II.12

136 20 24
                                    

Esneyerek kalemi test kitabımın üzerine bırakıp sandalyeden kalktım. Saatlerdir konu anlatımı dinleyip not alıyordum ve müsait yerlerim sandalyeyle münasebetsiz bir muhabbet içerisine girmişti. Biraz daha otursam vinçle kaldırırlardı.

Telefonumu alarak cebime attım ve odamdan çıktım. Ev halkının ne yaptığına bakmak bana iyi gelip yaralarımı saracaktı. Odamın dört duvarı arasında, ablamın tabiriyle mağaramda, yaşamaktan yosun tutmuştum. Böyle giderse aile fertlerimin adlarını unutmam yakındı.

Az daha abart.

Aşağı inip mutfağa bakmakla koridorun sonundaki ablamcığımlarımın odasına bakmak arasında gidip geldiğimde seçimimi ablalarımdan yana yaptım. Kardeşlik bağı önemli. Adımlarımı oraya yönlendirdim ve kapıyı tıklatıp usulca araladım.

Dilara Abla'm, çalışma masasının yanındaki sandalyeye oturmuş, kucağındaki Duygu'nun sırtını hafif hafif tıpışlayarak, evet tıpışlayarak, gazını çıkarmaya çalışıyordu. Doğa Abla'm, kendi yatağının üzerine oturmuş, tırnaklarına krem tonlarında bir oje sürüyordu. Duru; Doğa Ablam'ın yanına oturmuş, muhtemelen ona da sürmesi için, ısrarcı bakışlarla darlıyordu. Dora Abla'm odanın içine bir sağa, bir sola hızlı hızlı yürüyerek hararetli hararetli bir şeyler anlatıyordu. Dudu ise Dora Abla'mın yatağında bağdaş kurmuş elindeki telefonla uğraşıyordu ve hiçbiri benim geldiğimi fark etmemişti.

(AY EVET BU BÖLÜM ADİL'DEN:))

İnsan kardeşlerinin neler yaptığını birer cümleyle anlatmak istediğinde bile ortaya Türeyiş Destanı çıkarır mıydı? Altı kardeşi varsa çıkarırdı. Gerçi benimki Türeyiş değil Üreyiş Destanı'ydı. Annemle babam 23 senede sindire sindire yazmışlar. Bugün de çok komiğim. Sıradaki espri?

"Kriz geçireceğim ya," diye söylendi Dora Abla'm sinirle. "Bir de salak gibi özür dilemesini bekliyorum hâlâ."

"Salaksın zaten," diye mırıldandı Dudu, başını telefondan kaldırmadan.

Dilara Abla'm Duygu'nun zıbınını düzeltirken "Düzgün konuş ablanla," diye uyardığında Dudu omuz silkti.

Dora Abla'm araya kaynayan bu diyaloğu hiç iplemeden devam etti. "Uyuza bak bir de Dora'ya da getirseydin keşke anne diyor. Ya konumuz bu mu?! Ayda yılda bir kez buluşmuşuz romantik bir ortam oluşmuş falan derken annen beş yaşında çocuğunu kreşe yollayan anneler gibi peşine takılmış ve konumuz bana da muzlu süt almamış olması mı?!"

Doğa Abla'm, sol elini bitirmiş, sağ elinin tırnaklarına ojeyi sürmeye başlarken güldü. "Cidden getire getire muzlu süt mü getirmiş çocuğuna?"

"Bir annenin oğluna muzlu süt alması güzeldir," dedi Dudu. "Çünkü muzlu sütler güzeldir."

"Adam yirmi üç yaşında Dudu!" diye yükseltti sesini Dora Abla'm.

"Muzlu süt sevmenin yaşı yoktur," dedi Doğa Abla'm.

"Abla ne olur sadece şu tırnağıma sür bari," dedi Duru.

"Bir sus Duru," diye tersledi Doğa Abla'm.

Dora Abla'm odanın içinde turlamaya devam ederken sinirle bağırdı. "Hepiniz bi' susun! Size dert mert anlatılmaz, konumuz muzlu süt sevme yaşı mı?!"

"Hayır benim konum ablamın bana oje sürmesi."

"Duru, üç saniye içerisinde tepemden çekilmezsen bu ojeyi suratına sürer yarın seni okulda böyle gezdiririm."

"Yeter," diye söylendi Dilara Abla'm daha fazla dayanamayıp. "Sakin olun bir. Kafam şişti!"

"Cidden dertten anlamıyorsunuz. Erdem'e anlatmaya gidiyorum," diye söylendi Dora Abla'm ve kapıya döndü yüzünü hışımla. Beni gördüğünde kaşları havalandı hafifçe. Yıllarca bıkmadan usanmadan takımını desteklemiş Ümraniyespor taraftarının nihayet 2022 senesinde gelen 1. Lig şampiyonluğunu karşılama edasıyla "Kurtarıcı meleğim!" diye yükseldi ve yanıma gelip karnını koluma sardı, başını göğsüme yasladı. "Al götür beni şunların yanından koynumda anakonda beslemişim biri bile anlamıyor beni senden başka. Kardeş dedik bağrımıza bastık derdimizi anlattık onlar gelip muzlu süte takıldılar."

Aşkın Bir Adı Da Yorulmamaktır || Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin