O güne kadar sevgili Eros'un attığı oklardan kaçmayı başarmıştım. Ta ki onunla tanışıncaya dek!
Berika, adının anlamı gibi göz kamaştırıcı birisiydi. Bu göz kamaştırıcılığı fırsat bilen Eros ise bu sefer hedefinin okundan kaçmasına izin vermemiş, hı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hafta başında yaşadığımız tatsız olayın üstünden üç gün geçmişti. Geçirdiğimiz iki gün boyunca Berika'nın pansumanlarını kontrol edip bol bol yanına uğrayarak ilgilenmiştim. Dün vizitteyken Berika'yı ertesi gün yani bugün taburcu edebileceğimiz hakkında konuşmuştuk ancak Berika'ya bu haberi vermek için odasına girdiğimde, uyuduğunu gördüğüm için yarın taburcu olabileceğini söyleyememiştim. Bu yüzden gün içerisinde taburcu olabileceğini söyleyecektim.
Müge, geçtiğimiz iki gün boyunca bulabildiği tüm boşluklarda yanına uğramaya çalıştı. Sadece dün uzun bir süreliğine etrafta görünmemişti. Barış da haberi aldığı ilk gün Müge ile birlikte gelip geçmiş olsun dileklerini iletmişti. Yudum da haberi duyduğu ilk an servise gelerek Berika'nın odasına ziyaret etmişti. Yaptığı kısa ziyaretten sonra hepimize kolay gelsin dileyerek acile indiğini, herhangi bir ihtiyacı olursa aramasının yeterli olacağını söyleyerek servisten çıkmıştı. Aras ise Berika servise geldiği ilk günün mesai bitiminde yanıma uğrayıp nasıl olduğuma göz atmış bu sırada Yudum ile evlilik konusunu açmadıklarını ikisinin de sarılıp bir süre oturduklarını söylemişti. Berika ve benim başımıza böyle bir olay geldiğini gördüklerinden sanırım, daha fazla konuşamamak onlara da fazla gelmişti. Servisten çıkmadan önce de Berika'ya tekrardan geçmiş olsun dileyerek eve geçmişti.
Dün gece Berika'nın servise geldiği günden iki gün sonra yani eve kısa süreliğine duş almak ve üzerimdeki kıyafetlerden kurtulmak için uğradım. Bu süreçte hızlıca hareket ettiğimden Jülide ile karşılaşmamıştık. Ben eve gittiğimde uyuduğu için rahatsız etmemiş, hastanede olduğuma ve yakında geleceğime dair yazılı bir notu bilgisayarının üzerine bırakıp hastaneye geri dönmüştüm. Beni merak etmediğini içindeki şüphelerini giderdiğimi düşündüğüm için rahattım.
Bu yüzden cuma günü hiç beklemediğim bir anda Jülide'yi hastanede serviste görmek beni bir hayli şaşırtmıştı.
'' Ah çok şükür. Bana bıraktığın nottaki yazının senin olmadığını bilmesem hastanenin seni yuttuğunu düşünecektim abi.'' rahatladığına dair bir nefes verip gülümseyerek sarıldığında karşılık verdim.
''Bir hastamı sık takip etmek istedim de o yüzden evde durmadım pek haklısın.''
Jülide dudaklarını büzüp bir sağ yanına bir sol yanına çekip gülmemek için uğraşsa da bunu pek beceremedi. Tüm dişlerini göstere göstere gülümsedi.
''Hadi sık takip falan yemedim. Gerçi Müge abla ve Barış abiyle biraz konuşmam yetti. İkisi de çok büyük bir keyifle anlattılar. Tabii ilk fark edişim geçen gün Aras abi ile eve o halde gelişinizden oldu.''
Müge ve Barış...
Elimi enseme götürüp kaşırken ne diyeceğimi nasıl anlatacağımı düşünüyordum.
