Pazartesi sabahı saat 8.30'u gösterirken serviste Şafak hocam, asistan arkadaşlarım, Aylin ve Pars ile birlikte vizitteydim. Vizitte bize servisimizin hemşirelerinden olan Şirin Hanım da eşlik ediyordu. Servisin giriş tarafında yatan ameliyat öncesi hazırlığı yapılan hastalarımız hakkında biraz konuşmuş sonrasında da servisin öteki tarafına geçmiştik. Burada toplam 4 hastamız vardı. Ameliyat sonrası durumlarını Aylin ve Pars'tan dinlerken bir yandan da Şirin Hanım'ın bakım verirken fark ettiği şeyleri varsa dinliyorduk.
Servisimizdeki hasta yatışının yoğun olduğu günlerde değildik. Ancak yoğun olduğu günlerde işler karışabiliyordu. Örneğin kafamızı kaşımaya vakit bulamadığımız zamanlarda ve hastalarla gerektiği gibi ilgilenemediğimiz anlar oluyordu. Bu süreçte ise hastaya bakım verirken ilgilenen hemşirelerin yardımı dokunuyordu.
Şu anda serviste çok hastamız bulunmuyordu. Yatanların geneli de ameliyat öncesi hastalardan oluştuğu için viziti hızlı bir şekilde bitirmiştik. Servisten ayrılmadan önce bir bardak çay içecek kadar vaktimiz vardı. Hemşire odasında taze demlenmiş çayımızı yudumlarken Şafak hoca bakışlarını üzerimde gezdirdi.
''Tunacığım bugün çok farklı bir parıltın var.'' Karşısında çayımı yudumlarken tüm bakışlar üzerime çevrildi. Şirin hemşire, Tuğba hemşire, Aylin ve de Pars. Kendimi vitrindeki bir model gibi hissetmiştim.
''Evet, Tuna abi. Bugün farklı bir auran var sanki.'' Aylin gözlerini kısarak bakmaya devam etti. ''Parıldadığın için kısıyorum gözlerimi yanlış anlama abi.''
Gülerek Aylin'e karşılık verdim. Çayım bitmişti. Şafak hocanın da çayı bitince aynı anda ayaklandık. Ameliyathaneye geçeceğimiz için servistekilere kolay gelsin dileyerek Şafak hoca ile birlikte servisten çıktık. Asansörün gelmesini beklerken Şafak hocanın bakışlarını tekrar üzerimde hissettim. Hiçbir şey söylemedim ancak beni incelemeye devam etti. Asansör bir çınlama sesi ile açılırken Şafak hoca önden ben de ardından asansöre bindik. Asansör boş olduğu için bir kenara kendimi atarken Şafak hoca da karşıma geçmişti.
''Var sende bir şeyler Tuna.'' dedikten sonra kollarını göğsünde birleştirip beni incelemeyi sürdürdü. Katlarda durmadan, herhangi bir müdahale olmadan ameliyathanelerin bulunduğu kata geldik. Hızlıca kapıdan içeri geçip ameliyat için hazırlığa başlarken Şafak hocam neyse ki ısrarını sürdürmeyi bırakmıştı. 40'larının sonlarında olan mentorum diyebileceğim hocamdı. Mesleğim hakkında ondan şimdiye kadar çok şey öğrenmiştim. Tabii bana ablalık da yapıyordu.
''Baksana Tuna seninle akşam yemeğe çıkalım. Seninle uzun zamandır oturamadık. Şöyle bir oturalım, konuşalım.'' Örgülü saçlarını ensesinde topladıktan sonra ameliyat kepini sıkı sıkı bağlamıştı. Ellerini yıkamak için musluklara yöneldiği sırada bana kısa bir bakış attı.
''Tabii hocam. Yeri ben seçebilir miyim?''
Ellerini yıkarken beni başıyla onayladı.
''O zaman ben gideceğimiz yeri ayarlayıp hemen katılıyorum yanınıza hocam.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çapkınlığın Son Durağı: Aşk
Lãng mạnO güne kadar sevgili Eros'un attığı oklardan kaçmayı başarmıştım. Ta ki onunla tanışıncaya dek! Berika, adının anlamı gibi göz kamaştırıcı birisiydi. Bu göz kamaştırıcılığı fırsat bilen Eros ise bu sefer hedefinin okundan kaçmasına izin vermemiş, hı...