9) Ben mi Değişiyorum, Hislerim mi?

6 1 0
                                    

Merhabalar öncelikle. Bundan önceki ve sonraki birkaç bölüm diğerlerine göre uzun bölümler. Bunları yazdığım sırada aşırı yazma isteğim vardı o yüzden bölümleri istesem de  yarıda kesemiyordum. Ama sonlara doğru sıkmayacak şekilde tekrar kısalttım.

Kitabı yayınlamaya başladığımda 20. bölümü zaten bitirmiştim, şimdi de kitap tamamen bitmek üzere yaklaşık 25 bölüm sürüyor.

İkinci kitabın çok daha uzun ve akıcı olacağından eminim umudunuzu kesmeyin :3

İyi okumalarrrr <3

---

Zaman hızlı akıyor ve insanlar giderek yakınlaşıyor. Rüzgar ile aramdaki ilişki her geçen gün artarken onunla ilgili öğrendiğim, onunla geçirdiğim saniyeden ayrı zevk alıyorum.

Ben mi değişiyorum yoksa hislerim mi ayırt edemiyorum.

Bu aptal yine geç kalmıştı ve otobüsün gelmesine sadece 5 dakika çıktı ortaya. Binalarının kapısı açıldığında ayakkabılarını bile giymemiş saçı başı dağınık bir Rüzgar çıktı. Koşarak yanıma geldiğinde nefes nefeseydi.

"Ben yine mi geç kaldım ya?" dedi dağınık kızıl saçlarını kaşırken. "Biraz mı! Hiç gelmeseydin paşam." 

"Ya düşünmedim değil" dedi bağcığını bağlarken, bende o sırada diğer bağcığını bağlıyordum. Bana bakıp "Ya kendimi çocuk gibi hissediyorum yapma." dedi gülerek. "Zaten öyle değil misin, koş hadi geç kalacağız otobüse."

Böyle dediğim an doğruldu ve sabah soğuğundan dolayı buz gibi olan güzel ellerini bana uzattı. Uzattığı elini tuttum ve durağa doğru koşmaya başladık. Ellerimizi tutmuş koşarken deli gibi gülüyorduk.

En son film izlediğimiz günden beri neredeyse bir buçuk ay geçmişti ve biz bu sürede Rüzgar ile tahmin ettiğimden daha çok yakınlaşmıştık. Aynı zamanda ikizlerle de epey iyi anlaşmıştı Rüzgar. Gerçi Evren ile araları hala anlayamadığım bir sebepten ötürü limoniydi. 

Seda teyze bile sevmişti onu neden Evren ile böylelerdi ki. Onların ilişkisine daha fazla kafa yormamaya karar verdim. Bu arada Rüzgar ile yakın olmamızın bir sebebi daha ise tabi ki sıra arkadaşı olmamızdı. Üstelikk kesinlikle çok benziyorduk.

Son hızla otobüse koşmamızın sonucu olarak ucu ucuna yetişmiştik. Otobüse erken bindiğimiz için boş yer bulup hemen yan yana oturmuştuk. 

Rüzgar nefes nefese bir halde bana bakıp "Ne koştuk ama." dedi, ona gülüp "İyi koştuk ama senin bu hal ne ya." dedim ben de. Kaşlarını kaldırıp bana baktı "Hm ne varmış halimde hâlâ çok yakışıklıyım."  dedi başını savurup havalı bakışlarından atarken. Onun bu haline gözlerimi devirdim "Onu biliyoruz zaten."

E şimdi yalan söylemek çok aptalca olurdu en yakışıklı genç model ünvanını almış bir insana. Değil mi?

Ona doğru döndüm ve çantamdan saçlarımı yumuşatan ve kabarıklığını alan spreyimi aldım. Rüzgar ne yaptığımı anlayamaz bir şekilde bana bakıyordu. Spreyi saçlarına sıkıp elimle şekil verirken Rüzgar'ın tüm dikkati bendeydi. Rahatsız bir şekilde kıpırdandım. Çekik yeşil gözleri dikkatle beni incelerken bir şeye odaklanmak zor oluyordu. Hep öyle olmuştu zaten.

İşimi bitirip geri çekildiğinde hâlâ bana bakıyordu. "Oldu mu?" dedi her zaman çıkmayan kalın ve yakışıklı sesiyle, dudaklarımı birbirine bastırdım ve hafifçe gülümseyip kafamı salladım. Bu sefer çantamdan kapatıcımı alıp göz altlarına sürdüm ve parmağımla dağıttım.

"Yine mi uyumadın gece?" diye ekledim istemesem de çok endişeli çıkan sesimle. Sıkıntıyla iç çekti ve gözlerini uzaklara dikti. "Gözüme uyku girmiyor, bir anda gelip beni ve annemi alıp götürecek gibi hissediyorum."

GeçmişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin