Kulaklarımda yankılanan hıçkırık sesleri yüzünden bir süre bulunduğum yerden hareket edemedim. Bir süre tereddütte kaldıktan sonra, eninde sonunda daha fazla dayanamadım ve oradan ayrıldım.
"Ugh, beni eve götür!"
Bir süre sonra, kimsenin olmadığı sessiz ve karanlık ormanda sesim yankılandı.
Claude, seni p*ç! Şerefsiz...!
Öz kızına fazla acımasız davranmıyor musun? Sadece izlemek bile beni delirtiyor! Bu kadar soğuk davranman! Doğum günü ziyafetine gelen kızının sana verebileceği tek hediyenin gözünün önünden kaybolmak olduğunu söylemen-! Daha sonra Jennette ile birlikte mutlu bir şekilde eğleniyor olman!
Ahh, çok berbat hissediyorum daha fazla dayanamıyorum!
Daha ne kadar burada zaman geçirmem gerekiyor? Birisi bana cevap verse olmaz mı? O sırada tüm kalbimle, yıldızlarla parlayan karanlık gökyüzüne kollarımı açarken şiddetli bir şekilde bağırdım.
"Geri dönmek istiyorummm!!"
O sırada kafamın üstünde uykulu bir ses duydum.
"Nereye?"
O sırada irkildim ve refleks olarak kafamı sesin geldiği yöne doğru kaldırdım.
Hemen sonra, sanki benim ona bakmamı bekliyormuş gibi karanlığın içinde parlayan yakut kırmızısı gözler dikkatimi çekti.
"Nereye gitmek istiyorsun?"
Tekrar yaramaz ses tonu kulaklarımda yankılandı. Ay ışığının altında, geceyi anımsatan siyah saçları rüzgârla birlikte uçuşuyordu.
"Lucas?"
Farkında olmadan ağzımı açtım ve ona seslendim.
***
"Acınası çocuk seni."
Çoktan birkaç kez tekrarlanmıştı. Lucas yavaştan sinirlenmeye ve kaşlarını çatmaya başlıyordu.
"Cidden, çok iğrenç."
Birinin özenle yarattığı bir illüzyon olduğunu düşünse de, önünde gelişen sahne korkunç derecede canlı hissettiriyordu. Bu yüzden Lucas kendi anılarından yaratılan bir hayal olabileceğini düşündü...
"Bana acıyor olabilirsin ancak ben de sana acıyorum."
Eğer öyleyse, neden o kadar şey varken bu?
Aynı bunun gibi sayamayacağım kadar çok saçmalık duydum ancak buna rağmen bunun her kelimesini harfi harfine ezbere biliyorum.
Ancak burada yapması gereken tek şey o saçma sapan sesi dinlemek olsaydı, durum daha katlanılabilir olabilirdi.
Çünkü aynı kişiyi ve aynı sahneyi tekrar tekrar görmekten bıktım.
"Bütün dünyaya sahip olduğunu düşünüyorsun ancak aslında hiçbir şeyin yok."
Lucas kulaklarında yankılanan sesi dinlerken oturduğu yerde arkasına yaslandı. Birçok kez önündeki adamı öldürmek için büyü kullanmıştı ancak nafileydi.
"Birçok güzel şeyin bulunduğu bu dünyada, yapayalnız sen eli boş doğdun, eli boş yaşayacaksın ve eninde sonunda eli boş öleceksin. Ne kadar acınası."
"Çok konuşuyorsun, p*ç herif."
Kulaklarında yankılanan sesten rahatsız olduğunu hisseden Lucas mırıldandı.
Bir hayaletle uğraşıyormuş gibi büyünün adamın vücudundan geçme hissini hâlâ hatırlıyordu. Ellerini puslu bir sisin içinde sallıyormuş gibi hissetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2. Yan Hikaye: Athanasia Harikalar Diyarında
FantasyWho Made Me A Princess serisinin ikinci yan hikayesidir.