Gözlerim görmese de kulaklarım duyuyordu. İyi ki bu duyumu da kaybetmemişim. Yoksa beni karanlığımdan kurtaracak ve kalbimi ferahlatacak o sesi nasıl duyardım.
Her şey her zaman yolunda mı gider? Gerçekten beni karanlıktan çeken o ses eğer yalan söylüyorsa ? Gerçekleri öğrendiğinde kalbini iyileştirdiğinden daha fazla yaralamış olmaz mı?
Ben kim miyim? Luhan.. Sadece Luhan.. Korkunç bir kazada anne, babasını kaybetmiş Luhan. Aynı zamanda gözlerimi de kaybettim. Geçici olduğunu söylüyorlar evet. Ama ben iyileşeceğime inanmadığım için tedaviyi reddediyorum.
Görecek neyim kaldı ki? Eve geldiğimde harika gamzeleriyle bana gülümseyerek sarılan annem mi? Azarlamasını bile özleyeceğim babam mı?? Yoksa adını bile koyduğumuz, annemin karnında olan ve daha doğmadan kaybettiğim kardeşim mi?? Görecek kimsem yok.
Bunu hak ettiğimi düşünmüyorum. İyi bir öğrenci ve iyi bir çocuk oldum. Sevgilim veya sevdiğim kimse yoktu. Ama ailemle mutluydum. Lanet olasıca gezi için tutturmasaydım belki de onları kaybetmeyecektim.
Evet bingo, bildiniz!! Kendimi suçluyorum. Bu ömrümün sonuna kadar devam edecek.
Onları çok özlüyorum ve görme duyumu geri istemiyorum. Sadece onları istiyorum. Kalbimdeki ağırlık kalksın, boğazımdaki yumru gitsin istiyorum.
Her gün aynı parka oturmaya gidiyorum. Neden mi? Oraya giderken karşıdan karşıya geçmek zorunda değilim ve yolu da iyi biliyorum. Birilerinin bana acımasına ihtiyacım yok.
Önceden bu parka çok sık gelirdim. Manzarası harika. Bu nedenle şimdi de geliyorum ve manzarayı hissetmeye çalışıyorum.
Eskiden buradayken yanımda karşı evde oturan en yakın arkadaşım olurdu. Adı Min Seok ve o artık yok. Hayır hayır o ölmedi, sadece taşındı. 7 buçuk ay önce ailesiyle birlikte Çin'e taşındılar. Onu da çok özledim. Şuan yanımda olsa bu kadar karanlıkta olur muydum? Sanmıyorum..
İşte benim karanlık hayatım. Bana kalan ve hayatımın sonuna kadar rahat yaşamama yetecek miras umurumda değil. Ben o kazada beni terk eden huzurumu geri istiyorum..
Ben Luhan.. Sadece acı çeken ve kendini o acıya hapsetmiş huysuz çocuk..