Bir anda aklıma bir düşünce geldi, acaba...
Belki... Belki Claude'un kendi hafızasından sildiği anı Diana ile ilgilidir.
Demek bu yüzden asıl hikâyede Yakut Sarayı'ndaki Athanasia'yı görmezden gelmiş ve bir damla bile sevgi bile göstermemiş...
Bunun hakkında düşünmeye başladığımda düşüncelerim hızlıca bir kar topu gibi yuvarlanıp büyüdü. Bir süre beyaz çiçeklerle dolu bir çiçek tarlasının ortasında durdum, karmaşık zihnimde birçok şey hakkında endişeleniyordum çelişkiye düştüm ve eninde sonunda Claude'un gittiği yere doğru ilerledim.
Şimdi ne yapabilirim bilmiyorum ama yine de onu böyle bırakamazdım.
Ancak Claude'u Garnet Sarayı'nda bulamadım.
Claude'un kaldığı Garnet Sarayı, çocukluğumda da olduğu gibi etrafta gezinen bir fare bile yoktu. Onu arka bahçede, yatak odasında ve çalışma ofisine gidip aradım ama Claude'un tek bir saç telini dahi bulamadım.
"Prenses Athanasia."
Onun yerine Felix ile karşılaşabildim.
"Efendi Robane."
Şey, Athanasia ve Felix'in bu dünyada ne kadar yakın olduklarını bilmiyorum. Ancak arada sırada görüştüklerini düşünürsem adı ile seslenmek yerine soyadı ile seslenmek daha uygun olacaktır. Hatırladığıma göre, Prenses Athanasia ve Felix arasındaki ilişkiyi daha önce hiç görmediğim için pek emin değilim.
"Obelia'nın kutsamaları sizinle olsun."
Şanslıyım ki, tahminim doğruydu, Felix beni hiç rahatsız olmamış gibi karşıladı.
"Majestelerini görmeye mi geldiniz?"
"Evet, babam nerede?"
Soruma cevap vermeden önce tereddüt etti.
Daha sonra Felix'in sözlerini duyar duymaz kulaklarımdan şüphe ettim.
"Bende haberleri biraz önce duydum, Majesteleri'nin Zümrüt Sarayı'nda olduğunu söylediler."
Ne? Eğer ona yaklaşırsam beni öldüreceğini söyledikten hemen sonra da Jennette'i görmeye mi gitti? Yine de, doğrudan yatağa gitmek yerine Zümrüt Sarayı'na doğru uzanan uzun yolu gittiğine göre durumu düşündüğümden daha iyi.
Arkasını dönüp uzaklaşmadan önce gördüğüm yüzü çok solgun gözüküyordu bu yüzden onun için endişelenmiştim. Ugh, tüm bunların ortasında hâlâ Jennette'i görmeye mi gidiyor. Bunca yolu geldiğim için tam bir aptalım.
Kalbim kelimelerle anlatılamayacak duygularla çalkalanıyordu, ancak şimdiki Claude'un gerçek babam Claude olmadığını anladığım için karmaşık zihnimi çabucak toparlayabildim.
Felix yüzünde hafiften mahcup olmuş bir ifade ile bana bakıyordu bu yüzden bende bunu fark ettiğimde gülümseyip sorun olmadığını söyledim. Ancak benim gülümsemem ona nasıl gözüktüyse yüzü daha da çekingen olmuştu. Görünüşe göre, Felix Claude'un umursamaz davrandığı Prenses Athanasia için üzülüyor gibiydi.
Sonra aniden, uzaktan gelen devlet adamlarının seslerini duyduğumda, tekrar ağzımı açtım.
"Ama bu kişiler..."
"Bugünkü toplantı biraz önce iptal edildi."
Vay, vay ,vay, Claude, bu da ne demek oluyor? Sırf Jennette'i görmeye gitmek için toplantıyı başka bir güne aldırmış olabilir misin yoksa? İmparator böyle bir şey yapabilir mi? Şey, İmparator Claude olduğu için, sanırım yapabilir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2. Yan Hikaye: Athanasia Harikalar Diyarında
FantasiaWho Made Me A Princess serisinin ikinci yan hikayesidir.