Hava keskin kavurucu soğuklardan ilkbaharın ılıklığına döndü ve rüzgâr Taehyung'a artık yola çıkma vaktinin geldiğini fısıldadı."Omegamı aramaya gitmemin zamanı geldi," dedi Taehyung Paul'e. Bir şekilde ayrılacağı için üzülecekti çünkü Viking'le münzevi rahip arasında büyük bir dostluk kurulmuştu. Keşke onu da yanında götürebilseydi ama Paul bunu kesinlikle istemiyordu.
"Sana hikâyemi anlatacağım evlat," demişti bir gün önce Wolfram onu geride bırakmayı inatla reddederken. "Belki bir gün adadan ayrılacağım oğlum ama şimdi değil," diye fısıldadı Paul. Taehyung'a "elveda" derken dostluklarının sıcaklığıyla birbirlerine sarıldılar. "Kendine dikkat et oğlum."
Küçük gemi dalgaların üzerinde aşağı yukarı sarsılırken Taehyung kıç tarafında çömelip büzüştü. Gemi sulara batarken kendini rüzgarda savrulan bir yaprak gibi hissetti. Birçok kez geminin alabora olacağından korktu ama korkuları hiç gerçekleşmedi.
Nihayet üç gün sonra memleketinin kıyılarını önünde gördüğünde Taehyung sevinçten havalara uçmak istedi ama bunun yerine fiyordun buz gibi sularına atladı ve kayalıklara doğru yüzdü. Anında suyun içine gömüldü ama yüzeye çıkmak için mücadele etti ve sonunda kıyıya ayak bastı. Uçurum tepesine çıkan patikadan yukarı koştu, gerekseydi gerçekten yerlerde bile sürüneceğini biliyordu.
"Paul haklı. Hayatımı kurtaran Jungkook'a olan aşkımdı, intikam düşüncesi değil," diye mırıldandı, yine de Warrick'in yaptığı şey için cezalandırılmasını isteyecekti. Ama önce Jungkook'u kollarına almak istiyordu.
"Jungkook!" Bağırışı konağı sallarken tüm gözler ona çevrildi. Onun bir hayalet olduğunu düşünen kölelerin gözlerindeki korkuyu görebiliyordu. "Aptallar, gelin ve bana dokunun. Et ve kandan yapıldım, mezardan çıkan bir yaratık değilim."
Ailede onu gören ilk kişi Ruby oldu ve şaşkınlıktan bayılarak konağın zeminine yığıldı. Taehyung yarattığı etkiye güldü. Jungkook'u arayarak konakta dolaşırken onu gören köle ya da bondilerin dehşet içinde kaçışmasına kahkahalarla güldü. Nihayet aşkını Jungkook'la paylaştığı odaya vardığında orada uyuyan bebeğe baktı ve huşuyla doldu.
"Benim çocuğum!" diye haykırarak bebeği kollarına aldı. Koyu saçlı bebeğin yüzüne baktı ve oradan bakan kendi yüzünün yansımasını görünce şaşkına döndü. Çocuğun cinsiyetini öğrenmeye can atarak nazikçe kundağı araladı. "Bir oğul!"
Taehyung'un yaptıkları çocuğu uyandırdığında çocuk kuvvetli bir feryat kopardı. Taehyung onu sallarken kendi bebeğini sakinleştirmekte bu kadar beceriksiz olduğu için kendini aptal ve sakar hissetti.
"Burada ne yapıyorsun sen? Çocuğu rahat bırak!" Taehyung'un duyduğu Irene'in öfkeli sesiydi.
Arkasını dönerek ablasına küçük bir oğlan çocuğu gibi sırıttı. "Oğlumu görmek istemiştim. Güçlü bir herif, öyle değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flame from the sea • tk
Fanfiction• omegaverse • İrlandalı Omega Jungkook ve Viking Alfa Taehyung