⌜7⌟ KABAHATLİ

1.7K 171 373
                                    


Selam!

Yeni bölümle karşısınızdayım. Beğeni ve bol bol yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Bu bölüm için çok uğraştım.✍🏼🥺🙏💕✨

Medya: Atakan (temsilidir)

Şarkı: Neşe Karaböcek - Kabahatim Büyüktür

Melih
Atakan

Keyifli okumalar... 💚✨🧚🏻‍♀️







"HOOP MELİH!!"

"Melih abi!"

Başımı yasladığım deri koltukta ayaküstü bilmem kaçıncı rüyama dalmak üzereyken sarsılarak uyandırılınca elektrik verilmiş gibi sıçradım yerimden.

"Ne oluyor lan?!" diye bağırmıştım elimde olmadan. Çünkü rüyamda bir zombi kıyametinde Atakan'ı yem edeyim derken kendim yem oluyordum.

Gerçi ona rüya değil 'kâbus' demek gerekirdi ya neyse.

"Abi az oturayım demiştin, için geçmiş. Hayırdır, sabaha kadar beşik mi salladın?"

Çırak Tayfun, sırıtarak kollarımdan tutmuş beni ayağa kaldırırken, Kemal abi elindeki çay bardağıyla -sanırım öğle paydosundaydık- ön tarafı gösteriyordu bana.

"Kalender Usta seni çağırıyor oğlum deminden beri. Duymuyor musun? Git yanına çabuk."

Elimin tersiyle gözlerimi ovuştururken, sırtıma vuran ellerden kaçamayıp -payıma düşen darbeleri afiyetle yiyerek- babamın bulunduğu ön tarafa doğru koştum.

Gece geç saatlere kadar iş yaptığım için yorgunluktan bir köşede uyuyakalmıştım. Babam da sağ olsun beni uyandırmaya kıyamamış (!) dükkanı üzerime kilitleyip eve gitmişti. Sabah geldiğindeyse -özür mayetinde olsa gerek- İsmail abinin yerinde çorba içmeye götürmüştü beni. Kelle paçasını içerken de uykumun ne kadar 'ağır' olduğuyla ilgili bir şeyler söylemişti.

Doğruydu. Uykum epey ağırdı. Ama bu, dut ağacı gibi silkelenerek uyandırılmamı gerektirmezdi değil mi? Önce babam, sonra Tayfun...

Ayıp değil mi lan?

"Efendim baba?! Beni çağırmışsın?"

Babam önünde bulmacası açık, gözlükleri burnunun ucunda, dirsekleri masasına dayalı, bir elinde sigarası tüterken bana baktı göz ucuyla. Masası gölgede kalsa da dükkana giren güneşin altın rengi ışık hüzmeleri yüzünü aydınlatıyor, kırışık alnını ve kır sakallarını göz önüne seriyordu.

"Gel bakayım kıdemli çırak, otur şuraya."

Küçük metal masanın önünde duran ahşap sandalyelerden birine oturdum hemen. Gözlerim açık olabilirdi ama zihnen hâlâ uykudaydım. Bunu beni tanıyan biri etrafa attığım salak bakışlardan gayet net anlardı.

"MELİH!!"

Babam birden bağırınca yerimde sıçrayıp zihnimdeki uykudan da uyandım.

Evet, bunu babam da biliyordu.

"E-Efendim baba?!"

Babam beni korkutmayı başardığı için keyifle gülerken "Hiiiç!" dedi.

"Ayakta uyuyorsun be oğlum. Uyan diye bağırdım."

"Uyandım baba, uyandım. Sağ olasın." dedim masadaki bardağa su koyup dudaklarıma götürürken. Uyandığımı idrak etmem biraz zamanımı almıştı gerçi ama uyanmıştım sonunda.

Görücü Usulü | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin