"Eğer sabah söylediğin saçmalıkları tekrar söylemeye devam edeceksen, hemen şimdi gözümün önünden kaybol."
Sanki buzdan oyulmuş olan soğuk gözleriyle duygusuz bir ifade ile bana bakıyordu.
"Sanırım, o zaman sana söylediğim şeyi anlamamış gibi gözüküyorsun bu yüzden tekrarlayacağım."
Claude gözlerimin içine bakarken daha öncesinde hiç duymadığım ürkütücü bir duygusuzlukla konuştu.
"Seni bir gün bile olsun kızım olarak görmedim ve görmeyeceğim de bu yüzden böyle konuşarak kendini yorma. Sadece yüzünü görmek bile sinirlerimi alt üst ediyor."
Dediklerine benim nasıl tepki vereceğimi umursamadan bana arkasını döndü.
Uzaklaşmaya başlayınca Claude'un sırtını izledim. Açıkçası, o benim çok iyi tanıdığım birisi ancak şu anda babamın uzaklaşan sırtını izlerken tamamen farklı bir insanı izliyor gibi hissediyorum.
"Haha, cidden."
O sırada ben fark etmeden ağzımdan bir kıkırdama çıktı. Belki de Yakut Sarayı'nda başka bir Athanasia'yı ve Zümrüt Sarayı'nda mışıl mışıl uyuyan Jennette'i gördüğümde içinde bulunduğum durumun boyutunu fark etmiştim. Şanslıyım ki, bu yüzden Claude'un bana bu şekilde davrandığını görünce aşırı derecede şaşırmadım.
"Bana karşı bu şekilde konuştuğunu görünce senin, benim babam olmadığını açıkça anlayabiliyorum."
Tepemdeki koyu gökyüzünü her akşam görüyordum ancak sadece şimdi çok tuhaf hissettirdi. Sarayın içine geri döndüm ve İmparatorluk Sarayı'nın içinde gezinmeye başladım.
Beklediğim gibi, ne Claude'un benim için yaptırdığı kişisel kütüphaneme ne de kocaman açan rengârenk güllerle bezenmiş çiçek bahçelerini gördüm.
Zümrüt Sarayı'nın bahçesinde açmış güllerim bile bir gecede farklı bir çiçeğe dönüşmüştü.
Aynı zamanda benimle birlikte Zümrüt Sarayı'nda yaşayan Nox ve Blueie'den de eser yoktu...
Zümrüt Sarayı'nda olması gereken Lily'nin de Yakut Sarayı'nda olduğunu doğruladım.
Hannah ve Seth'in nerede olduğu hakkında hiçbir fikrim yok ve Felix de biraz önce arka bahçede Claude'un arkasında bir gölge gibi sessiz bir şekilde bekledi, Claude'un arkasını dönüp uzaklaştığını görünce bana karşı başını eğdi ve sessizce onun arkasından gitti.
Hepsinden öte Athanasia Yakut Sarayı'nda, Jennette ise Zümrüt Sarayı'nda yatıyor. Bir de, içinde bir gram merhamet olmayan soğuk bir sesle bana 'Seni bir gün bile olsun kızım olarak görmedim' diyen Claude var.
Bu garip şeyleri tekrar tekrar düşündükçe, karışan zihnim yavaşça kendine gelmeye başladı.
Aynı zamanda, buraya ışınlanmadan önce okuduğum o tuhaf kitap var. Üzerinde yazan saçma kelimeleri okur okumaz içinden çıkan beyaz ışık açıkça bir büyünün işiydi.
Bu durumda, bir şey anlamadığım için şüpheli davranmaktan başka şansım yoktu.
Ancak şimdi anladım:
İçinde bulunduğum bu dünyanın benim yaşadığım yer olmadığı gerçeğini...
***
Ertesi sabah, görünmezlik büyüsünü kullanıp Yakut Sarayı'nı gözlemlemeye başladım. Başka seçeneğim yoktu, geçen akşam hiç uyuyamadım. Yakut Sarayı'na ışınlanmadan önce elime aldığım kitabı bulmak için Topaz Sarayı'na gittiğimde aradığım şeyi hiçbir yerde bulamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2. Yan Hikaye: Athanasia Harikalar Diyarında
FantasyWho Made Me A Princess serisinin ikinci yan hikayesidir.