1. BÖLÜM; "BAŞLANGIÇ"

422 89 120
                                    

"İşte şimdi başlıyorum yaşamaya. Kolay yada zor olsa da.."

BÖLÜM DÜZENLENDİ!

Neyden kaçtığımı bilmeden koşuyordum. Düzensiz nefes alışverişlerim, korkuyu daha çok hissetmemi sağlıyordu sanki. Ayaklarımın çıplaklığı yüzünden bastığım her yer topuklarımı yarıp, beni daha çok yavaşlatıyordu. Kalp atışlarım her saniye daha da hızlanırken, vücudum bana ait değilmiş gibi hissediyorum. Ayaklarım artık kullanılamaz hâle geldiklerinde, istemsizce yere yığıldım. Sanki yeni yeni hissediyordum vücudumda ki acıları. Bir anda gelen gök gürleme sesi, korkudan ölmeme neden oluyordu. Bulunduğum bu yer âdeta korku filmini andırıyordu. Nefes alışverişim ve düşen yağmur damlalarından başka hiç bir ses yoktu. Korku tekrar bedenimi ele geçiriyordu. Benim burada ne işim vardı?

Bu orman gibi görünen yer tehlikeliydi, bunu hissediyordum. Üzerimde ki beyaz elbise vücudum ile bir bütün olmuştu sanki. Titreyen ellerimle önüme gelen saçları, kulağımın arkasına sıkıştırdım. Buradan uzaklaşmam gerekiyordu. Yağmur sırılsıklam olmamı sağlamıştı. Umrumda bile değil di. Hızlıca ayağa kalkmaya çalıştım. Oturduğum yere mühürlenmiştim âdeta. Karşıda görünen ışıklar, bana doğru son gaz yaklaşıyordu. Mühürlendiğim bu yerden kurtulmak için bütün gücümü sarf ediyordum.

Tekrar ışıkların geldiği yöne baktım. Bu tren di! Bağırıyordum, ağlıyordum. Kalkmaya çalışıyordum. Bütün çabalarım faydasız dı. Tren çok yaklaşmıştı. Son kalan gücümle tekrar kalkmaya çalıştım. Olmuyordu olmuyordu. Son saniyelerim di. Tam çarpmak üzereyken gözlerimi kapadım. Kafamda farklı şeyler dönüyordu. Hâlâ koşuyormuş gibi hissediyordum. Gözlerimi açtım. Birinin kucağındaydım. Adam sürekli arkasına dönüyor, daha da hızlanıyordu. Tek kelime edemiyordum. Dilimi yutmuş gibiydim. Kalbim ağzımda atarken, tanımadığım adamın gözleri bir an beni buldu. Gözlerinde karışık olan bir mavilik, karmaşayı örten de bir keskinlik vardı. "Tekrar karşılaşacağız Liya Demir." Bu cümleyle gözlerim istemsizce kapandı. Tekrar açtığımda ise odamdaydım. Derin nefes alıp, alnımda duran boncuk boncuk terleri elimin tersiyle sildim.

Yanımda, beyaz komodinin üzerinde duran su şişemi elime aldım. Suyu yarıya kadar içtim. Tekrar yerine koyup, yavaşça ayağı kalktım. Odamın yarısını kaplayan penceremin yanına gidip, bir tanesini açtım. Gün yeni yeni aydınlanıyordu. Bu koku eşsiz bir kokuydu. Defalarca içime çektim. Gözümü tüm şehirde gezdirdim. Ankara harika bir yerdi. Deniz'i yoktu belki, ama manzarası nefes kesiciydi.

Son kez derin bir nefes alıp, pencereyi kapattım. Kendimi daha iyi hissediyordum. Yatağıma doğru ilerledim. Geri yatmaktan Vazgeçerek, banyoya girdim.

Hızlıca Kıyafetlerimi çıkartıp, duşa kabinin kapısını açtm. Duş, bütün stresimi almıştı. İşim bittiğinde dün hazırladığım kıyafetleri üstüme geçirip, saçımı topladım. Bugün cildime her hangi bir şey sürmek istemiyordum. Gördüğüm rüya beni fazlasıyla etkilemişti. Genellikle beni bu kadar etkileyen bir rüya hiç görmemiştim. Evet başıma bir şey gelecek korkusu içim kemiriyordu. Düşünmeyi bir kenara bırakmayı karar vererek, aşağı indim.

....

Amnem ben çok küçükken beni bırakıp gitmişti. Ondan, içten içe nefret ediyordum. Bir annenin kızını terk etmesini kabullenemiyordum. Babam, ben ve halam birlikte yaşıyorduk. Ama babam beni nedense pek sevmezdi, bana karşı hep soğuktu. Bu yaşıma kadar bunun nedenini hep, düşünürdüm. Babaları ile dost olan kızlar, kıymetini bilmeliler. Kısacası düzgün bir hayatım, ve ailem yoktu. Aşağıdan gelen güzel kokular beni acıktırmıştı. Mutfağa çıplak ayaklarımla girdim. "günaydın halacım" diyerek yanağından öptüm. Mutfak yeşil ve beyaz ağırlıktı. Birkileri halam ve ben çok sevdiğimiz için mutfağımızda bir çok bitki çeşiti vardı. Halamın hazırladığı pişiden bir tane alarak kapıya koştum.

BAŞLANGIÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin