Üçüncü Durak; Yıkılmadım Ayaktayım

17.2K 734 52
                                    

Müge ve Barış ile çıktığımız akşam yemeği benim için bir devrin başlangıcı niteliğinde bir akşamdı. Öncelikle Müge'ye sormak istediğim sorunun cevabını, sorumu sormadan almıştım. Çünkü Müge farkında olmadan tam da aradığım kişinin yanı başına getirmişti. Berika masamıza kısa bir süreliğine de olsa uğrayıp mutfağa geri döndüğünde yüzümde hâlâ geniş bir gülümseme duruyordu. Müge farkına varıp masanın altından ayağıma vurduğunda beklemediğim için yerimde az da olsa zıplayıp bakışlarımı ona çevirdim.

''Ne oldu?''

''Neden pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun?''

Müge bu soruyu sorarken yargılar gibi bakmıyordu. Barış da meraklı bir biçimde bakışlarını ikimiz arasında gezdiriyordu ancak düşünceli bir ifadesi vardı. Bu ifadeyi yıllarca görmüştüm. Bir soruyu çözmenin eşiğindeyken yüzünde beliren bir ifadeydi bu.

''Bir şeyler olmuş.'' Barış oturuşunu düzeltirken bir anda Müge'yi dürtmeye başladı. ''Biz farkına varamamışız Müge. Tuna balığıma bir şeyler olmuş.''

Sadece Barış'ın söylediği lakabımla yüzümü buruşturdum. Tuna balığım. Barış ile tanıştığımız o yıllarda lisedeyken yüzerdim. En azından şimdiye oranla çok sık yüzer ve dur durak bilmezdim. Barış bu kadar yüzebildiğim için bana birden Tuna balığım demeye başlamıştı. Hani o hepimizin ton balığı olarak bildiği balık olan. Barış'a bana neden Tuna balığı diyorsun diye sorduğumda, ''Çünkü okuduğum bir bilgiye göre tuna balıkları sürekli yüzerler ve hiç dinlenmezlermiş. Tıpkı senin gibi. Sen de yüzerken dinlenmiyorsun. Hatta normalin de böyle. Dinlendiğin anlar çok nadir. Bu yüzden tuna balıklarına benziyorsun.'' Şeklinde bir açıklama yapmıştı. O günden sonra bunu çok üstelememiştim ama bazen özellikle de bu sıfatı hiç duymasını istemediğim kişiler etrafımdaysa tıpkı şimdiki gibi yüzümü buruşturuyordum.

Yüzümü Barış'a döndüğümde beni hâlâ inceliyordu. ''Oldu ama hiç beklemediğim bir anda oldu.''

İkisi de aynı anda ''Ne oldu?'' demişti.

Önce derin bir nefes aldım. ''Müge,'' diye söze girdiğimde Müge'nin zaten üzerimde olan bakışları daha bir dikkatli şekilde beni inceliyordu.

''Bugün telefonda sana sormak istediğim bir kişi vardı hatırlıyor musun?'' Müge yavaş bir biçimde kafasını salladı. ''Sana sormak istediğim kişi Berika'ymış.'' Tek nefeste söylediğim cümlemin sonunda Müge bana bakarak kahkahalarla gülmeye başladı. Barış şaşkın bakışlarla bir Müge'ye bir de bana bakıyordu. Müge kısa bir süre sonra kendini durdurup gözünden yaşı silip bana baktı. ''Şaka yapıyorsun değil mi?''

''Hayır, çok ciddiyim.''

''Tuna, Berika benim uzak da olsa akrabam bunu söyledim değil mi? Müge'nin sorusunu başımla onayladım.

''Berika, konuştuğun diğer kadınlar gibi bir konumda olamaz Tuna bir iki görüşüp olmadığını anlayınca geri çekilebileceğin birisi değil.''

Onu yine başımla onayladım.

''Tuna! Şu an arabanın önünde durup kafasını sallayan bir süs gibi yapıp sessiz kalamazsın şu anda. Bir şeyler söylesene.''

Müge'nin böyle bir tepki vereceğini katiyen düşünmüyordum. Barış elini, Müge'nin eline uzatıp hafif hareketlerle okşarken sakinleştirmeye çalışıyordu.

''Ne söylememi istiyorsun Müge? Ben günlerdir kim olduğunu öğrenmek için seni bekledim. Şans bu ya sende beni onun ayağına getirdin. Kim olduğunu bilmek istiyordum öğrendim. Onu tanımak da istiyorum. O bunu istemezse de sessizce bir köşeye çekilirim.''

Çapkınlığın Son Durağı: AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin