III.25

119 17 48
                                    

Okuyan ve yorum yapmayan kişilerden de birkaç kelime dahi olsa yazmalarını azıcık rica ederek gidiyorum çünkü düşüncelerinizi merak ediyorum, sevgiler saygılar. <3

🦥

Adil'den....

"Şu pakonatalardan da getirsene bir tane."

Mutfağa giden Cahit'in arkasınsan seslenen Barış'a baktım ters ters. "Senin mi algıların kapalı yoksa ben mi tek bir kelimeyi öğretmeyi beceremiyorum?"

İçeriden Cahit'in kahkaha sesi yükseldi. "Tatlıyı bulan adam bu kadar takmazdı. Bırak işte oğlum üç saattir bir tatlı adını öğrenemedi herif."

Barış dudaklarını büzerek taklit etti Cahit'i. "Lan ben paraya kıymışım gitmiş o kadar malzeme almışım. İki tane harfi yanlış söyledim diye de gelmezsiniz üzerime ya." Sonra aklına bir şey gelmiş gibi değişti ifadesi ve bana dönüp pis pis sırıttı. "Bu arada aşık olmuşsun, hayırlı olsun."

Tepki vermedim çünkü malımı tanıyorum ben. Barış'a zaten anlatacaktı da gidip bizimkilere anlatmasa iyiydi.

Sakince kapıya çevirdim bakışlarımı ve "Cahit bir tane de bana getir," diye seslendim. "İçine fare zehri katıp ellerimle yedireceğim sana."

"Hizmette sınır yok diyorsun?"

"Tabii. Kefeninden pamuğuna kadar özenle seçeceğim."

Cahit elinde bir tepsiyle içeri girdi gülerek ve tepsiyi orta sehpaya bıraktı. Üçümüz için de birer bardak çay ve birer tane de Panna Cotta, Barış'ın deyimiyle pakonata, getirmişti.

Kendi tatlısını alıp kanepeye yayılırken "İmam sarığı neyine yetmedi anlamıyorum," diye söylendi Cahit. "İtalyan tatlısını ne yapalım biz?"

"Nankör," diye mırıldandım gözlerimi kısarak. "Dünya mutfağını önüne seriyorum gelmiş imam sarığı diyorsun. Nankör."

Cahit havadan öpücük attı. Yılışık herif.

Ben dik dik suratına bakarken Barış, ağzına elindeki kuptan bir kaşık Panna Cotta aldı ve onu yutup bana döndü. "Bırak şunu da yengeyi bir anlat."

Cahit yalandan bir kınama ifadesi yerleştirdi yüzüne. "Yenge ne ayı!"

"Ne saçma sapan duyarlar bunlar ya," diye yükseldi Barış. "Biraderi anlat desem çok mu memnun olacaksınız? Onlar enişte derken sıkıntı yok da biz yenge deyince mi keko olduk? Te Allah'ım!" Bana döndü yeniden ve yumuşak bir ifade takıldı. "Bakma sen buna kurt bakışlım. Anlat sen, ben dinliyorum."

"Cahit'in zırvalıkları," diye mırıldandım elimdeki tatlıyı kaşıkla deşelerken.

"WhatsApp'ında o kızın bildirim sesi özel," dedi Cahit, elindeki kaşığı ağzına götürürken. "İsmini de başa tutturmuş. Ayrıca çevrimiçi ve son görüldüsü... Düzeltiyorum. Sana ve bana bile açık olmayan çevrimiçi ve son görüldüsü, o kıza açık. Bunları da geçtim, adam o kızın mesaj duvar kağıdını bile diğer sohbetlerinden ayrı bir resim yapmış. Hepsini denetledim çaktırmadan. Ama sorsan aşık değil."

Barış'ın dudakları, karaya vurmuş balık gibi 'o' şeklini alırken, ki neye bu kadar şaşırdı bilmiyorum, ben Cahit'e düz düz bakmakla meşguldüm. "Buradan mı vardın aşık olduğum kanısına?"

"Evet?" diye omuz silkti daha ne olacaktı der gibi bakarken. "Kızla sanaldan tanışıyorken aşkınızı da anca bunlarla gösterirsiniz gibi. Ha mesajlaşırken ekrana kalpler fışkıran gözlerle bakmak gibi semptomların da varsa, onu bilemeyeceğim."

Aşkın Bir Adı Da Yorulmamaktır || Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin