Medya1: Anka
Darkside - Neoni
"Tüm canavarlarımla tanışmak ister misin?
Çetin biri olduğunu sanıyorsun, ama seni deli edeceklerini biliyorum
Bir kere tanıştın mı seni sonsuza dek avlarlar
Burada kahramanlar veya kötüler yok
Sadece kafamın içinde dans eden gölgeler var
Arkalarında ölü hayaletlerden başka bir şey bırakmıyorlar."ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ ღ
Anka rujunu dudaklarına güzelce dağıttıktan sonra aynadaki sinsi gülüşünü izledi bir müddet. Nereden nereye diye geçirdi içinden. Sandalyenin üzerinde baygın bir şekilde oturan adamı -Nazım Topaloğlu'nu- topuklusunun ucuyla nazikçe ittirdi ve adamı kendi kanının üzerine düşmesini sağladı.Nazım Topaloğu: Paranın ve siyasetin getiridiği gücü kendi çıkarları için kullanan bir başka pis iş adamlarından biriydi.
Nazım'ın omzundan ve bacağından akan kanlar yerde adete kan gölü oluşturmuştu. Anka üzerindeki mini elbiseyi umursamadan eğildi ve Nazım'ın saçlarını okşadı. Birazdan onu küle çevirmeyecekmiş gibi, bir melek edasıyla okşuyordu saçını. Nazım yalvarır bakışlarla ona bakarken Anka'nın bu bakışlardan zerre etkilenmeyeceğinin fazlasıyla farkındaydı. Çünkü Anka ancak bir ölüm meleği olabilirdi.
Anka sakin bir şekilde Nazım'ın kulağına fısıldadı." Sizi kendi kanınızda boğacağımı söylemiştim Nazım Bey. Bilirsiniz ben verdiğim sözleri tutarım."
Sözleri ardından Nazım'ı yüzükoyun kendi kanının üzerine bıraktı. Nazım hareket edemeyeceğini bilmesine rağmen kendi çapında çırpınmaya çalışıyordu fakat kurtulması imkansızdı. Anka, yerinde yavaşça doğrularak yatağın üzerinde duran silahını elbisesinin altındaki bacağına asılı olan silah kılıfının içerisine yerleştirdi ve elbisesini düzelterek odadan dışarı çıktı.
Otuz yedinci.
İntikam alması gereken otuz yedinci adamı da bugün indirmişti. Geriye üç kişi kalmıştı. Az kalmıştı. Ailesinin, kendisinin ve onlarca masum canın intikamını tamamen almasına çok az kalmıştı. İki yıldır kendi adaletini kendi sağlıyordu. Kendi başına çalışan biri için kusursuz planlar yapıp mükemmel titizlikte uyguluyordu. Kıvrak zekasıyla her olasılığı düşünüp pürüzsüz bir plan çıkarıyor, aldığı eğitimle hatasız bir iş çıkarıyordu. Tek tabancaydı. Kimseyle çalışmaz kimsenin onu tanımasına izin vermezdi.
Anka pansiyonun merdivenlerinden inerken yangın ziline basarak resepsiyon kısmına ilerledi. Herkes koşarak dışarı çıktığında içeride kimsenin kalmadığından emin olup Nazım'ın odasına yerleştirdiği bombanın uzaktan kumandasına bastı. Ortalığı yakıp kül etmek onun bir nevi imzasıydı. Böylelikle ortalıkta delil bırakmazdı. Nazım'ın yangından önce öldüğü anlaşılsa bile kendi izini her zamanki gibi her yerden silmişti.
Bir süre Nazım'ın odasından çıkan alevleri izledikten sonra karanlık sokaklara karıştı Anka. Ona laf atan serserileri, ot içenleri, ayyaşları, yiyişenleri, hırsızları umursamadan ilerledi karanlıkta. Bu sırada sokağın ilerisindeki telefon kulübesinden bir ses yükseldi.
Telefon sesi.
Anka kendisinden emin adımlarla telefon kulübesine yürürken arayanın kim olduğunu çok iyi biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I CAN(NOT) SAVE US
ActionBizi kurtaramam, Atlantis'im, düşeriz Bu şehri dayanaksız toprağa inşa ettik Bizi kurtaramam, Atlantis'im Şehri yıkmak için inşa ettik