Favorite Crime - Olivia Rodrigo
"Yüzümde bir gülümsemeyle senden nefret ettiğimi söylüyorum
:
Umarım en sevdiğin suçun benimdir"~ İlahi Bakış
ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ
Esmer teninin güneşte parlayışını, kara gözlerinin sinsilikle büyüyüp küçülmesini, küt koyu kestane saçlarının rüzgarda savruluşunu ve yüzündeki tehlikeli gülümsemeyi bir yerlerden hatırlıyordu Ejder. Bu kız ona birini anımsatıyordu ama kimi?! Kafasını kurcalayan düşünceler bir haftadır ona uyku uyutmuyordu. Bu kızda onu çeken bir şeyler vardı. Onu çeken hatıralar. Onu çeken koku...
Telefonun çalmasıyla kendine geldi. Kim olduğuna bakmadan açtı. Arayan Anka'ydı. "Alo Ejder." Ejder kısa bir şoktan sonra konuşabilmişti. "Efendim." Anka telefonun ardında boğazını temizleyip "Akşam yemeği yedin mi?" diye sorduğunda Ejder kaşlarını çatarken kendisine yaklaşmayı bırak kendisinden gözlerini bile kaçırdığı Anka'nın bu sorusuna şaşırmıştı.
"Hayır yemedim."
Anka telefonun ardından büyüyen göz bebekleri ve yukarı doğru kıvrılan dudaklarıyla "Tamam on dakikaya sokağın başında buluşalım." demiş ve başka bir şey söylemeden telefonu kapatmıştı. Ejder yatağın ucunda otururken bir karşısındaki aynaya bir de elindeki telefona baktı. Karar vermek için fazla düşünmek istememişti bu yüzden üzerine siyah kot ceketini alıp sokağın başına doğru yol aldı.
Anka ise beyaz badisinin üzerine dizinin iki karış yukarısında biten bir kot salopet giymişti. Kısa saçları ve salopetiyle içerisindeki çocuğu yansıtıyordu. Biraz gergin biraz heyecanla sokağın başında onu bekleyen Ejder'in yanına ilerledi. Ejder hafif bir gülümsemeyle onu selamladıktan sonra "Önemli bir şey mi var?" diye sordu. Anka gözlerini devirip Ejder'in koluna girdi ve ilerlemeye başladılar.
"Her şey iş değil ya Ejder! Karnım acıktı ve bana eşlik edecek herkes meşgul. Tek sormadığım sen kalmıştın." Ejder kaşlarını çatmıştı ama gülüyordu. "Ha beni kullanıyorsun yani?" Anka abartılı bir şekilde gözlerini açarak "Aa! Sakın bir daha böyle bir şey duymayayım ağzından. Sence ben öyle bir insan mıyım?"demişti. Ejder ciddiyetle "Evet." derken Anka bunun üzerine gülüp "Aman canım sen de!.. Bedavadan karın doyuracaksın hala laf yapıyorsun. İstemiyorsan git hadi yolun açık olsun." demişti. Ejder kaşlarını havaya kaldırmış "Gidelim bakalım. Ne yemek istersin?" diye sormuştu.
Anka rahat gözükmeye çalışarak "Hmm... Balık ekmeğe ne dersin?" diye sordu. Ejder onu kafasıyla onaylayınca Anka, Ejderin kolundan çıkarak ara sokaklara ilerledi. Ejder onu arkadan takip ediyor, gözlemliyor, yürüyüşünden ve hareketlerinden ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu. Anka hiçbir hareketini boşuna yapmazdı bunun farkındaydı. Bir yanı ona güvenmek istiyor, onu tanımak istiyordu ama diğer yandan, bunu kendine itiraf edemese de, ondan korkuyordu. Onun derinliği ve gizemliliği onu korkutuyordu. 15 dakikalık ara sokak yolculuklarından sonra denize açılan bir sokağa giriş yapmışlardı.
Ejder duraksadı.
Ayakları yere çivilenmiş anılarının kokusu burnuna dolmuştu. Burası onun çocukluğunun sokağıydı. Burası onun geçmişiydi. Anka ne yaptığını bilir adımlarla sinsi gülümsemesini silip arkasına döndü. Ejder derin nefesler alıp veriyor, sağ tarafında kalan terk edilmiş ahşap eve bakmamak için kendini zor tutuyordu. Gözleri Anka'nın gözleriyle birleşince silik hatıraları gözünün önünden çekip attı ve hızla Anka'nın üzerine yürüdü.
![](https://img.wattpad.com/cover/161889299-288-k611979.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I CAN(NOT) SAVE US
AçãoBizi kurtaramam, Atlantis'im, düşeriz Bu şehri dayanaksız toprağa inşa ettik Bizi kurtaramam, Atlantis'im Şehri yıkmak için inşa ettik