12. Bölüm: "Yine Öperim Seni"

10 4 109
                                    

Maybe It Was Me - Sody

"Çünkü belki bendim, sadece göremedim
Belki her şeyi batıran bendim
Ya da belki bizdik
Çok çaresiz ve gençtik
Ya da belki her şey benim suçumdu 
Ve aklımın bir köşesine seni terk ettiğim için her zaman pişmanlık duydum"

~ Anka

ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ

Açık olan camdan esen hafif rüzgarla gözlerimi kapayıp gülümsedim. Bu aralar mantığımın dışına çıkan hareketlerde bulunuyordum.

Şu anda Ejder'in görev evinde onunla içki içecek olmam gibi hareketler... Fakat değişik bir gayesizlik vardı içimde. Ya da onun yanında olduğum için sorun etmiyordum bir çok şeyi, bilemiyordum.

Şıngırdayan şişeleri poşetten çıkarıp mutfak tezgahına yerleştirdim. Ejder bu esnada abur cuburları tabaklara yerleştirmekle meşguldü. Shot bardaklarını ve iki adet viski bardağını tepsiye yerleştirdikten sonra aynı tepsiye tuz, ve dilimlediğim limonları koydum. Ardından buzluktan buz çıkarıp viski bardaklarına yerleştirdim.

Elimdeki tepsiyi şişelerle birlikte salona götürürken Akın'ın evinin ne kadar küçük olduğunu bir kez daha fark etmiştim. Oldukça minimalist bir şekilde dizayn edilmişti ve eve açık kahve tonları hakimdi. Küçüktü ama pratik ve sevecendi.

L koltuğun önündeki sehpaya elimdekiler yerleştirirken bacağıma sürtünen kedi ile bir an için irkilmiştim. İçeri girdiğimiz gibi kendimizi mutfakta bulduğumuz için kahverengi ve siyah tüylere sahip küçük bir kaplanı andıran bu kediyi yeni fark ediyordum.

"Sezar ile tanıştınız demek." diyerek içeriye elindeki tabaklarla giriş yapan Ejder'e çevirdim bakışlarımı. "Akın'ın kedisi mi var?" diye merakla sorduğumda gülüp "Hayır o benim kedim. Yani gerçek ben olan benin kedisi." dediğinde istemsizce gülmüştüm.

Size demiştim. Yaşarken onlarca farklı isme ve karaktere sahip oluyorduk ki bu da bizim bu tarz karmaşalar yaşamamızı normalleştiriyordu.

İsminin Sezar olduğunu öğrendiğim kediyi tutup hava kaldırdıktan sonra burnuna ve yanaklarına ufak öpücükler kondurdum. Ejder ise mutfakta kalan eşyaları getirmeye giderken gözleri bir anlığına, mırıldanarak bana izin veren kedi ile ona aşık olmuş gibi bakan bende takılı kalmıştı. L koltuğa kendimi bırakıp kediyi de kucağıma yerleştirirken bakışlarım onu buldu

Çok güzel bakıyordu.

O kadar güzel bakıyordu ki kalbim sızlıyordu. Bana bu kadar güzel bakması bir anlığına buradaki varlığımı tekrardan sorgulamama neden olsa da gözlerimi kırpıştırıp bunu düşünmemeye çalışmıştım. O da aramızdaki durumun daha da garipleşmemesi adına bakmayı kesip mutfağa yönelmişti.

Kucağımdaki kediyi rahatsız etmeden koltuğun yanında elimin uzanabileceği konumda olan plakları kurcaladım. Bing Crosby'yi görünce gülümseyerek paketinden çıkardım ve pikapın üzerine yerleştirdim. Hafif ayaklanarak pikapı çalıştırdım ve ses seviyesini hafif olacak şekilde ayarladım. Bu esnada Ejder de salona girmişti.

Elindekileri masaya bırakırken "Ecel bugün seni rahatsız ediyor gibiydi." demişti. Viskiyi açtım. Bardaklara doldururken ona bakmadan "Yapması gerekeni yaptı. Hakan bana yaklaşmakta fazla cesur davranıyordu. Önünü kesmemiz gerekti." demiştim. Bardağı dudakları arasına götürürken kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı. Bunun üzerine ben de bardağımı alıp tek dikişte içtim.

I CAN(NOT) SAVE USHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin