22.

194 20 44
                                    

"Neden bu kadar geç kaldın?"

Yanına ışınlanır ışınlanmaz Athanasia onu azarlamaya başladı.

Her zaman olduğu gibi arsız bir ses tonuyla söylemişti bunu. Yine de hiç kızgın olmadığına bakılırsa, onu gerçekten çok seviyor olmalıydı. Lucas, hem rahatsız hem de memnun hissederek Athanasia'ya baktı.

"Beni bayağı çok özlemiş olmalısın, bu kadar içtenlikle çağırdığına bakılırsa..?"

Şu anda durdukları yer, ikisinin ilk kez karşılaştığı sazlık ormanın tam kendisiydi. Sazlıkların tam ortasında dururken Athanasia, etrafına yaydığı manayı tekrar kendi içine çekti.

Fakat eğer Lucas gelmemiş olsaydı, manasının tükenmesi nedeniyle işler tehlikeli bir hale gelebilirdi ancak görünüşe göre ilk etapta bu tür vakaların ne kadar tehlikeli olabileceğini düşünmemiş gibi görünüyordu.

Lucas, bu sığ inanca gülüp gülmeme konusunda biraz ikilemde hissetti.

"Senin de dediğin gibi, görünüşe göre bu dünyadaki babamın bir rahatsızlığı var. Aynı zamanda onu iyileştirmenin tek yolunu sen biliyorsun gibi gözüküyor. Ayrıca, prensesi de kaçırdın."

"Yani?"

"Bana yardım et. Yalvarırım."

Beklenmedik bir tondaki ses kulaklarında çınladı.

O sırada, Lucas'ın morali bozuldu. Bir anlığına, ne söyleyeceğini karar verememiş bir şekilde karşısındaki mücevher gözlere baktı.

Gözlerindeki ışık, sanki az önce ona küstah sözler söylememiş gibi dürüst ve kibardı ve bu da onu tuhaf hissettirdi.

"Eğer sana yardım edersem, benim istediğimi gerçekleştirecek misin?"

Ama ona cevap vermedi.

Bir anlığına yüzünde anlaşamadıklarını belli eden bir ifade oluştu ancak eninde sonunda inatla hiçbir şey söylememeye karar verdi.

Bu kız salak mı? Eğer yalandan bile olsa 'evet' deseydi bu bile işe yarar bir yoldu, yalan söyleyemediğinden mi yoksa yalan söylemek istemediğinden mi böyle yaptı, Lucas bunu anlayamadı.

"O zaman, bunu yaparak ben ne kazanacağım?"

"Um, teşekkürümü?"

"Aklından bile geçirme."

Lucas acımasızca konuştu.

Birazcık bile düşünmedi hatta. Almak istediği şeyin sadece minnettarlığı olduğunu düşünmüyordu. Lucas ondan böyle bir şey istemiyordu.

Athanasia kaşlarını çatıp Lucas'a baktı. Onunla bir anlaşmaya varamamış gibi göründüğü için biraz sinirlenmiş ve sabırsız görünüyordu. Bu süre zarfında bile zaman geçiyordu, bu yüzden mızmızlanacak vakti yoktu.

Sonra, bir şeye karar vermiş gibi gözlerle sonunda ona baktı ve söylediği sözlerle, Lucas gülmeyi kesti.

"O zaman bundan sonra seni tehdit edeceğim."

Doğru mu duymuştu? Tehdit? Ne cüretle? Ne ile?

"Madem önce sen beni tehdit ettin, bundan sonra da ben de seni tehdit edeceğim!"

Athanasia gururlu bir tavırla duyurdu.

"Ah, öyle mi? Beni ne ile tehdit edecekmişsin? Hadi, denesene."

Onu dinledikten sonra küçük bir kahkaha attı.

Lucas'ın bakış açısından, elbette ki, bu imkansız bir dua gibiydi. Bu cümleyi dudaklarında açıkça alaylı bir sesle söylemişti.

2. Yan Hikaye: Athanasia Harikalar DiyarındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin