⌜18⌟ KAÇAN KOVALANIR

973 83 86
                                    


Selam kuzularım 👋🏼✨

Bu bölüm biraz uzun oldu o yüzden ikiye böldüm.😋 Ard arda atacağım, bunu okumadan öteki parta geçmeyin derim. Bölümü bir Melih'in bir Atakan'ın ağzından olacak şekilde planladım. Umarım hoşunuza gider.

Medya: Melih'in bindiği araba

Şarkı: Akbaba İkilisi - Darıldım Darıldım

( ♫ ) işaret koyduğum yerde de çalabilirsiniz şarkıyı :)

Beğeni ve yorumlarınıza talibim. <3

Keyifli okumalar... 😘





Melih'ten...


"Arkadaşlar ders programınız henüz tam oturmadı. Bazı hocalarınızın bu hafta düzenleme yapması gerek. O yüzden gözünüz gruplarda olsun. Derslerinizi takip edin."

"Tamam hocam, sağ olun." diye hep bir ağızdan onayladık rehber hocamızı. Her dönemin ilk haftası ders programlarıyla uğraşılırdı zaten. Klasik.

"Melih kuşum biz mekâna gidiyoruz. Sen de geliyor musun?"

Safa denen, taş çatlasın dört kere falan muhabbet ettiğimiz çocuk elini samimice omzuma attığında nazik olmaya çalışarak ittirdim elini. Üstü açık spor arabasında bana da yer olduğunu pek sanmıyordum. Hoş... olsa bile binmezdim ya, neyse.

"Yok, benim biraz işlerim var. Size iyi eğlenceler."

Burun kıvırarak uzaklaştı yanımdan:

"İyi sen bilirsin. Teklif var ısrar yok."

Beni aralarına davet ederek sanki büyük bir lütufta bulunuyormuş gibi konuşması canımı sıktıysa da cevap vermeden sadece el sallayarak geçiştirdim onu.

"Güle güle..."

Bugün sadece Makine Elemanları dersim vardı. Onda da hoş geldin beş gittin fasılları, hocayla tanışma, derse giriş falan olmuştu. Bu yüzden yanımda çanta getirmemiştim. Bir telefon bir cüzdan, sallana sallana terk ettim sınıfı. Aynı grupta dost görünen bir sürü kaypak vardı. Aralarında çok zaman harcamak istemiyordum. Ve dersim yoksa okulda pek oyalanmıyordum. Özel üniversitenin imkânları kadar kişiye göre muameleleri de özeldi çünkü.

Mesela, ben burada burslu okuduğum için zengin erkek öğrenciler tarafından genel anlamda "varoş" muamelesi görüyordum. Fakat yakışıklı olduğum için -o kadar da övünülecek bir şey değil bu ama hadi elim yüzüm düzgün olduğu için diyorum- bu durumum kızlar tarafından çok da umursanmıyordu. Ama çirkin olsaydım işler başka olurdu tabi...

Okul, arkadaş demişken... Burada arkadaşsız olmak bana hiç koymuyordu. Çünkü liseden kalma çok güzel arkadaşlarım vardı. Şimdi hepsi başka şehirlerdeydi gerçi ama yakınımda olan da vardı. Aytaç gibi...

Kısacık bir anlığına da olsa onu anmamla birlikte, iyi insan lafının üzerine gelirmiş misali, telefonum titredi cebimde. Arayan Aytaç'tı.

"Ulan..."

Yüzümde beliren koca gülüşle aramayı açıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Efendim kardeşim?"

Aytaç'ın konuşması biraz zaman almıştı.

"Melih! Kardeşim nasılsın?" dedi nefes nefese. Hışırtı seslerinden nerede olduğunu anlamak biraz güçtü.

"İyilik sağlık Aytaç'ım, sen nasılsın?"

Kampüsteki markete doğru yürümeye koyuldum su almak için. Sabahtan beri su içmiyordum, dilim damağım kurumuştu.

Görücü Usulü | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin