16

13 3 2
                                    

Hakan'ın attığı video da beraber olduğumuz her anı vardı. Sonrasında da, Bartu, Bartın, Hakan, Ahmet, Barış ve Fatih vardı. Hepsi teker teker benim hakkımda iyi dileklerde bulunan bir konuşma yapmışlardı. Mezun olup hayallerimizin peşinden koşmak için yollarımız ayrılmıştı. Tuvalete giderken bile ayrılmayan ikizler, hayalleri için ayrılmışlardı. Bartu İsviçre de çok başarılı bir savcıydı, işinin ehli denebilirdi, aldığı işlerin hepsi eksikizdi. Bartın Kanada da gerçekten başarılı bir hakim olmuştu. Ahmet Ankara da avukatlık yapıyordu. Hatta öne çıkmış milletvekillerinden birinin özel avukatıydı. Barış İrlanda da avukattı, oda diğerleri gibi gerçekten iyiydi. Hakan ve Fatih aynı yere, Adana'ya atanmışlardı, ikisi de avukatlık yapıyolardı, Fatih daha çok çocuk mahkemlerinde çocukların avukatydı. Aynı zamanda ortak olup kendilerine ofis açtılar. Hakan'a teşekkür edip telefonu bıraktım ve hazırlanmaya başladım. Bugün hem kuaför provam vardı, hem de ofise geçmem gereken konular. Hazırlandıktan sonra arabamın anahtarlarını, çantamı ve ceketimi alıp odadan çıktım. Odadan çıkar çıkmaz Aral abim ve Arda abimle karışlaştım. İkisininde yüzüne bakmazken, ikisi de aynı an da konuştular.

"Nereye böyle?"

"Al işte şıracının şahidi bozacı. Sizene?" Dedim.

"Ne demek sizene?" Dedi Aral abim.

"Sizene demek, sizi ilgilendirmez demek abi." Dedim.

"Onu biliyoruz zaten Arden. Aral abin onu sormak istemedi."

"Bende onu biliyorum Arda abi. Siz önce bugün ne olduğunu hatırlayın, önemli olan şey ne bunu hatırlayın bence." Bir yandan tartışıyor, bir yandan mutfağa iniyorduk.

"Kızım ne oluyor? Ne bu hararetiniz?" Dedi babam. Babamı görünce hemen yanına gidip sarıldım. Arkasından anneme sarıldım. Annem ve babam doğum günü hediye mi dün verdikleri için onlara trip yoktu. Yirmi altıncı yaşıma özel yirmi altı bin yoksul insana hem yemek verilmiş hem de kıyafet alınmıştı bu da benim için en güzel hediyeydi.

"Hiiç baba, öyle." Dedim tripli bir şekilde.

"Hadi oturun anneciğim, abileriniz nerde?" Dedi mutfak kapısından çıkan annem. Hemen gidip ona da sarılmıştım.

"Ben yemeyeceğim ana sultan. Ofise geçmem gerekiyor."

"Olmaz öyle otur çabuk."

"Anne vallahi geç kaldım, kuaföre gideceğim, ofise gitmem gerekiyor Adnan amcanın duruşması vardı dün giremedim duruşmasına dosyaya bakmam lazım sonra nişan elbisemi terziden almam lazım arabanın bakım zamanı geldi onu götüreceğim." Diye devam ederken babam atladı.

"Sen kızını bırak oğlunu al, kızını ben götürürüm, sanayiye gideceğim zaten gitmişken onunla giderim olur mu?"

"Olmaz mı babam. Teşekkür ederim." Dedim ve öpücük atıp kızımın yani hondamın anahatarını verdim.

"Hadi kaçtım ben. Afiyet olsun ama abilerim hariç." Dedim ve evden çıktım.

ARAL
Bugün minik kızımızın doğum günüydü, unutacak değildik ama o böyle sanıyordu. Doğum günü partisi için mekan kapatmak istemiştik ama Arden böyle şeyleri sevmediği için bahçeyi süsleyecektik. Bütün arkadaşlarını çağırmıştık yani hem ailesiyle olacaktı hem de ailesi gibi gördükleriyle. Arden evden çıktıktan bir saat sonra Hakan, Barış, Ahmet, Bartu,Bartın ve Fatih geldi. Araz onları görür görmez hemen selam verdi.

"Hoşgeldiniz kardeşlerim. Özlettiniz kendizi." Dedi Araz.

"Ee napalım kardeşim biz senin gibi okulu bitirdikten sonra yatmadık, kariyer peşine koşturduk." Dedi Barış. Bunu söylemesi garip olmuştu, çünkü Barış hep makaraya vuran kişiydi avukatlık ona ciddiyetlik getirmişti. Böyle söylemesiyle yanına gittim.

FLECHAZO (FLECHAZO)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin