o r m a n g i b i ı s s ı z

42.1K 1.3K 432
                                    

"İyi misiniz?" diye büyük bir endişeyle bağıran Eda'ya göz ucuyla bakıp, derin bir nefes aldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İyi misiniz?" diye büyük bir endişeyle bağıran Eda'ya göz ucuyla bakıp, derin bir nefes aldım. İnanılmaz bir derecede rahatlamış ve o rahatlama, üzerime sinmiş olan korkuyu tamamen yok etmişti.

Yavaşça oturduğum yerden kalkmaya çalıştım, o sırada Yunus kolumdan tutmuş Eda ise Peri'yi kucaklamıştı.
Ayağı kalktığımda, vücudumun aşırı derecede güçsüz olduğunu hissediyor ve her an yığılıp kalmaktan korkuyordum.

Bakışlarım, yerde hareketsiz bir biçimde yatan iri cüsseli adamlara kaydığında, "Onlara ne oldu?" diye sormuştum.
"Sadece şok cihazı, efendim." diye cevap veren Yunus, bu defa bakışlarımı kendi üzerine çekerken sıkıntıyla solumuş ve yeniden dudaklarımı aralamıştım.

"Burada olduğumu nereden biliyordunuz?"

"Sizi takip ettim. Bir sorun olduğunu anlamıştım..." diye cevap verdi, Eda.

Peri'ye baktım. Hâlâ çok fazla ağlıyordu, inanılmaz bir ses tonu inanılmaz bir huzursuzluk vardı üzerinde.
"Ona mama hazırlayacağım..." diye konuşmuştum ki, yeniden yerde yatan adamlara bakmış ve Yunus'a dönmüştüm.

"Onlar hakkında, elle tutulur bir şeyler bulmaya çalışır mısın?"

Yunus, nazikçe bunu yapmaya çalışacağını söylediğinde sızlayan benliğim eşliğinde odadan çıkıp mutfağa doğru ilerlemiştim.
Kıyafetimin rahatsızlığı, ayakkabılarımın tabanlarından yayılan ağırlar beni delirtiyordu. Üzerimi değiştirmek ve sadece uyumak istiyordum ama Balkan'nın yeşile çalan sönük gözleri, bir türlü aklımdan çıkmıyordu.

Mama kabına yöneldiğimde, üzerimdeki korkunun hâlâ tazeliğini koruduğunu hissediyordum. Tanrım, o adamlar o kadar korkunçlardı ki...
Peri'yi alıp gitselerdi, ne olacaktı diye düşünmeden edemiyordum çünkü eğer Eda ve Yunus olmasaydı...
Ah, bunları düşünerek kendime eziyet etmem çok anlamsızdı!
Bir an önce toparlanıp bu evden uzaklaşmalıydık çünkü burası hiç güvenli değildi.

Tezgahın üzerinde bulunan mor termostaki su hâlâ sıcaklığını koruyordu, titreyen ellerim eşliğine biberonu hazırlayıp tekrar odaya döndüm. Eda, Peri'yle oyunlar oynuyordu; Peri ise yaşlı gözlerle sadece onu izliyor ve ürkekçe etrafına bakınıyordu.

Biberonu Eda'ya uzattım. O mamasını içirdiği süre içersinde, ben de Peri'nin eşyalarını toparlar ve bu evden uzaklaşırdık.

"Peri'nin eşyalarını toparlayacağım. Dikkatli içir, olur mu?" diye mırıldandığımda, Peri'ye bakıp içtenlikle gülümsemiş ardından başımı pencere tarafına doğru çevirmiştim.

Yunus, ikisini de dışarı çıkarmış ellerini ve ayaklarını bağlamakla uğraşıyordu.
Bu görüntü karşısında çatılan kaşlarım gevşemiş, oldukça bozulan sinirlerim eşliğinde kahkahayı basmıştım. Sadece kahkaha atıyor ve şaşkınlıkla bana bakan Eda'yı umursamıyordum bile.

FULYA / +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin