3) Yıllar Sonra Yeniden

5 1 0
                                    

Çaresizlik ve yokluk insana ne yaptırır?

Tahmin edemeyeceğiniz kadar çok şey. Mesela ben şuan hayatımda daha önce hiç görmediğim bir yabancıya tüm dertlerimi ve sırlarımı anlatıyorum. 

Ne kadar da zavallıyım ama değil mi?

Yanında ağlayabileceğim, ona sarılabileceğim bir arkadaşım bile yok. Ve benim iyileşme yöntemim ise bir yabancıya her şeyimi anlatmak.

"Sağ ol ya." dedim hem gülüp hem de yüzündeki yaşları silerken. O da sesli ve kibar bir şekilde güldü ve: "Konuşmak işe yaradı ha! Güldürebildim seni." cidden mutlu gözüken yüzüyle.

"Evet, teşekkür ederim. O zaman sıra bende." dedim iyi olduğumdan emin olduktan sonra. Yüzündeki gülümseme silinirken doğruldu;

"Tamam ama sıkılıp dinlememezlik yapmak yok."

"Yok" dedim ve gülümsedim. Boğazını temizleyip konuşmaya başladı:

"Babam, çok zengin biri ama hayatımda gördüğüm en iğrenç insan. Kendimi bildim bileli anneme şiddet uygulayıp onu sürekli döverdi. Ona karşı gelirsem beni annemle tehdit eder bir daha sizi görüştürmem derdi. Yapardı da.

Bir gün gece yarısı arkadaşımın doğum günü partisinden eve döndüm. Babam annemi..." Yutkunup devam etti:

"Öyle görünce gözlerim karardı. Onu öldüresiye dövüp evden attım. Artık zayıf bir çocuk değildim. Sonra tüm eşyalarımızı toplayıp anneannemin yanına bu şehre taşındık. Bunu daha önce yapmalıydım. Annem benim için yıllarca süren işkenceyi çekti bense bir korkak gibi öylece durdum."

Burnunu sertçe çekip yaşlarını sildi.

"Kendimi çok kötü hissediyorum. O lüks yaşamı arkadaşlarımı bırakmak zor geldi yapamadım. Bencil, ergen çocuğun tekiyim. Zaten bu sebeple daha önce gelmedim annemi buraya alıp. Lükslerimi bırakmaya normal bir hayat yaşamaya götüm yemedi." dedi ve sessizce hıçkırdı. Daha fazla konuşamayacağını anlayıp;

"Bunun hakkında yorum yapmam ne kadar doğru bilmiyorum ama sen doğduğundan beri bu yaşamın içinde olduğunu söyledin. Tabi ki yaşam tarzını değiştirmek çok zor bir şey. Korkmuşsun birden tüm hayatını değiştirmeye. Yenilikler ve bilinmezlikler insana korku getirir ama sen bunu aşmışsın. Çok güçlü bir insansın demek ki. Benim hayatım senin gibi olsa yaptığını yapabilir miydim bilemiyorum." Dedim ve ona gülümsedim, o da bana nazikçe gülümsedi ve aniden çalmaya başlayan telefonunu cebinden çıkardı.

"Alo güzellik! Tamam geliyoruz, hadi hoşça kal." Son model telefonunu cebine koyup ayaklandı.

"Teyzem aradı bu yakışıklıyı alıp gitmem lazım. Güzel sözler söyleyip beni mutlu ettiğin için teşekkür ederim, kendine iyi bak." dedi ve tek elini kaldırıp selam verdi

"Sende iyi bak ve artık kendini suçlama. Çok cesur ve güçlü birisin hem öyle olmasan o poşetleri nasıl taşıyasın ki?" dedim elindeki hiç zorlanmadan tuttuğu poşetleri göstererek. Bana dişlerini gösterip güzel gülüşünü sundu ve hafifçe başını öne eğip selam verdi. Ben onu tekrar ederken o arkasını dönüp yavaşça uzaklaştı.

Bir süre arkasından baktıktan sonra çantamı almak için yanıma döndüm. Banktaki bileklik dikkatimi çekti.  Bilekliği elime alıp inceledim.

İpten bir bileklikti. Muhtemelen el yapımıydı ve renkleri ise bir kızın tercih edebileceğinden mor, mavi ve pembe renklerinden oluşuyordu. Epey eskimişti ve büyük ihtimalle deminki çocuğundu çünkü ben otururken böyle bir bileklik görmemiştim.

Ona vermek için hızlıca parktan çıktım ama çoktan gitmişti. Eğer onu bir daha görürsem -umarım ki görmem- veririm diye düşünerek çantama koydum ve eve doğru yürümeye başladım.

GeçmişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin