⌜16⌟ MAZİDE KALAN

1.4K 122 99
                                    



Sevda, sevda...

Unut onu dinsin gönlündeki fırtına.

Medya: Mete
Şarkı: Ferdi Özbeğen - Sevda


Atakan'dan...

💫






"Eee? Şimdi nasıl pederle aranız? Konuşabildiniz mi dünden beri?"

Tefo, sargılı eliyle kavradığı çaydanlığı güç bela taşıyıp bize birer çay koydu. Soruyu sormak için sormuştu herhalde.

"Ne konuşacağız oğlum? Ağzıma sıçtı diyorum. Sen beni dinlemiyor musun?"

Sağ elimdeki tespihi parmaklarımın arasında sinirli sinirli çevirirken gözlerim mahallenin aşağısında, kahvehanenin hemen önüne park edilen Passat'taydı. Puşt Caner ve tayfası iki gün önce ettiğimiz kavgadan sonra -sanki hiçbir şey olmamış gibi- okeye gelmişti.

Tefo elindeki çay dolu bardaklarla dükkandan çıkarken "Ne gamsız herif lan bunlar?" diye söylendi aksi bir tonda. Kısa boylu olmasından mütevellit, kavgada bir hayli hırpalanmıştı. Yüzünün her tarafı morluklar ve çürüklerle kaplıydı. Ama bereket versin ki, atarlı bünyesinden hiçbir şey eksilmemişti.

"Ati! Biz bunları daha taze dövmedik mi abi? Ne sikime hâlâ dibimize giriyorlar?"

Bir bilsem...

"Ulan mahalleye polisler girdi, yaka paça karakolluk olduk bunlar yüzünden. Üstüne bi' de gece gece Yılmaz amcadan bi' ton laf işittik. Ne itliğimiz kaldı ne piçliğimiz..."

Çayları masaya koyarken burnundan soluyordu.

"Orada ağzımı açıp bir şey demedim ama çok ağrıma gitti babanın ettiği laflar. Resmen itin götüne soktu çıkarttı bizi. Hayır... Ben utandım lan bu yaşımla!"

Çayından acele bir yudum aldı. Dilini yakmıştı ama bu sinirle bardağı çiğnese n'apıyorsun demezdim.

"...Heriflerde ar yok ki anasını satayım, sırıtıp durdular puştlar! Onlar yüzünden salınacağımız yerde nezarette sabahladık."

Her lafında haklıydı. Ben de onunla aynı kızgınlığı paylaşıyordum ama yapacak bir şey yoktu. Akacak kanımız vardı. Nitekim damarda da durmamıştı. Zaten çok öncesinde Şebnem'den ötürü Caner'e kurulmuştum. Uzaktan uzaktan birbirimize diş bileyip duruyorduk. O gece Melih'in bıçaklanması bardağı taşıran son damla olmuştu. Gözüm öyle bir dönmüştü ki... Lise çağlarımda beni çok belalardan kurtaran Ömer abinin kardeşi olması bile umrumda olmamıştı. Çünkü biliyordum ki abim öğrenseydi yaptıklarını, benden önce pataklardı Caner'i.

"O değil de, araba gitti amınakoyim."

Nezaretten çıkar çıkmaz babamdan okkalı bir şamar yiyip ehliyetimi ve arabamın anahtarını masasına bırakmıştım. Bir ay 'tabanvay' turizmle gidecektim her yere. Yani... Peder bey hazretleri (!) öyle uygun görmüştü.

Ama tabi avcı ne kadar av bilse, ayı da o kadar yol bilir.

Karakoldan çıkar çıkmaz hemen aile dostumuz Şefik abiyi arayıp bana külüstür de olsa bir araba ayarlamasını istemiştim. Başta -babamdan korkusuna- biraz mırın kırın ettiyse de dedemin hatırına işimi halletmişti. Sonuç olarak, şimdi nur topu gibi bir siyah Şahin'im vardı. Ya da Şefik abinin taktığı isimle: Kara İnci. Bir süre Şebnem'i ve antin kuntin arkadaşlarıyla takıldığı kafeleri bu bebekle izleyecektim. Ve tabi Melih'i de...

Tefo saymalı sövmeli muhabbetine devam ederken sanki onu dinliyormuşum gibi "Ne yapsan boş bunlara." dedim.

"Bin kere de dövsen, gene gelip kıçımızın dibine girerler." diye de ekledim kınayarak.

Görücü Usulü | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin