıda bakugou'yu gördü. Bakugou ona bağırıyordu ama o duymuyordu bile.

...

PAT!

Her yer.

Her yer kandı.

Bakugou kusucak gibi oldu. Ağlıyordu. İzuku'ya sarıldı. Üstünün kanlanması umrunda bile değildi

Bakugou ağlıyordu...

Bakugou: NEDEN! NEDEN BENİ DİNLEDİN! ÇABUK HASTANEYİ ARAYIN!

Bakugou daha çok ağlamaya başladı.

Benim için ağlıyordu.

Hiçbir şey duymuyordum.

Gerçekten de ölüyordum.

!PAT!

O da neydi?

                                 ...

Evet yine en heyecanlı yerde- kesiyorum 😅

Neyse diğer bölümü bunu attıktan- sonra yazacağım.

Fikirlerim daha çok-

Neyse bay-bay! 💕-

~halüsinasyon~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin