2 Yıl Önce (ABD, New York)
"Hadi ama bir inemedin."
"Tamam tamam geldimm."
"Aynı Rüzgar gibisin asla vaktinde yetişemiyorsun bir yere."
"Eee boşuna dokuz ay aynı karında yatmadık."
Alex dediğime gülerken şoförümüz bizim için kapıları açıp sonra da yerine geçmişti.
Ortaokulun son senesini canım babamın isteğiyle Amerika'da geçirmiştim. Aslında burası Türkiye'den çok çok daha iyiydi ama Rüzgar burada yoktu. Ah ve tabiki de annem. Babam Rüzgâr'ın yanından uzaklaşmasına hayatta izin vermezdi o yüzden Amerika benim için hep içi boş olmuştu.
Sadece kız olduğum için beni sevmemesi özellikle küçükken çok koyardı ama onun evlatlarını sevme biçimini Rüzgar üstünde gördükten sonra kendimi şanslı bile saydım. Eniştem bana hep kendi kızıymış gibi davranıyordu, işte o böyle davrandığında anlamıştım baba evlat ilişkisi nasıl olur diye. Alex'i öyle güzel seviyordu ki anlatamam. Babam ise güya çok sevdiği oğlunun bir kere başını sevip öpmemişti. Tabi canım eniştem Alex'e böyle davranırken beni hiç ayırmazdı.
Alex ile şarkı söylerek geçirdiğimiz güzel bir araba yolculuğundan sonra okula varıp sınıfımıza geçtik. Halam ve eniştem çok zengin olsa da özel okullara para harcanmasına kesinlikle karşıydı bu sebeple özel şoförümüz bizi her gün devlet okuluna bırakıyordu.
Evet bu baya garipti.
İşte bugün de klasik sıkıcı bir okul günüydü. Son derslere yaklaşırken sınıftakiler uyuklamaya başlamıştı. Benimde onlardan bir farkım yoktu. Yaklaşık elli yaşında olan tarih hocamızın sesini çok yakından gelen silah sesi kesti. Herkes korkuyla kafasını kaldırıp etrafına bakmaya başladı. Alexander korkuyla koluma yapışmış pencereden dışarı bakıyordu. Sınıfta yürüme engeli olan bir çocuk olduğu için sınıfımız en alt kattaydı ve pencereden dışarısı tamamen gözüküyordu.
Aynı sesin tekrar gelmesiyle sınıftakiler çığlık atarken hocamız kapıyı açıp koridora baktı. İlk önce gittikçe yakınlaşan bir kızın yardım çığlıkları yükseldi ve ardından bir silah sesi daha. Hocamız çığlık atarak içeri girdi ve kapıyı kilitledi. Dışarda silahlı adamların olduğunu sakin olmamızı ve polisin birazdan geleceğini söyledi.
Sınıftakilerin bazıları ağlayıp çığlık atarken bazıları korkudan bir şey yapamamıştı. Alexander ve ben de onlardan biriydim. Korkudan ağlamak üzere olan Alex "Rüya ölmeyeceğiz değil mi?" Dedi onu onayladım ve bize bir şey olmayacağını belirttim.
Hocamız sınıfı zor bela susturduktan sonra okuldaki ayak seslerinin bize yaklaştığını duydum. Kapıyı açmaya çalışıp açamayan adam sınıfımızın kapısını bir süre tekmeledikten sonra silahı kilite ateş edip kapıyı kırdı.
Bizde dahil olmak üzere sınıftaki herkes sıralarının altına çöküp kapandı. Adam hocamızın başına silahını tutup "Eğer öğretmeninizin kafasına sıkmamı istemiyorsanız kalkıp beni dinleyin!"
Herkes korkuyla ayağa kalkıp adama baktı. Yüzünde kar maskesine benzeyen bir şey olduğu için görmemiştim. Adam tam konuşmaya başladığında sınıfa başka kar maskeli bir çocuk girdi. Adamın otuzlu yaşlarında olduğunu varsayarsak çocuk taş çatlasın bizden birkaç yaş büyüktü. Yani bir lise öğrencisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş
Teen FictionGeçmişimiz hayatımızdan gerçekten geçip gitmiş midir yoksa onları hergün bir daha mı yaşıyoruz? Bir insanın hayatı ancak geçmişini kabullenirse mi temizlenir yoksa oradaki yaraları sardıkça mı? Henüz 16 yaşında olan Deniz uzun süredir depresyondadır...