19. BÖLÜM; KAÇ!

65 54 0
                                    


"Bu kalp senin için deli gibi atarken senden nasıl vazgeçebilirim güzelim.."

(Liya'nın ağzından)

Merdivenlerden aşağı indiğimde Deniz yorganları ve çarşafları katlamıştı. Benim geldiğimi görerek beni bir kaç dakika süzdü ve "güzelim o etek ne öyle elim kadar" bende gözlerimi devirerek "daha dün hayatını kurtardığım yabancımı söylüyor bunları" dibime kadar gelip beni duvara yasladı ve;

"Daha dün hayatını kurtardığın yabancıya bugün karşılık verdin güzel bayan" domates gibi kızarmıştım haklıydı biraz dah yaklaşarak burnunu boyun girintime koydu ve "hadi güzelim o üzerindeki eteği değiştir gel" hızlıca çekilerek merdivenlerden çıkmaya başladım kalbim ağzımda atıyordu resmen, bu yabancı beni heycanlandırıyordu..

Altıma bol pantolon, üzerime de boğazlı bir badi geçirterek aşağı indim Deniz memnuyitle bana baktıktan sonra "hadi kahvaltı yapalım" dedi bir anda oturduğu yerden fırladı "güzelim telefonun varmı" anlamaz bakışlar atarak "var da ne olduki" oda endişeli bir şekilde "güzelim sen bana ver ben anlatacağım sana" bende hemen cebimdeki telefonu verdim oda arama yerine girerek birisini aradı...

(Deniz'in ağzından)

Liyayı bulmanın sevinciyle Şule teyzeye haber vermeyi tamamen unutmuştum kadın çok merak etmiştir diye geçirdim içimden...

"Alo Şule teyze ben Deniz" oda rahat bir nefes verip "sana bir şey oldu diye çok korktum oğlum nerdesin uçağa binmemişsin" Şule teyzeninde bilmeye hakkı vardı ama bunu ona şimdi söyleyemezdim.

"Şule teyze ben şuan nerede olduğumu sana söyleyemem belki dinleme altına bile almış olabilirler. Havalimanına giderken saldırıya uğradım ve şuan burdayım. Çok dikkstli olmam gerek ben seninle her gün iletişime geçeceğim sen benden haber bekle sadece"

Sıkıntılı bir nefes verfi ve "tamam ama lütfen bir daha beni merakta bırakma he bu arada gerçekten ikili bir tehlikedesin yavrum. Annen olacak o kadın peşine düştü seni bulmaması gerek yoksa.. yoksa çok kötü şeyler olabilir."

Telefon görüşmem bittiğinde Liya gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu şok olmuştu duyduklarına. "S-sen nasıl bir belanın içindesin" bir anda yere düştü bacsklarını kendine çekip elleri ile kafasını tutmaya başladı. Kafasını bir ileri bir geri hareket ettiriyordu.

Hemen yanına gelip "Liya Liya güzelim iyimisin Liya" bana dönerek "aklıma sürekli kesitler geliyor Deniz sana bana dair şeyler geliyor gözümün önüne. Tam herşey gözümün önüne geliyor derken bir anda her her şey yok oluyor anlamıyorum"

"Tamam sakin ol güzelim geçti şimdi sen güzelce dinleniyorsun sonra beni bir yere götürmen gerek anlaştık mı" oda olumlu anlamda başını salladı neresi olduğunu merak bile etmedi Liya'yı ilk defa böyle görüyordum.

Yavaşça merdivenlerden çıkarak Liya'nın odasının kapısını açtım. Daha önce görmemiştim. Çoğunlukla yeşil renk baskındı odada. Yatağa sakince bıraktım Liya'yı tam gidecekken kolumdan tuttu;

"Deniz b-ben sana karşı bir bağ hissediyorum bilmiyorum daha iki gün oluyor senle tanışalı benim için. Ama sanki yıllardır aramızda bir bağ vardı ve ben seni görünce bu bağ yeniden gün yüzüne çıktı. Seni hatırlayacağıma söz veriyorum söz."

Akan göz yaşlarıma engel olmadan çömelip ellerini tuttum. Oda yorgunca ellerimi tutarak "yanımda uyurmusun" bende gülerek göz yaşlarımı sildim ve kafamı olumlu anlamda salladım. Allah'ım lütfen rüya olmasın..

Yanına uzandım, oda bana doğru dönerek göğsüme yaslandı ve sarıldı. Hayatımda sadece bu kızın yanında huzurlu hissetmem "Beni bir daha hiç bırakma olur mu güzelim" oda uykulu sesi ile "seni asla bırakmayacağım asla" o beni bırakmayacaktı ve ben buna emindim.

(Şule'nin ağzından)

Aysel gideli belkide iki saatten daha fazla oluyordu ama ben hala şoktan tam olarak kurtulamamıştım o Aysel'di her şeyi yapardı. Telefonumun sesiyle oturduğum kapı eşiğinden kalktım. Aramaya baktığım zaman bilinmeyen bir numara olduğunu gördüm..

Deniz en sonunda bana haber vermişti ama bir şeyler oluyordu neden Denizi öldürmeye çalıştılar asıl soru bunu yapan kim

Kötü düşünmeyi bırakıp rahatlamaya çalıştım sonuçta Deniz iyiydi ve önemli olan şuan buydu. Rahatlayarak koltuğa oturdum ve televizyon izlemeye karar verdim...

Kapının çalışmasıyla sıçrayarak yerimden kalktım kapıya dogru yöneldim, ve kapıyı açtım karşımda yüzü maskeli ve silnde silah olan bir adan vardı hızlıca kapıyı kapatmaya çalıştım ama başarılı olamadım. Hızlıca içeriye daldı ve kolumdan sıkıca tuttu. Hem bağırıyor hemde kurtulmaya çalışıyordum.

Susmamı işaret ederek elindeki silahı gösterdi kahretsin neredeydi bu korumalar. Beni peşinden götürmeye başladı kafama silah dayanmıştı ve eger ani bir hareket yaparsam canımdan olabilirdim, ama bir şekilde kurtulmalıydım evden çıkarken masanın üzerindeki vazoyu farkettim..

Hızlıca elimle kapıp vazoyu kafasına geçirdim silahı ateş etmeye kaksada başarılı olamadı. Kolumu çekip tüm gücümle dışarı koşmaya başladım. Ta ki kolumu biri sertçe tutana kadar. Daha kim olduğuna bakamadan ağzıma bir bez tuttu nefes almamak için çırpınsamda 2 saniye bile zor dayanmıştım, ve gözlerim istemsizce kapanmıştı....

(Liya'nın ağzından)

Yavaşça gözlerimi açtım kendi yatağımda koala gibi yapışmıştım Denize. Yavaşça kalktım ve üzerini örttüm. Mutfağa indiğimde ne yapacağıma karar vermeye başladım...

Domatesleri doğrarken bir anda belimde bir el hissettim korkuyla arkamı döndüğümde gördüğüm yüzle rahatladım. Ve gülerek bıçağı tezgahın üstüne koydum. "Deniz neden sessizce geliyorsun korkuttun beni" aramızda ki mesafeyi azaltıyordu. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Nefesini yüzümde hissederek "özür dilerim güzelim" diyerek burnuma bir öpücük kondurdu.

Ve gülerek geri çekildi "ee hadi bayadır yemek yemiyorum cok açım ben ne yapıyorsun bakalım güzelim"...

Güzelce yemeğimizi yedik ve televizyon izlemeye başladık "güzelim sen beni vurmaya kalkan adamı öldürmedin demi" diye sordu merakla bende "hayır öldürmedim ama onu orda bırakıp geldim" dedim.

Bana bakarak ayaga kalktı "o zaman oraya gidelim bakalım hadi" beraber hızlıca kalktı bu zamana kadar nerdeydi bu çocuğun aklı acaba?

"Bu zamana kadar niye aklına gelmedi acaba" deniz durarak bana baktı ve "aklımı başımdan alıyorsun be güzelim" hayır bayılmak yok Liya saçmalama sakin ol kızım...

Evet süper bir şekilde benzin bitmişti Deniz sinirden deliriyordu bana belli etmemeye çalısıyordu ama ben anlıyordum. Hızlıca garaja gidip depoladığım benziler bitmişmi diye kontrol ettim. Şansımıza bir tane kalmıştı.

Hızlıca denize verdim. Deniz doldururken sordu "güzelim sen bunun benzin olduğuna eminsin dimi" bende"tabi eminim deniz ben 10 -15 tane alıp depoluyorum" oda bidonu tamamen boşaltıp arabaya bindi bende yan koltuğa oturdum.

Evet Deniz haklıydı bu benzin değil suymuş! Ama bu nasıl olabilirdi ki. Deniz bu sefer gerçekten sinirli bir sekilde bana dönmüştü sanki benim suçum "güzelim..hani bu benzindi suan arabada bozuldu" bende gülümseyerek "Deniz ben niye yalan söyleyeyim ki yemin ederim ben böyle bir şey koymamıştım ben oraya
Nasıl geldi oraya bilmiyorum"

Oda sakince nefes aldı ve "hadi güzelim neredeyse götür beni yürüyerek gideceğiz" oflayarak "peki takip et bakalım beni". Yarım saattir yürüyorduk çok yorulmuştum Deniz endişe ile beni takip ediyordu. Kaybolmamızdan korktuğuna adım gibi emindim neden bir şaka yapmayım ki

Anında bu düşünceden vazgeçtim hiç zamanı degildi yeterince sinirlendirmiştim zaten.

Oraya vardığımızda yavaşça ağaçların arasından çıktık. Evet hiç beklemediğim bir manzaraydı bu. Denizin ağzından sadece benim isimim çıktı "Liya.."

Evvet bölüm sonuuu nasıl buldunuzz bakalım adım adım finale oy vermeyi unutmayınn :')

BAŞLANGIÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin