5

15 2 1
                                    

Yaklaşık bi hafta geçmiş günler birbirinin tekrarı olarak ilerliyordu. O ilerleme nasıldı diye soracak olursanız; ders ve yakın arkadaşlarımla mesajlaşma olaraktı.
Onun haricinde her şey dümdüzdü olay, kavga, tartışma ya da farklı bi konu vs olmuyordu.

Bugün etüt salonu açılmış artık sabahtan oraya gidip orada çalışacak daha sonra ise derslere girecektim.

Şimdi ise servise binmiştim kulağımda kulaklığım ile şarkı eşliğinde akan yolu izliyordum. Tek dileğim vardı başarımla birlikte bu şehirden gitmekti...

Burası artık bana acı veriyordu ben bu şehire ait değildim benim ideallerim hayalim ve hedefim çok daha farklıydı.

Bazı anlar vardır yorulursunuz ve bunu ne kadar belli etmek istemeseniz bile daha çok belli olur o durumdaydım. Artık soyutlanmak istiyordum... Bu şehir karşıma birini çıkarmıştı, Emre'yi... 
Sevdim belkide sevdiğimi zannettim bilmiyorum onunla konuşmak gülüşünü izlemek çok çok hoştu. Bu yaz Asya diye dershaneden olan bı arkadaşım bı cafede çalışmaya başlamıştı onu ziyarete gidince Emre ile karşılaşmıştım orada şefti o an anlamıştım hayatımda büyük bir yer kaplayacak diye. Kendisi 21 yaşında bı üniversite öğrencisiyken ben daha yeni liseyi bitirmiştim asla sevmem dediğim biriydi. Kolundan hiç çıkarmadığı bandanası pantolonundaki zincirler boynunda ki kolyesi uçlarını laciverte boyadığı ama siyah olan uzun saçları kısa olan siyah sakallar....  Tüm bunlar ona ayrı bi hava katıyor daha çekici oluyordu. Bu gülüşü vardı o güldüğünde bende gülüyordum... O cafeye sürekli gitmeye başlamıştım sohbetimiz artmış artık benimle birlikte oturup sohbet ediyordu. Günler böyle ilerlemiş onun gitme vakti gelmişti üniversitesi açılınca Giresun'a gitmişti. Onu canlı canlı görmek yerine artık Instagram'dan görmeye başlamıştım ve bu oldukça canımı yakmıştı. O orada mutluydu geziyordu ben ise burada bilmediğim duygular içerisinde kalmıştım...

Geldiğim yeri görünce hemen servisten inip kırtasiyeye gitmiştim aldığım soru bankaları ile kırtasiyeden çıktım yüzüme vuran rüzgara inat gülümsedim iyi olup başarımla bu şehirden gidecektim.

Esen rüzgara rağmen güneş vardı hava da benim duygularım gibi çok değişik, dengesizdi...

Kurs yerine gelip hemen binadan içeriye girerek etüt salonunun olduğu kata çıkıp kapıdan içeriye girdim.

Sadece bir öğrenci vardı o da son iki haftadır sürekli karşılaştığım Emre'ydi. Masasın duran matematik soru bankası ile bütünleşmiş hırsla soruları çözüyordu. Üstüne gülmüştüm şu an çok değişik gözüküyordu kulağına taktığı kulaklık kaşlarını çatması ve bir elinde olan kalem diğer eli ise saçlarında saçlarını karşıtırıyordu sinirden.

Başımı iki yana sallayıp en arkadaki masya geçip oturdum. Sessiz bir şekilde kitapları çıkarıp derse başladım.

&&&&&&&&&&&&&&&

Birinin omzuma dokunmasıyla kalemi bırakıp korkuyla arkama döndüm. Emre'ydi.

"Korkuttum mu?"

"Yok yani dalmıştım biraz korktum."

"Kusura bakma zil çaldı da onu söyleyecektim dersin vardır diye."

"AA doğru ben duyma-" sözümü tamamlayamamıştım çalan telefonum yüzünden. Ekranda beliren Emre yazısıyla titreyen elimle telefonu masadan aldım. Şu an mutluluktan ağlamak istiyordum...

"Sen telefonuna bak." 

"Tamam."

Hemen aramayı yanıtladım.

AnidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin