a l d a t ı l m a k ve a l d a t m a k

334K 1.5K 487
                                    

"Senin burada ne işin var?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Senin burada ne işin var?"

"Acılarımız ortak. Beraber içmeliyiz."

Cevap vermesini dahi beklemeden, sertçe omzuna çarparak içeri geçtim. Oda tam tahmin ettiğim gibi alkol kokuyordu. Kırık kadehler, boy boy viski ve votka şişeleri, yerelere saçılan biblolar, kırık vazolar...

"Neden geldin?" diye sorduğunda, ona göz ucuyla bakıp derin bir nefes almıştım. İçimde inanılmaz bir burukluk vardı ve bu durum beni delirtiyordu.
"Bugüne bugün, aldatılmış insanlarız. Birbirimizi yalnız bırakmak olmaz." diye alayla konuştuğumda, sert bakışlarını üzerime dikmiş ve yüz ifadesi her an saldıracakmış gibi bir hal almıştı.

Ona öylece bakarken, aklıma dün gece yaşadığım o korkunç dakikalar gelmişti. Bir otel odası ve aynı yatakta çıplak yatan, kocam ve ortağımın karısı...
Büyük bir ihanetti ve bu büyük ihanet, ruhumu çok öfkelendirmişti.
"Onu bu kadar çok severken, beni neden aldattı?" diye burukça fısıldayan adamın, gözlerinin içine doğru baktığım sırada alt dudağım kıvrılmıştı.

"Çünkü hep sevenler aldatılır." deyip gözlerimi kırpıştırdım. Gözleri yeniden büyük bir acıyla açılıp kapandığında, bir an önce sadede gelmek için can atıyordum.

Akın Akabey, Mimarlık şirketimizin ortaklarından biriydi. Oldukça güçlü bir zekası ve yeteneği vardı fakat onda hayran kalınan özellikler bunlar değil, tamamen dış görünüşüydü.
Ela rengi gözleri ve kirli sakalları vardı. Geniş omuzları ve kaslı vücudu, teninde yer edinen ağır bir erkek parfümüyle karışıyor ve dalgalı saçları arasında kaybolmak istiyordunuz.

Vücudunu büyük bir istekle izlerken,"Akın Akabey." dedim ve durdum. Gözlerim, neredeyse pantolonunu yırtıp çıkacak olan büyük erkekliğinde geziniyordu.

Dilimle dudaklarımı ıslatıp, "Bilirsin; denize düşen yılana sarılır derler." diyerek elimi, mini elbisemin altına giydiğim siyah külotlu çorabımın üzerinde gezinirdim ardından hızımı alamayıp, bu defa ayağımı kaldırdığım gibi erkekliğinin üzerine koydum ve sinsi hareketlerle erkekliğinin üzerinde gezdirdim.

Akın, yaptığım bu hareket karşısında kasılırken, "Ne yani, karımı seninle mi aldatayım? Onlardan böyle mi intikam alacağız?" dediğinde, elini ayağımın üzerine koyup erkekliğine bastırmıştı.

"Kocamı senin karınla otel odasında bastım. Onlar da bizi bassın, fena mı?" dediğimde cevap vermesini dahi beklemeden ayağı kalktım ve elbisemi yukarı doğru kaldırıp külotlu çorabımı yırttım. Daha sonra üzerine oturup, kışkırtıcı bir biçimde git gel yaptım. Dudaklarım ise çoktan dudaklarında yerini almıştı bile...

Bir süre onun üzerinde kalıp kendi kendimi tatmin etmeye çalışıyordum ki, ümidim kesilmiş ve ondan ayrılma kararı almıştım. Dudaklarına sert bir öpücük daha kondurup geri çekildim, Akın hâlâ tepkisizce suratıma bakmaya devam ediyordu. Gözlerimi devirip, "Aptal." diye fısıldadım ve ellerimi bacaklarının üzerine koyup, destek alarak kalkmaya çalıştım. Tam da o sırada, kalçalarımda hissettiğim ani bir basınçla yeniden o büyük sertliğin üzerinde bulmuştum kendimi.

Ona inanmayarak baktım fakat suratında yatan o ateşli arzu, birdenbire beni ele geçirmiş ve ellerim pantolonun kemerine doğru gitmişti. O ise kalçalarımı okşamaya devam ediyordu. Kemerini açtıktan sonra büyük bir açlıkla zincirini de açmış ve oldukça kısa olan boxerını kenara sıyırarak elime aldığım aletini okşamaya başlamıştım.

Akın, kesilen nefesi eşliğinde inlerken beni üzerinden atıp pantolonu ve boxerını tamamen indirmişti. Onu azdırmanın verdiği gururla, ben de aynı şekilde elbisemi çıkarıp bir kenara atmıştım. Şimdi üzerimde sadece sütyen ve yırtık külotlu çorabım kalmıştı.

Akın, belimden tutup büyük bir güçle beni koltuğa yatırdı daha sonra bacaklarımı ayırıp, az önce açtığım yırtığı daha çok açtı ve parmaklarını ağzıma doğru getirip adeta boğmak istercesine yalattı daha sonra ıslak parmaklarını alıp sertçe kadınlığıma soktu.
"Doğrusu," diye fısıldadığımda, nefes nefese kalmıştım.
"Doğrusu, beni daha sert becermeni bekliyordum." demiş ve gülümsemiştim.

Akın sadece güldü, daha sonra diğer iki parmağını da birleştirip soktu ve inip kalkan göğsümün üzerine bıraktığı erkekliğiyle git gel yaptı. Göğüslerimi beceriyor gibiydi, erkekliğinin ucu çeneme değiyor ve kadınlığımda yer edinen parmakları içimi delip geçiyordu.

"Ahh!.."

Akın, inlemem üzerine bir kez daha güldü. Göğüslerim, üzerinde bulunan erkeklik eşliğinde daha çok inip kalkıyor ve onu ağzıma alabilmek için can atıyordum. Parmakları içime girip çıkmaya devam ederken, sol elimi kaldırıp göğüslerimi bir güzel beceren erkekliğine attım ve doğrulduğum gibi ağzıma alarak yalamaya başladım. Yaptığım bu hareket hırlamasına neden olurken, içimdeki parmaklarını çıkarmış ve saçlarımı çekiştirmeye başlamıştı.
Dişlerimi o büyük damarlara batırıp dururken, ağzından büyük bir zevkle çıkan inlemeler beni daha çok delirtiyordu.

Yalamaya devam ederken, birdenbire onu daha çok ağzıma sokmuş ve boğazıma değen sertlikle boğulur gibi olmuştum ki, tek hamlede ağzımdan çıkarmış ve öksürmeme bile müsaade etmeden beni yeniden yatırıp bacaklarımı iki yana ayırarak adeta köküne kadar sokmuştu.
Gözlerimden yaşlar akarken, "İçimi parçalamaya yemin etmiş gibisin..." diye fısıldadım ve ellerimi göğüslerime atıp yoğurmaya başladım.

"Sadece ateşini söndürmek istiyorum, Fulya." derken sesi alay dolu çıkmış ve belimden tutup, bu defa arkamı döndürerek kalçalarımı ayırmıştı.
Elleriyle göğüslerimi tutup beni kendine doğru bastırdığında, kalçamda hissettiğim baskı eşliğinde zevkle çığlık atmıştım. O girip çıktıkça boğazım yırtınırcasına bağırmaya devam ediyordum...

Bölüm Sonu

Aldanan insanlar çoğaldıkça, aldatanlar mutlaka olacaktır. / Murat Ertan

 / Murat Ertan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
FULYA / +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin