Ancak görünüşe göre, geçen seferki gibi buraya mana dalgası hissettiğinden gelmedi.
Dürüst olmam gerekirse, genelde yaptığım büyüler o kadar ilgi çekmiyordu ancak birkaç gün önce Lucas'ın yarattığı yaygara yüzünden yakalandım.
Her neyse, bu yüzden Ijekiel'in yolda yürürken tesadüfen benimle karşılaştığını fark ettim. Belki de buraya Jennette'i görmeye gelmiştir?
"Neden sarayın dışarısında tek başınasınız-- Tekrar kan mı kustunuz?"
Ellerimde ve ağzımın kenarlarındaki kanları gördüğünde konuşmayı kesti. B-Bu çok utanç verici. Athanasia'nın vücudu neden bu kadar narin.
"Ben iyiyim, görmezden gelin lütfen."
Ijekiel'in ifadesiz yüzüne baktıktan sonra konuştum.
Vücudumun içinde oluşan acıların iyileşmesi için imparatorluk sarayındaki büyücülere gitmem gerekiyordu, ancak buraya oldukça yakındı bu yüzden yürüyebileceğimi düşündüm. Aynı zamanda, bu dünyadaki Ijekiel ile karşılaşmam biraz...
"Lütfen bana izin verin."
Bir anda Ijekiel bana yaklaştı.
Yani, bana sarılmak mı istiyor? Şaşırmış bir halde ağzımı araladığım anda tekrar konuştu.
"Kan kusacak kadar kötü halde olan birisini yalnız bırakamam."
"Lütfen size eşlik etmeme izin verin."
Ijekiel bana ne olursa olsun yardım etmeyi kafasına koymuş gibiydi. Bana karşı olan söyleri çok nazikti ancak içinde bir gram duygu yoktu.
Şey, Ijekiel bu hikâyede Jennette ile mutlu bir sona kavuşacak olan ana erkek karakter olduğundan dolayı, bu doğal mı?
Bir süre düşündükten sonra Ijekiel'in yardımcı olma isteğini geri çevirmek yerine kabul etmeye karar verdim.
"Teşekkür ederim, Genç Efendi."
O sırada, elimi tutan Ijekiel bir anlığına hareket etmeyi kesti.
Gizemli bir ışıkla ışıldayan altın gözleriyle bana bakmaya başladı.
Ancak bunlar sadece bir anlığınaydı, gözlerimiz kesiştiği an Ijekiel kafasını çevirip elimi sıkıca tuttu ve ilerlemeye devam etti.
Aramızda oluşan sessizlikten dolayı biraz rahatsız olsam da ilk konuşan olmamak için ağzımı açmadım.
Yani sessizce, saray büyücülerinin bulunduğu kuleye doğru ilerlemeye devam ettik.
***
"Tekrar kan kustuğunu söylemiştiniz, oldukça sağlıklı gözüküyor."
O akşam, hiç beklemediğim bir şey oldu, Claude beni görmeye geldi.
Yine de, kendi isteğiyle Yakut Sarayı'na geldiğini görmek beni çok şaşırttı.
Tek şaşıran kişi ben değildim tabii ki, Yakut Sarayı'ndaki hizmetçiler de şok olmuşlardı.
Üstelik bu beklenmedik bir ziyaretti, bu yüzden Yakut Sarayı içerisinde büyük bir kargaşa oluştu.
"Ah, Baba. Neden benim sarayıma..."
Telaş içinde üzerimde pijamalarımla onu selamlamaya gittim. Bugün kan kustuğumu öğrenince beni çok erken bir saatte yatağa yatırdığı için bu Lily'nin suçuydu.
Yoksa buraya Athanasia hakkında endişelendiği için mi geldi? O bir keresinde ne olursa olsun onu asla kızı olacak görmeyeceğini söylemişti ancak o kızı şimdi kan kustu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2. Yan Hikaye: Athanasia Harikalar Diyarında
FantasíaWho Made Me A Princess serisinin ikinci yan hikayesidir.