Yağmur damlalarının ıslattığı saçlarına takıldı gözlerim uzun uzun izledim her detayını , sahiden onu sevebilir miydim ?
Zifiri harelerine dokundu yeşil gözlerim , kalbim bana ihanet edercesine hızlandı .
Dolgun dudakları aralandı ve yavaşça fısıl...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Koşuyordum, koşuyordum, koşuyordum... Akrep yelkovanla bir yarış halindeyken sadece koşmaya devam ediyordum. Kalp atışlarım artık göğsümü deliyordu. Peki ben neyden, kimden kaçıyordum? Beni bu hale getiren neydi? Hissettiklerim mi? Doğrularım mı? Ben kimdim ?
"Elisaa!"
Onun sesini duydum. Karanlığımın , ölümümün sesini ... Artık darmadağındım, ruhum paramparçaydı.
Adım atmayı bıraktım . Onu bekledim. Onu ilk gördüğümde, içine düştüğüm derin gözlerine son defa bakabilmek için, sadece bir tek bana bakan o gözleri görebilmek için bana gelmesini bekledim .
Yanıma ulaştığında nefes nefeseydi. Soluk soluğa kalmıştı . Sahi , beni kaç defa soluksuz bırakmıştı?
"Nereye gidiyorsun , nereye gidiyorsun allahın belası? Korktum , sana bir şey olacak diye çok korktum beni mi sınıyorsun lan ?"
Sesi bana karşı ilk defa bu kadar sertti . Haklıydı biliyordum. Simsiyah gözleri öfkesini ve endişesini bastıramıyordu. Doğanın bile bastıramadığı o eşsiz kokusunu soludum . Artık darmadağındım .
Derin bir nefes alarak kendisini sakinleştirmek için zorladı . Ve beni kendisine çekerek , bana sımsıkı sarıldı.
Kokumu derince soludu, yumuşacık dudaklarını alnıma bastırdı . Saçlarımı defalarca kez öptü. Bu canımı daha çok yaktı .
"Bırak ,dokunma , bana sarılma, yaralarımı sarma, hak etmiyorum ! " diye bağırıyordum artık gücüm hiçbir şey için yetmiyordu.
Ne zaman aktığını bilmediğim gözyaşlarım çeneme kadar uzandı. Ve ben o an tükendim . Ben "Elisa Eryılmaz " kimse için gözyaşlarımı akıtmaya değer vermeyen ben bu gece onun için ağlıyordum. Beni daha çok sarmaladı kocaman elleri beni korumak istercesine daha sıkı sardı.
"Sakın ! Sen bu dünyanın bana verilen en güzel hediyesin. Sen benim bu içimdeki cehennemin tek cennetisin ."
"Vazgeçmeliyiz" sesim artık daha kısıktı .
İçine düştüğüm siyah hareler daha da karardı . "Asla ! ben bu dünyada bir tek senden vazgeçmem, senden geçemem , seninde benden geçmene asla izin vermem ."
Biliyordum bunu zaten kabullenmiştim ve ona inandım. Tekrar kolları bedenimi sarmaladı . Daha önce kim bana böyle sarılmıştı ? Bir sığınak gibiydi o , gitmek istediğin ama gidemediğin bir güvenli limandı.
Bir söz vardı . Daha önce okuduğum kitaplardan biliyordum . Ev , dört duvar arası bir çatı değil . Ev bazen insanlardı .
Evet , doğruydu. Ev bazen insanlardı . Ev , beni kaybetmekten korkan , sımsıkı sarılan bu kolların sahibiydi . Ev , oydu .