Ancak sonra, vücudum yumuşacık kanepeye değil de sert bir şeye çarptı. Fark ettim ki ben düşerken Ijekiel bana inanılmaz bir hızla yaklaşıp beni kucaklamış.
"Kyaa! Burada neler olmuş?!"
Hemen sonra, girişteki insanların cırtlak seslerini duydum. S-Soğuk terin alnımdan aktığını hissettim. Ahhh, cidden bir olay çıkardım! Kim bir başkasının balo salonuna gidip böyle bir yaygara koparttı?! Yoksa biraz önce dışarı kaçan genç leydiler gidip yaptığım her şeyi herkese duyurmuş olabilir mi?
Ugh, eğer Ijekiel aniden ortaya çıkmasaydı o kızların çenelerini kapalı tutmalarını sağlardım.
"Ah, Genç Efendi Alpheus. Bu dinlenme odasına neler olmuş—Ah, o Prenses Athanasia mı?"
Telaş dolu seslerin arasında benim adımın geçtiğini duyunca fark etmeden hafifçe irkildim. Ne diyeceksin şimdi? Burayı alt üst eden kişinin ben olduğumu mu söyleyeceksin?
Bayılmış gibi davranırken vücudumda zonklayarak yükselen endişe ile birlikte gözlerimi sıkıca kapattım. Ugh, ama bayılmış gibi davranmam çok normal duruyor değil mi? Oğlum, bir şey söylesene. Hiçbir şey söylemediğin için gözlerinin yüzümde gezdiğini hissediyorum, çok rahatsız hissediyorum.
Benim ne düşündüğümü biliyormuş gibi, küçük bir iç çekişten sonra üzerimden Ijekiel'in sesini duydum.
"Ben geldiğimde Prenses çoktan bu hâldeydi. Prenses Athanasia burayı gördüğünde zayıf vücudundan dolayı korkudan bayılmış olmalı bu yüzden onu en kısa zamanda buradan götüreceğim."
Ah, sanırım Ijekiel bir şey bilmiyormuş gibi davranmaya çalışıyor.
Onun söylediklerini duyduktan sonra biraz rahatlamıştım. Çünkü böyle söylerse genç leydiler ne derlerse desinler Ijekiel'in sözlerinin onların sözlerinden daha ağır basacağını biliyordu. Ayrıca, Prenses Athanasia'nın her zamanki halini düşünürseniz, genç leydileri tokatlamak için büyü kullandığıma inanmanız zor olur.
Ijekiel, ,etrafın dağınıklığından dolayı dikkatleri dağılan kişilerden yararlanarak kollarında benle olduğu yerden ayrıldı.
Kulaklarıma gelen fısıltılar ve uzaktan kulağıma gelen uğultulu müzik sesine bakılacak olursa büyük ihtimalle şu an balo salonunun koridorlarında yürüyor.
Bu sırada, Ijekiel'in adımları bir kez olsun yavaşlamadı bu sayede koridordan güvenli bir şekilde çıkabildik.
Bir süre sonra yanağıma çarpan soğuk esintiyi hissettiğimde, yavaşça gözlerimi açtım.
"Genç Efendi, lütfen beni yere indir."
Etrafın ne kadar sessiz olduğuna bakılacak olursa, etrafta kimse olmadığına kanaat getirdim.
"Bayılmadığımı biliyorsunuz."
Çatlayan sesimle bunu söylediğimde bir fare deliğine girip saklanmak istedim.
"Arkada hâlâ sizi izleyen gözler var. Biraz daha baygın numarası yapsanız daha iyi olmaz mı?"
Beklediğim gibi, Ijekiel en başından beri bayılmış numarası yaptığımı biliyormuş gibi sakin bir şekilde konuştu.
Ah, cidden, hemen bir fare deliğine ihtiyacım var...
Tavsiyesine uydum ve gözlerimi sıkıca kapatıp ona biraz daha sakince sarıldım.
Hayır...Aslında, doğrusunu söylemem gerekirse utandığım için onun yüzünü görecek cesaretim yok.
Ugh, çok özür dilerim Prenses Athanasia. Bütün imajını mahvettim. G-Gerçekten isteyerek olmadı-! Eğer hafıza silme büyüsü yapabiliyor olsaydım, şimdiye kadar asla tereddüt etmezdim. Kendimi gömebileceğim bir mezar düşünürken kafamın üstünden fısıldayan bir ses duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2. Yan Hikaye: Athanasia Harikalar Diyarında
FantasiWho Made Me A Princess serisinin ikinci yan hikayesidir.