Küçükcük yaşında büyümek zorunda kalmıştı. Boyu yetmese de bütün ev işlerine koşup annesine yardım etmeye çalışır, ne olursa olsun küçük kardeşi ve ikizine gerekirse annesine göz kulak olurdu.
Evren. Annesi koymuştu ona bu ismi. Yüreği aynı evren gibi kocaman olsun oraya herkesi sığdırabilsin diye. Ama o bu isimden hep nefret etmişti çünkü yüreğine birini alması onu her koşulda sevmesi demekti. Ya annesi gibi yanlış birini alırsa o yüreğe? Bu dünyadaki en büyük kabuslarından biriydi bu kesinlikle. Diğeriyse babasının sarhoş bir şekilde eve gelmesiydi.
Aslında o ve ikizi Çilek ilkokula başlayıncaya kadar her şey harika denebilirdi. Babasının bir inşaat firması vardı ve epey zenginlerdi. Bir gün her şey tersine döndü ve şirketleri deli gibi birden battı.
İlk arabaları gitti sonra da eşyaları ve oyuncakları. Ve o günlerden birinde babası eve hiç olmadığı kadar sarhoş geldi annesiyle çok büyük bir kavga ettiler ve o günden sonra baba demeye bile utandığı adam annesini, o güzel kadını neredeyse öldürene kadar dövmüştü.
Ertesi sabah ağlayarak yaralarını temizleyen annesini gördü. İşte tam o an büyümüştü küçük Evren. Tam o an anlamıştı annesinin yanında koca bir adam gibi durmayı. Abisi Toprak ondan çok çok daha büyüktü ama kendisi o zamanlar bağışıklık sistemi çok zayıf olduğu için hastalanıyordu, e haliyle iğneden ipliğe dönmüştü yani yeterince güçlü değildi.
Bir hafta sonra babası aynı şekilde eve geldi. Toprak onun oğlu değildi ve babası da güya bir boğazın evden eksilmesini istediği için onu evden kovmuştu. Annesi karşı gelip ağlasa da babası yine aynısı yapmış ve kadını öldüresiye dövmüştü. Güzel ve genç kadın oğlunu çok güvendiği yaşlı komşusuna emanet etmişti.
Evren annesini anlamıyordu. neden o adamı bırakıp gitmiyorlardı. Şuan onlara hiç bir anlamda faydası yoktu ve onlarsız hayatlarını olumsuz yönde değiştirmeyecekti. Birkaç hafta böyle idare ettikten sonra Toprak çok hastalandı hatta okula gidemez oldu. Yaşlı bir kadının değil daha genç ve onun peşinde dolanacak birine ihtiyacı vardı. Annesi küçük bir ev bulduğunu söylemiş ağlaya ağlaya topladığı eşyalarını ve aynı şekilde yazdığı mektubu yatağın üstüne bırakmış ve yeni evlerine gitmiştiler.
Sanırım anlamıştı şimdi annesinin neden gitmediğini. O aynı izlediği filmlerdeki gibi babasını çok seviyordu. Kendi kendine söz verdi küçük Evren o kimseyi aynı annesi gibi sevmeyecekti. O koca yüreğe annesi, kardeşi Yıldız, ikizi Çilek ve abisi Toprak dışında kimseyi almayacaktı. Ama bu sözü kısa sürmüştü.
Eski evlerine göre çok daha kötü olan evlerini görünce üzüldü ama en azından o evde babası yoktu. Annesinin verdiği parayla evinin iki sokak arasındaki markete gidiyordu ki sokakta oynayan çocukları gördü. Taşlarla kale yapmış top oynuyorlardı. Kendi yaşlarındaki, gördüğü en tuhaf saç renkli çocuk topu yanlış yere atmış ve Evren'in ayaklarının dibine düşmüştü. Ayağının dibindeki topu eline alıp doğruldu ve topu almaya gelen kıza baktı. Kıza baktığında dilinin ciddi manada tutulduğunu hissetti. Çizgi filmlerdeki karakterlerden bile daha güzel gri gözleri vardı kızın, kendinden en az 5 cm uzundu, ve siyah kısa saçları rüzgarla dalgalanıyordu. Kız konuşmaya başladığında daha da mest olmuştu tatlı sesiyle: "Haaa gözlerin çok güzelll. Aynı uzay evren rengi gibi. Değil mi simit çocuk? Ben Deniz bu arada."
~~~
(Evren'den)
Neden böyle yapıyordu? Neden...
Çilek hiçbir zaman yaşı gibi davranmamıştı. Her zaman kendinden en az 3 yaş küçük gibi davranır başına iş açardı. Onun arkasını her koşulda toplasam da bu yaptığı cidden sınırı aşmıştı. Bu durumda yakalanma ihtimalini düşünmek bile istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş
Fiksi RemajaGeçmişimiz hayatımızdan gerçekten geçip gitmiş midir yoksa onları hergün bir daha mı yaşıyoruz? Bir insanın hayatı ancak geçmişini kabullenirse mi temizlenir yoksa oradaki yaraları sardıkça mı? Henüz 16 yaşında olan Deniz uzun süredir depresyondadır...