Bölüm 24

4.1K 203 62
                                    

"Tamam görüşürüz!"

Aroan'a son bir bakış atıp el salladım ve içeriye girdim. İlk romantik yemeğimizi yemiştik ve tek kelimeyle efsaneydi!

Saat baya geç olduğundan annem uyumuştu. Esneyerek odama çıktım ve bir çırpıda üzerimdekilerden kurtulup duşa girdim. Sıcak bir duş güzel geçen günüme mükemmellik katıyor ve beni derin bi uykuya hazırlıyordu. Vücudumun tamamen temizlendiğine emin olduktan sonra saçlarımı kurutup yatağa yayılmıştım. Güzel bir gün olsa da oldukça yormuştu beni. Ağırlaşan gözlerim kapanmak üzereyken dudaklarımda hafif bir gülümseme vardı.

...

"....!"

Ne olduğunu bile kavrayamadığım bir ses beni uykumdan uyandırmıştı. Ne olduğunu anlamak için etrafa bakmak istedim ama vücudumu sarmalayan bir çift kol buna engel olmuştu. Gecenin bir yarısı yatağımda benden başka birinin olduğu düşüncesi saliseler içinde beynime akın etti ve kollardan kurtulup sahibinin kim olduğunu görmek için çırpınmaya başladım. Kapıyı kitlediğime göre kim odama nasıl girmiş olabilirdi ki?!

Yazar notu: acaba

Benim çırpınışlarımla hareketlenen beden ona atmak üzere olduğum dirsek darbesini son anda engellemişti.

"Sakin ol.."

Aroan! Manyak mıydı bu çocuk?

"Aroan! Buraya nasıl girdin?"

"Pencereden."

Kollarından kurtulup yüzüne bakmak ve hesap sormak istedim ama kolları hala beni sarmalarken bunu yapmadım ve olduğum pozisyonda konuşmaya devam ettim.

"Pencereden mi? Normal birşey söylüyormuş gibi kestirip atmaz mısın? Ayrıca beni bıraksana yüzüne bakmak istiyorum."

"Nayiri, uyusak olmaz mı sadece sana sarılmak ve kokunu içime çekmek istiyorum."

Onun..sesi mi titriyordu?

"Herşey yolunda mı?"

"Hayır, hayır değil."

Daha da titreşen sesi ile zorlukla cevap verdi. İşte şimdi gerçekten gerilmiştim.

"Ne-"

Anında onu soru yağmuruna tutacakken sözümü kesti.

"Nayiri, bana şuan iyi gelecek olan tek şey senin kokun eşiliğinde uyumak. Sabah anlatacağım sadece uyu olur mu?"

Sesindeki yorgunluk ve hüzün kalbime bir hançer gibi saplanırken üstelememeye karar verdim.

"En azından saçlarını okşayabilir miyim?"

Uslu bir çocuk gibi kafasını salladığını hissettim ve kollarını gevşetip beni serbest bıraktı. Ona doğru döndüm. Aroan yatakta biraz aşağıya kaydı ve belime sarıldı. Göğsüme, tam kalbimin üzerine yasladığı kafasına bir öpücük kondurdum gece gibi siyah ve parlak saçlarıyla oynamaya başladım. Diğer elim de yanağını okşuyordu.

Bir süre saçlarıyla oynadım ve bedenime yaslı olan vücudunun nefes alış verişlerini dinledim. Nefesleri oldukça düzenliydi. Uyuduğuna emin olduğumda bir elimi yanağının üzerine koydum. Yatağa biraz daha yerleştim. Uykuya dalmadan önce hatırlayabildiğim son şey Aroan'ın gözünden süzülen yaşın elimi ıslatmasıydı.

...5 saat önce...

Aroan'ın gözünden:

"Tamam görüşürüz!"

Nayiri'nin bana el sallayışını ardından eve girmesini izledim. Bu gün çok özeldi. Uzun zamandır iyi olması için plan yaptığım gün beklediğimden bile iyi geçmişti. Nayiri'nin bugün her zamanki gibi gülümseyen yüzü geldi gözlerimin önüne. Sırıtarak eve ilerledim.

Eve girip kapıyı kapattığımda üzerimi değiştirme gereği duymadan koltuğa yığıldım. Koltuğa oturduğumda vücudumun yorgunluğu gün yüzüne çıkmıştı. Birkaç saniye daha oturup banyoya ilerledim.

Kıyafetlerimi değiştirmeden önce suyu ayarlamaya karar vermiştim ki telefonumdan gelen bildirim sesi dikkatimi üzerine yoğunlaştırdı. Nayiri' den gelme olasılığı yüzümü güldürürken ekranı açıp mesaja girdim.

Yabancı bir numaradan gelen tek seferlik bir fotoğraf vardı. Atan kişi çevrim içiydi ve sanki attığı şeye bakmamı bekliyordu. Bekletmeden açtım. Birkaç saniye fotoğrafı tanımlamaya çalıştım başardığımda ise yüzüm dehşetle kasıldı. Kalbimin ritmi teklerken bütün kanın beynime sıçradığını hissettim.

Nayiri'nin odasından çekilmiş bir fotoğraftı. Fotoğrafın görünen kısmında yorganı neredeyse kafasına kadar çekmiş Nayiri ve ona silah doğrultan eldivenli bir el vardı.

Bütün dünya yok olmuştu. Sanki tek varlığım Nayiriydi ve elimden alınmak üzereydi. Ne ara Nayiri'nin evinin önüne geldiğimi bile fark edememiştim. Bilincim yitmiş yerini içgüdülerim ele geçirmişti sanki.

Evin önünde balkondaki maskeli adama bakıyordum. Göz gözeydik. Neredeyse bütün yüzünü kaplayan maske sadece gözlerini açık bırakıyordu. Fakat sadece gözleri bile onun ne denli tehlikeli olduğunu haykırıyor gibiydi. Saatler gibi gelen saniyelerce bakıştık. Sanki burda olduğuma emin olmak ister gibiydi. Daha sonra çevik bir hareketle 2. Kattaki balkondan aşağıya indi.

Kaçmam gerekiyordu. Belki de beni öldürecekti. Ama tüm vücudum kas katıydı. Umrumda olan tek şey o odanın içindekiydi. Öylece adamın inmesini izledim. Fakat bana gelmesini beklerken beklenmedik bir şekilde kaçmaya başlamıştı. Arkasından onu kovaladım. Bilincim sanki yeni açılmıştı.

Tüm sesimle haykırdım.

"ONA NE YAPTIN?"

Duymadı ve koşmaya devam etti. Bir anda sağa girip kendini kullanılmayan geniş bir dükkana attı bende düşünmeden arkasından ilerledim. Fakat küçük bir pencere ve odanın ortasında duran koli hariç bomboş bir odayla bakışıyordum.

Hızlı bir şekilde pencereye baktım ama adam çoktan gözden kaybolmuştu. Nefes nefese koliyi tekmeledim. Ağzı oldukça gevşek olsa gerek kutu direk açılmıştı. İçindeki kâğıt parçası dikkatimi çekti.

Eğilip kağıdı aldım.

...


Böyle bir yerde bırakınca kendimi kötü hissettim. Kızmadınız demi ehe

Okul çok yoğun gidiyor o yüzden bölüm beklediğimden geç geldi kusura bakmayın. Bu hafta da sınavlarım başlıyor aktif olmak için elimden geleni yaparım.

Bu arada dönüp ilk bölümleri okuyunca kendime küfür ediyorum. Cidden çok saçma yerler var kitap bittikten sonra düzelteceğim. O mal gibi yazılara katlanıp buraya kadar gelen herkesi tebrik ediyorum ಥ⁠‿⁠ಥ

Neysee diğer bölümde görüşmek üzeree
:D

Zorba (B×B)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin