O sırada, uzun bir süre yüzüme bakan Ijekiel ağzını açtı.
"Prenses Athanasia iyi görünmüyor. Şimdi Yakut Sarayı'na geri dönüp dinlenseniz daha iyi olmaz mı?"
Hah? Yüzüm solgun falan mı?
Bay Beyaz ile en son dalga geçmemin üzerinden baya zaman geçmişti ve beynime sıçrayan kanlar yavaştan yerlerine dönmeye başladılar gibi gözüküyor bu yüzden gayet rahatım. Neyden bahsediyorsun sen?
Zümrüt Sarayı'na gitmekten hoşlanmayacağımı bildiğin için bana yardımcı olmaya mı çalışıyorsun?
"Prenses Athanasia'yı Yakut Sarayı'na kadar eşlik edeyim."
Hm, düşüncelerim doğru çıktı.
Felix endişelenmiş bir şekilde iyi olup olmadığımı sorduktan sonra hüzün dolu bir sesle bir dahaki zaman gidebileceğimizi söyledi, Bay Beyaz da hemen yanımdan ayrılmaya çalışıyormuş gibi yapacak işleri olduğunu söyleyip gitti.
***
Ijekiel bir kez daha bakışlarını yanında yürüyen kişiye çevirdi.
Sonra, Prenses Athanasia'nın ileriye bakan yüzü gözlerinin önüne geldi.
Kısa bir süre önce onun karşısında çoktan iki kere kan kustuğu için endişelenmişti ama şükürler olsun ki sağlığına çabuk kavuşmuş görünüyordu.
Hatta aksine, biraz önceki olayların öncesindeki solgun yüzüne kıyasla, gün ışığının vurduğu teninin rengi daha iyiydi ki Ijekiel başını bilinçsizce çevirdi.
Üstelik Prenses Athanasia'nın şu an tuhaf bir şekilde rahat bir yüz ifadesi vardı. Ijekiel az önce olanları hatırlayınca bir anlığına garip bir ifade takındı.
Hayatında ilk kez babası, Dük Alpheus'un Prenses Athanasia'nın karşısında bu kadar gözü kara olduğunu görmüştü.
Ijekiel'e göre, Prenses Athanasia babasının sözlerinden pek rencide olmuş ya da üzülmüş gibi görünmüyordu. Bunu babasına düzenbazlık yapmak için bilerek yapıyormuş gibi göründüğünü söylemek çok mu aşağılıkça olurdu?
"Genç Efendi Alpheus."
Tabii yine de bu olayın başlangıcı babasının haddinden fazla konuşmasından dolayıydı, yani bunda özellikle affedilecek bir şey yoktu.
"Yakut Sarayı'na kadar birlikte gitmemiz gerektiğini düşünmüyorum burada ayrılmaya ne dersiniz?"
O sırada, Athanasia kafasını kaldırıp Ijekiel'e bakarken konuştu. Oldukça sıkkın bir teklif üzerine, Ijekiel bakışlarını yanına çevirdi.
Prenses Athanasia onun yanında bulunmaktan rahatsız olmuş gibi gözüküyordu.
Bu en başından beri birazcık bile değişmedi.
"Prenses'i yalnız başına göndermek içime sinmiyor. Lütfen size Yakut Sarayı'na kadar eşlik etmeme izin verin."
Ijekiel'in sözlerinden sonra, Athanasia bir anlığına bir şey söylemek istiyormuş gibi dudaklarını araladı.
Ancak kısa bir süre sonra, Ijekiel'in geri adım atmayacağını bildiğinden dolayı, ikna etmeye çalışmaktan vazgeçti ve ağzını kapalı tuttu.
Biraz yürüdükten sonra, Athanasia onunla konuştu.
"Geçen seferki gibi, benimle ilgilendiğin için teşekkür ederim."
O anda, Ijekiel tekrar geçen sefer hissettiği tuhaf duygunun aynısını bir kez daha hissetti.
"Teşekkürler, Genç Efendi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2. Yan Hikaye: Athanasia Harikalar Diyarında
FantasiaWho Made Me A Princess serisinin ikinci yan hikayesidir.