25. BÖLÜM FİNAL: ASIL BAŞLANGIÇ

56 7 14
                                    

Bölüm müziği: James Arthur-cars outside

"Şu hayatta zannettiğin her bitiş, yeni bir başlangıca atılan en büyük temeldir..."

***
İnsanın yıllar boyu bir yalanın içinde yaşaması adil miydi? Küçüklükten beri annem sandığım, sevdiğim kişinin annem olmaması, ve beni annemden koparan kişi olması gerçekten adil miydi. Dünya'nın bu kadar kötü olması, adil değildi.

Dünya bu kadar kötü ve adil değilken, hayata tutunabilir miydik gerçekten?

Sanmıyorum... Çünkü tanıyorum artık çoğu şeyi Anlıyorum... Hayatta olduğun sürece, çoğu şeyden ders alıyorsun. Ben en büyük dersimi aldım. Güvenerek... Birine gerçekten güvenirsen yarı yolda kalırmışsın.

Ben anne ve babama güvenerek kaldım yarı yolda. En büyük darbemi ben anne ve babamdan yedim. Bu ihaneti asla affetmeyeceğim. Beni kendi öz annemden ayırarak yıllar boyunca hayatımı mahveden o kadını Aysel Kaya'yı affetmeyeceğim...

***

Bir müddet sessiz kaldıktan sonra, "Liya doğum yapana kadar ona dokunmayacaksın." Yanındaki adamın kulağına bir şeyler fısıldadı "tamam kabul ediyorum." Rahat bir nefes verdim. Hiç rahat olmayan bir nefes... Silahını Cem'e doğrulttu. Gözlerimi kapattım. Ateş sesi kulaklarıma ilişince, akmak isteyen göz yaşlarımı durduramadım.

"İkiden bir çıktı, Bir kaldı Deniz bey." Silahın yönü bana çevrilmişti. "Geriye doğru saymanı istiyorum." Derin bir nefes aldım. "Üç" Elif... "İki" Ege... "Bir" Cem... Sağır edici o patlama sesi kulaklarımı çoktan doldurmuştu...

(Liya'nın ağzından)

Hastane odasının içinde deli gibi dönerken, ne yapacağımı düşünüyordum. Burdan çıkıp O eve gitmeliydim. Bu benim için zor olacaktı, bunu biliyordum. Ama başka hiç bir seçeneğim yoktu. Deniz nasıl öğrenmek zorundaydım.

Dolaba gidip giyebileceğim bir şeyler aradım. En sonunda siyah pantolon ve yeşil kazağı alıp hızlıca giyindim. Şimdi burdan dikkat çekmeden nasıl çıkabilirdim?

Yapabilecek bir şey olmalıydı. Bir ileri bir geri tur atarken, aklıma gelen fikir ile dolaba dogru koştum. Ama istediğim şey yoktu. 'Tabi canım sana şapka bırakacaklardı bir de Liya.' Kendime söylenerek ne yapabileceğimi düşündüm. 'Buralarda üstüme örtmelik şal illa vardır' kısa bir aramadan sonra amacıma ulaşmış, şalı bulmuştum. Kafama yerleştirip, gözüme kadar kapattım. 'Başaracaksın Liya.' kapıyı yavaşça açıp etrafı kolaçan ettim.

Şansıma etrafta pek kimse yoktu. Hızlıca koridora çıkıp merdivenlere yöneldim. Bir yandan yüzümdeki şalı tutup, diğer yandan merdivenleri ikişer, üçer iniyordum. Başımdaki yaradan kurtulmam işimi daha kolay kılıyordu. Kimsenin dikkatini çekmiyordum. Çıkışa vardığımda iki polis kapıdaydı. Kaçtığımı bu kadar çabuk öğrenemezlerdi. İçerideki güvenlikten sorumlu polisler olmalıydı. Hiç bir şey olmamış gibi çıkışa ilerledim. Tam çıkacak iken, "Geçmiş olsun hanım efendi, iyi günler." Duymamış gibi hastaneden çıktım. Merdivenlerden indim, anayola koştum. Özgürdüm, kaçmıştım. Başıma doladığım şalı alıp, vücuduma sardım. Hava gerçekten çok soğuktu.

Korna sesiyle irkildim. Bir araba tam önümde durmuş korna çalıyordu. Camdan kafasını uzatıp, "Hanım efendi yolun ortasından çekilmeyi düşünüyor musunuz?" Hızlıca kenara çekildim. Aynı araba yanıma geldi. "Bir sorun mu var hanım efendi" tahmini benim yaşlarımda olan, kestane rengi saçları ile masmavi gözleri olan bir erkekti. "Aslında taşıt sorunum var. Otobüsler nereden kalkıyor." Gülümseyerek bana baktı.

BAŞLANGIÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin