10

56 3 0
                                    

Artık sınır koyuyorum canımsılar. Kitabımızı öne çıkmasını, okunmasını istiyorsanız bunu sınır koyarak yapmamız gerekiyor. O yüzden sınır;
10 beğeni, 10 yorum.

Keyifli okumalaar dileriiim.
_______________________________
Odaya gelince üstümü değiştirip polar, pijamamı giydim. Çocuklara baktığımda hepsinin ayrı kafalarda olduğunu gördüm. Gökhan,Hakan ve Toşko sohbet ederken, Ahmet, Bartu, Bartın ve Fatih kendi aralarında oyun oynuyorlardı. Geldiğimi kimse fark etmediği için bir oyun oynamaya karar verdim. Biraz daha onlara yaklaşıp kendimi yolun ortasına atıp, bayılmışım gibi yaptım.

"Ne oluyor lan!" İlk tepki veren Toşko oldu.

"LAN ARDEN BAYILDI!" Dedi Bartın. Hepsi yanıma geldi. Gökhan nabzımı kontrol ederken Bartu yanında getirdiği kolonyayı getirmişti.

"Yanında kolonya mı taşıyorsun sen?"

"Evet ikizim. Niye taşımayayım?"

"Konumuz bu mu arkadaşlar? İkizler minik kızımız bayıldı ya hani?" Diye cevap verdi Ahmet.

"He lan doğru. Nasıl unuttuk biz?"

"Yazıklar olsun bize ikizim." Diyerek dövünmeye başladı Bartu.

"Gitti, gitti, minik kızımız gitti. Biz dön Arden. Ne olur bize dön minik kızım. Bu Gökhan sensiz ne yapar yaban ellerde?" Dedi ağlamaklı bir şekilde sonra kulağıma eğildi. "Bak güzelim, çocuk taş gibi, kaparlar kız bunu. Verme kızlara bunu kendine al." Dedi gülmemek için kendimi sıkıyordum.

"Ben ne alaka Bartu?"

"Yani Gökhan kusura bakma da Arden'e aşık olduğun yüz metreden belli oluyor kardeşim. Ona nasıl baktığını görmeyen kördür."

"Y-yok öyle bir şey, o benim kardeşim gibi." Demesiyle kapının çalması bir oldu. Biri kalkıp kapıyı açtı.

"ARDEN! NE YAPTINIZ LAN KIZA!" Sesinden tanıdığım kadarıyla Araz'dı bu. Keyfimi hiç bozmadan konuşmaları dinledim.

"Ne işin var lan senin burda? Yetmedi mi amına koyiyim? İftara attığınız kızın yanına nasıl gelebiliyorsun? Hiç mi utanman yok? Bu kadar yüzsüz müsün sen?" Demişti Gökhan. Vurdu gol oldu. Gökhan ilk defa benim yanımda küfür ettiğini duymuştum.

"Sen karışma Gökhan. Bizim meselemiz bu."  O sıra bir kargaşa yaşandı. Tahmin ettiğim kadarıyla Gökhan, Araz'ın üstüne atladığını düşündüm.

"Yav abi bırak şu denyoyu bak Arden iyi değil. Onunla ilgilenelim sonra halledin meselenizi." Dedi Toşko. Olay daha fazla büyümesin diye gözlerimi açtım.

"Ne bayılması kardeşim, uyuya kalmışım ya." Dediğim de bütün gözler bana dönmüştü. Araz yanıma gelip sarılacakken kendimi geri çektim.

"Kendine gel! Sen bana sarılamazsın, dokunamazsın. Arkadaşlarıma laf yapamazsın! Kendini ne zannediyorsun tam olarak?" Diye sordum.

"Arden yapma böyle, bir dinle ya, Ben senin abinim kızım. Sen istesen de, istemesen de ben senin abinim."

"Araz abim olsaydın eğer benim öyle bir şey yapmayacağımı bilirdin. Kaldı ki ben yirmi üç yaşındayım, kendi kararlarımı verebilecek yaştayım. Nerde ne yapılması gerektiğini biliyorum ben."

"Her şeyi geçtim, sen bu yedi erkeğin içinde ne işin var? Niye kabul ettin burda kalmayı?"

"BAK HALA AYNI İMAYI YAPIYORSUN! SANANE KARDEŞİM, SANANE? ONLAR BENİM ARKADAŞLARIM,ABİLERİM, AİLEM! BU ZAMANA KADAR SENİN BENİM YANIMDA OLMADIĞIN KADAR ONLAR BENİM YANIMDA OLDU GERİZEKALI! DEFOL GİT BURDAN! BİR DAHA DA KARŞIMA ÇIKMA. HATTA NE SEN, NE DE O AİLEN! KARŞIMA SAKIN ÇIKMAYIN!" diye bağırdığımda Araz'ın gözleri dolu dolu odadan ayrıldı. Arkasından bizimkilere baktığımda herkes garip bir şekilde bana bakıyorlardı.

"Bakmayın be öyle, bir şaka yapayım dedim şaka kaka oldu lan." Hala garip garip bana bakıyorlardı.

"Bana bakın eğer bana öyle bakmaya devam edersiniz siz avukat, ben başsavcı olduğumda hepinizi işinizden ederim!" Bu tehdit işime yaramıştı.

"Az önce biz ne yaşadık lan?" Diye sordu Toşko. Birbirimize baktık teker teker, bir dakika sonra kahkaha atmaya başladık. Gülmeye devam ederken telefonlarımıza mesaj geldi.

Bora üniversitesi, son sınıf öğrencileri.
Dekan beyciğim;
Yarım saat içinde toplanma alanında bir etkinliğimiz olacak. Hepinizi oraya bekliyoruz gençler.

"Dur tahmin edeyim, ateş yakılacak, şarkı söylenecek." Dedim ve hazırlanmaya gittim. Hemen bir eşofman ve bir tişört giydim. Saçlarımı da klasik topuz yaptım ve hazırdım. Herkes eşofman tişört kombini yapmıştı. Gökhan üzerine siyah, arkasında kocaman logosu olan bir hırka almıştı.

'Beleşçilik zamanıı.' Evet iç sesim.

"Gökhan." Dedim cilveli bir şekilde.

"Hiç bu toplara girme Arden. Çünkü aynısını sana da aldım."

"Ya ben onu istemiyorum ki, seninkini istiyorum."

"Ay iyi tamam, al." Dedi ve üstünden çıkarıp bana verdi.

Evden çıkmış, ben önde onlar arkada olarak alana doğru yürüyorduk. Sanki alana değilde kavgaya gidiyor gibiydik anasını satayım. Alana geldiğimizde tam da tahmin ettiğim gibi ateş başında şarkı söyleyecektik. Herkes toplandığında Dekan geldi.

"Hoşgeldiniz çocuklar. Bir kampta olmazsa olmaz ateş başında şarkı söylemek biliyorsunuz. Solistimiz belli zaten Arden. Gitarı çalan kişi de Ilgaz." Ilgaz edebiyat fakültesindendi. Çok iyi gitar çalıyordu. Onun olmasına sevinmiştim.

"Hocam Akdeniz akşamlarını mı söyleyeceğiz?" Diye sorduğumda bu herkesi güldürmüştü.

"Hayır kızım. O kadar da değil." Dedikten sonra hocalar da oturdu. Onların havasından bir kaç şarkı söyledikten sonra Gökhan hoca dışında herkes gitmişti.

"Şimdi gençler beni ispiyonlamazsanız, hep beraber içeceğiz." Dedi Gökhan hoca. Gökhan hoca bizden beş-altı yaş büyüktü sadece. O yüzden onunla fazla iyi anlaşıyorduk. Kral adamdı. İçmek isteyen herkes biralarını aldı.

"Ve sıra sende Ardenciğim, öyle oynak şeyler yok! Oynak olmayan her şeyi söyleyebilirsin."

"Tamam hocam." Dedim gülerek. Sonra devam ettim. "Ne diyelim? Gel bahtımın kar beyazı?" Diye sordum hepsine ithafen.

"Yav Arden en sevdiğim öğrencim sensin artık." Bunu söylemesi herkesi güldürmüştü. Herkes onay verince Ilgaz'a baktım. Kafasını tamam anlamında sallayınca çalmaya başladı.

"Işıkları sönük şehrin
Her yer zindan, kapkaranlık
Bir kor gibi bedenimde
Gezer durur bu yalnızlık, gel
Bir kor gibi bedenimde
Gezer durur bu yalnızlık, gel
Çıkıp da gel sürpriz yap
Yüreğime ışık yak
Acımasız, kör bir bıçak
Çekilmiyor bu yalnızlık, gel" 

"Biliyorsanız sizde söyleyin bu kısmı." Dedikten sonra devam ettim.

"Gel bahtımın kar beyazı
Gel canımın can yoldaşı
Gel bitsin bu zalim sızı
Çekilmiyor bu yalnızlık, gel
Gel bahtımın kar beyazı
Gel canımın can yoldaşı
Gel bitsin bu zalim sızı
Çekilmiyor bu yalnızlık, gel"
**********
Bir kaç şarkı daha söyledikten sonra herkes odalara dağılmaya başlamıştı.

"Koluna, eline sağlık Ilgaz. Çok güzel çaldın." Dedim tebessümle.

"Teşekkür ederim. Senin de sesine sağlık. Sesinin tonu çok güzel Arden." Dedi aynı tebessümle.

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim." Dedi Ilgaz. Tebessüm ederek odama gittim. Herkes yayılmış bir şekilde dururken beni görüp alkışladılar.

"AA ama! Bırakın alkışı karnım aç benim." Dedim.

"Bir tek aç olan biz değilmişiz demek ki ikiz."

"Aynen ikizim."

"Saat ikiye geliyor arkadaşlar. Ne yemeği ya?"

"Sen konuşma Gökhan. Burda şimdi bir İskender olsa, aç olmasan bile gömersin." Dedim.

"Ardo şimdi şöyle ki İskender apayrı bir şey karıştırma onu."

"Öf tamam tamam. Evet gençler ne yiyeceğiz?"

FLECHAZO (FLECHAZO)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin