Lucas'ın keskin kırmızı gözleri bir anda parladı. Hemen sonra, dudakları bir yay gibi kıvrıldı.
"O dileğinin, gerçekleşmesini sağlayacağım."
Çekici sesi kulaklarımda yankılandıktan sonra Lucas, elini Prenses Athanasia'nın yüzüne doğru uzattı.
Kızın solgun beyaz yüzünden bir damla berrak gözyaşı düştü. Sonra Prenses Athanasia'nın vücudu yere yığıldı.
"Athanasia!!"
Hızla yere yığılırken vücudunu tuttum.
Beyaz yüzündeki gözyaşı izleri içler acısıydı. Şükürler olsun ki, sadece uyuyakalmış gibi görünüyordu. Hayır, bu durumda şükürler olmasa daha iyi olur.
Kollarımın arasında Athanasia uzanıyorken kafamı kaldırdım. Lucas nedense umursamaz gözlerle bana bakıyordu. Sanki biraz önce uykuya daldırdığı kişi umursamıyormuş gibi gözleri sadece bana sabitlenmişti.
Benim yüzümün de solduğuna yemin edebilirim. Duygularımı sakinleştirdim ve Lucas ile konuşmak için sakin bir şekilde konuşmaya çabaladım.
"Biraz önce ne yaptın?"
"Bu, benimle o kadının arasında. Bu seni hiç ilgilendirmez."
Lucas'ın tavrı çok duygusuzdu. Belki de dediğinde haklıdır.
Prenses Athanasia Lucas'tan dileğini gerçekleştirmesini bizzat istedi ve Lucas da onun dileğini gerçekleştirdi.
Yani, bu olaya burnumu sokamam.
Ancak ne kadar mantıklı düşünmeye çalışsam da kafam ve kalbim farklı düşünüyordu.
"Ve buradaki tek sorun bu değil."
O sırada, Lucas anlamadığım bir şeyi kendi kendine mırıldandı.
"İmparator uzun süre yaşamayacak."
"Ne?"
Ne söylediğini tam anlamadığım için hızlı bir şekilde tekrar söylemesini istedim. Biraz önce Lucas'ın söylediği şey kolayca anlaşılacak bir şey değildi.
"Bu dünyadaki baban. Yakında ölecek."
Hemen sonra fısıldayarak söylediği sözler havayı delip kulaklarıma dolduktan sonra ortam sessizleşti.
Üzerime soğuk su dökülmüş gibi karşımdaki kırmızı gözlere bakıyordum.
***
'Sen kazandın.'
Claude rüya görüyordu.
'Eğer istersen yalvaracağım da.'
Rüyada, birisine inanılmaz bir içtenlikle şekilde fısıldıyordu.
O kadar yürek parçalayıcı bir görüntüydü ki eğer karşısındaki kişi ona diz çöküp yalvarmasını istese bile seve seve yalvarabilirdi. Ama çok saçmaydı. Çünkü o, hayatında hiç kimseye karşı bu kadar güçlü duygular beslememişti.
İşin daha da komik olan tarafı ise, yine de hissettiği her şeyin son derece canlı olmasıydı, sanki bu bir rüya değil gerçekmiş gibi.
'Bu yüzden beni seç. Başka hiçbir şeyi düşünme. Bencil ol ve kendine fayda sağlayacak bir karar ver.'
Garip biçimde, nedense karşısındaki insanın yüzü sanki bir sisin içindeymiş gibi bulanıktı. Elini uzatsa dokunabilecek kadar yakında olmasına rağmen kim olduğunu anlayamaması çok garipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2. Yan Hikaye: Athanasia Harikalar Diyarında
FantasyWho Made Me A Princess serisinin ikinci yan hikayesidir.