12

16 3 0
                                    

Hepinize merhabaaaaaa. Biliyorum yaklaşık 2 aydır bölüm gelmiyor. Beklettiysem özür dileriim. Artık müsait oldukça bölüm yazıp atacağım ve böylelikle beklememiş olacaksınıız. Şimdi lütfen sizi aşağıya alalıım bu arada, sonuçlar nasıl? İstediğiniz bölüme girebiliyor musunuz?
*****

Sabah erkenden iki tane VİP araç gelip kamptan bizi almış ve şehir merkezine getirmişti. Geç saatlere kadar burda durabileceğimiz söylendiği için bir sürü plan yapmıştık. İlk önce kahvaltı yapmıştık ardından kahve içmiş, sonra da herkes kendi arkadaş grubuyla beraber dağılmış, buluşacağımız noktayı kararlaştırmıştık. Bartu, Barın, Toşko oyun alanına, Fatih, Hakan, Ahmet kitap mağazalarına dağılmıştı. Garibim Gökhan da benim peşimde sürükleniyordu. Saat öğlen ikiye geliyordu, saat beş altı gibi benim isteğim üzerine -ki baya direttim bu konuda ağlama numarası bile yaptım- lunaparka gidecektik.

"Gökhan gel buraya gelelim." Gökhan kafasını tamam anlamında salladı ve onu makyaj mağazalarından birine soktum.

*****
AVM'nin altına üstüne getirmiş, almadığım şey kalmamıştı. Bir yandan kendime, bir yandan tayfama, bir yandan şirketteki çalışanlarıma, bir yandan abime ve Gamze'ye almıştım. Bütün tayfa yorulduğu için hepimiz bir yere oturmuş yemek yiyorduk.

"Bu sefer gerçekten doydum!" Dedim.

"Bir de doyma Arden. Ulan kendi yemeğini yedin doymadın yetmedi bizimkileri yedin, o da yetmedi Berkan'ın yemeğini yedin, o da yetmedi Buğra'nın yemeğini yedin. Bi Araz'ın yemedin oda çok şükür ki aranız bozuk." Dedi Ahmet. Berkan ve Buğra başka bir fakültenin öğrencileriydi. Ben Ahmet'in söylediklerine sırıtarak bakarken Buğra atladı.

"Yalan yok ben bir ara mide fesadı geçireceksin sandım." Dedi.

"Korkma korkma, hiç bir şey olmuyor. Çünkü yemek yemek konusunda ödüllerim var." dedim. Berkan, Buğra, Aslı, Gizem, Ilgaz, Araz ve Poyraz bana şaşkınlıkla bakarken diğerlerinde tık yoktu.

"Şaka?" dedi Gizem. 

"Her ne kadar şaka gibi gelse de maalesef değil. Biz Arden'le beraber büyüdük, Arden elimde büyüdü diyebilirim." Dedi Gökhan ve herkesi güldürüp benden ensesine hafif tokadı yedi. Sonrasında devam etti.

"Gizem şu an içinden 'madem bu kadar yiyor, nasıl kilo almıyor. İncecik kız!' diye sorguluyorsundur. Arden küçükken yaşına göre fazla kiloluydu, hep zorbalık gördü hatta gördüğü zorbalık bileklerini kesmesine bile sebep oldu. Bu konuyu açık bir dille söyleyebiliyorum çünkü Arden geçmişinden asla pişman değil. Elbette bazı  pişmanlıkları var ama bu vücuduyla alakalı değil." Gökhan'ı dinlerken ister istemez duygulanmıştım. Beni o kadar iyi tanıyordu ki, bir anlık Araz'a baktığımda pür dikkat Gökhan'ı dinliyordu. Ona baktığımı görünce bana döndü ve gözlerinden bir anlık pişmanlık geçtiğini gördüm.

"Peki yani yanlış anlamazsan sonradan nasıl kilo verdin Arden?" Dedi Gizem.

"Ee konuyu Gökhan açtı o devam ettirsin," dedikten sonra Gökhan'a bakıp konuşmaya devam ettim. "Çünkü hem beni benden daha iyi tanıyor, hem de şu yaşıma kadar her şeyime vakıf." Gökhan bıyık altı gülümseyip Gizem'e döndü.

"Tabii ki bu süreç kolay olmadı tahmin edersin ki, en son bileklerini kestiği gecenin ertesi günü kendi kendime dedim ki 'Gökhan bu böyle olmayacak.' Gecenin bir yarısı gittim Arden'lere, uyuyamadığını biliyorum abisi de Arden'in ağlama seslerine uyuyamıyor. Neyse işte gittim ben bunlara aldım karşıma Arden'i dedim ki 'Arden bak evet kilolu olabilirsin, ama dalga geçtikleri için sana bir şey olmuyor, kendine zarar vermekten vazgeç. Olan onlara oluyor neden çünkü beyinleri yok. Gel beraber spora gidelim.' Dedim. O zamanlarda bende aşırı çelimsizim bir görseniz, benimde ihtiyacım vardı spora ama kendime güvenim yoktu hem Arden'i ikna hem bahane ettim. Sonrasında ilk önce beraber diyetisyene gittik, o kilo verdi ben aldım. Ardından spora yazıldık beraber. Arden yaza kadar kilosunun yarısını verdi zaten." Ben dahil herkes Gökhan'a hayranlıkla bakıyordu. Gökhan'dan beni dinlemek o kadar hoştu ki, muhtemelen sevgi böyle bir şeydi.

"Gökhan abi bir de diyorsun ki beni niye karıştırıyorsun, besbelli sen bizim kıza aşıksın." Dedi Bartu ve konu hemen değişti.

"İşte sonra Arden hem aç kalmadı hem kilo verdi. Şimdi de kilo al diyoruz öyle garip hayat." Dedi Gökhan.

"Ay size Gökhan'ın din sınavında kopya çekerken nasıl yakalandığını anlatayım mı?" Dedim. Herkes onaylayınca başladım anlatmaya.

"Şimdi lisedeyiz tabi ben o zaman lise birdeyim Gökhan da son sınıfta. O zaman kelebek sistem vardı bütün sınıflar karma bir şekilde sınıflara dağıtılıyordu. Başladı sınav işte hayır komik tarafı sorularda kolay bende Gökhan'ın yanında oturuyorum, bu kopya çekiyor ama gözetmenin gözü de sürekli Gökhan da dürtüyorum Gökhan'ı 'hoca bakıyor' diyorum takmıyor üç kere falan söyledim takmadı. En son hoca gördü bunu geldi yanımıza 'oğlum hiç utanmada mı yok sende? Din sınavında kopya mı çekilir?' Dedi. Gökhan da diyecek başka bir şey bulamadı, e kendisini de aklaması lazım. 'Hocam niye kızıyorsunuz ki İslamiyeti yayıyoruz biz.' Demesin mi? Bütün sınıf nasıl kahkaha atıyor ama, sonra hoca da güldü. 'Sen ne komik çocuksun Gökhan ya' dedi. Böyle makara yaptılar ben de diyorum ki 'aklandı galiba hoca bir şey demedi' falan sonra hoca güldü güldü bir an da 'Çık dışarı, yılışık herif diye bağırdı.'" Dediğimde o an aklıma gelmişti diğerlerine baktığımda Gökhan dahil herkes kendini gülmemek için zor tutuyordu. İlk önce Gökhan'a baktım bir üç saniye bakıştık.

"Arkadaşlar ayıp olacak diye kendinizi tutuyorsanız eğer, tut-" sözünü bitiremeden herkesten bir kahkaha tufanı koptu.

*******
Biraz daha sohbet edip lunaparka gelmiştik. Tabi öncesinde sabah elbiseyle geldiğim için sıkıntı olacağını düşünüp AVM'den aldığım şort- tişört kombini giydim sonrasında bizi getiren şöför'ü arayıp buraya gelmesini ve eşyalarımızı alıp alamayacağını sormuştuk. Oda gelip eşyalarımızı alabileceğini söylemişti. Böylelikle eşyaları bırakıp rahatça eğlenme fırsatını yakalamıştık. Lunaparka gelir gelmez ilk önce bilet almıştık. Şu an kafe gibi bir yerde oturmuş benim dışımda herkes meyve suyu içerken ben kahve içiyordum.

"Ee önce hangi oyuncağa binelim? He bu arada ben binmem yok şöyle yok böyle yok. Yükseklik korkusu dışında hepiniz binmek zorundasınız." Dedi toşko.

"Ben diyorum ki küçükten büyüğe gidelim." Dedi Gökhan.

"Bende büyükten küçüğe diyorum." Dedi Araz.

İkisinin dışında hepimiz fark etmeyeceğini söylemiştik. Bir yarım saatin sonunda Gökhan kazanmıştı. İlk önce çarpışan arabalara, sonrasında atlı karıncaya, ondan sonra salıncağa binmiştik. Hepsine teker teker bindikten sonra en son 360'a binmiştik.

"Ben kusacağım galiba." Dedi Araz.

"Ne oldu Araz bey alışık değil misin aksiyona?" Diye sordum.

"Arden burdan düşüp, öleceğim. Ne aksiyonu abim ya." Deyince afallama sebep oldu. Araz'ın ağzından ilk defa 'abim' kelimesini duymuştum. Bu beni garip hissettirmişti.

"Güzelim, iyi misin?" Diye dürtünce kendime geldim.

"İyiyim ya, abim dedi ya garip oldum." Dedim kısık sesle.

"Alışman gerekiyor Arden. Onlar senin ailen evet her ne kadar kötü şeyler yaşansa da, ailen. İşine karışmak gibi olmasın ama seni anlatırken sana nasıl pişmanlıkla baktığını gördüm. Bence bir şans vermelisin."

FLECHAZO (FLECHAZO)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin