"Artık beni görebiliyorsun."
Hastaneye yatışım üzerine iki ay geçmişti. Tanıdıklarımın azalan ziyaret saatleri ve nefret ettiğim binayı kendime ev edindiğim dakikalar birbirini kovalıyordu. Henüz taburcu olma meselem konuşulmaya dahi başlamamıştı ve gün geçtikçe bu fikirden de ümidimi kesiyordum. Bunun nedeni Doktor Santos ile terapi seanslarımın pek iyi gitmemesi ve kullandığım ilaçların üzerimde gösterdiği fizyolojik yan etkilerdi.
Bir deri bir kemik kalmıştım. Gün geçtikçe yüzümün canlı yanı solmuş, göz altlarım çökmüş ve gözlerimin feri kalmamıştı. Seanslarda iyileşmeye yönelik çalışmalar yapmaktansa sürekli Doktor Santos ile kavga girişiminde bulunuyordum. Bu lanet yerden çekip gitmek için rol yapıp seansların iyi geçmesini sağlamak en mantıklı hareketti aslında fakat mantığıma uzun süredir ulaşamıyordum. Yalnızca etrafıma hesap sormaya ve onlara sataşmaya odaklamıştım kendimi.
Git gide umutsuz vakaya dönüyordum kısacası.
Bu lanet süreci çekilebilir yapan birkaç kişi vardı gerçi. Bayan Becky ve Mark oldukça yakından ilgileniyorlardı benimle. İki kat üstümüzde bipolar bozukluk teşhisi konulan on dört yaşındaki Anastasia da vardı.
Onunla oldukça olaylı tanışmıştık. Burada kalışımın birinci aynının sonunda bahçede otururken depresif dönemine girmiş olan Anastasia ile birbirimize ters bakınca bu olayı ikimiz de büyütmüş saç baş birbirimize girmiştik. O benim dudağımı patlatırken ben onun kolunu iki hafta sargıda kalacak şekilde incitmiştim. İşi ilginçleştiren olay, Anastasia'nın depresif döneminden çıktığı günün sabahına odama dalarak "Cinsel yönelimimi sorgulatacak kadar ateşli kavga ettin. Bir olup hıncımızı birbirimizden çıkaralım. Bayadır dişime göre biriyle karşılaşmamıştım." demesi ve bana arkadaşlık teklifinde bulunmasıydı. O gün bu gündür ne zaman canımız sıkılsa birbirimize bulaşmış, birbirimize ağlamış, birbirimize gülmeye başlamıştık.
Burada hayatıma bir anda dalıp önemli bir kişi haline gelen ve tüm patırtımı gürültümü çeken bir diğer kişi de oda arkadaşımdı. Onun tedavisi de benden hallice ilerliyordu fakat bunu bana belli etmemeye çalışıp güçlü yanı ile etrafımda dolanıyordu. Son zamanlarda halisünasyonları artmaya başlamıştı ve içindeki diğer kişiliklerle güçlü bir savaş haline girmişti. Bu yüzden pek yalnız kalmasını istemiyordum.
"Helen tamam yan yana duralım dedik de sürekli götümün dibinde bitiyorsun. Çok istiyorsan duşa da beraber girelim bana hava hoş." demesini bile umursamadan duşa girdiğinde kapısının arkasına çömelip içeriden gelecek en ufak bir kriz belirtisine kulak kesiliyordum.
Çünkü benim için değerli hale gelmişti. Yaklaşık bir buçuk ay önce akşam bahçede beni sakinleştirdiği o andan beri çok daha yakındık. Ben hala halisünasyonlarımdan dolayı onunla fiziksel olarak mesafemi korusam da duygusal olarak çok yol katetmiştik. Gerçi beni sakinleştirdiği günden bu yana başka bir halisünasyon görmemiş ve delüzyonel hareketler sergilememiştim ama yine de korkuyordum.
Onun hayallerime karışmasından deli gibi korkuyordum.
Annem yoğun iş temposundan dolayı haftada iki kere anca ziyaretime gelebiliyordu. Gelemediği günlerde ise mutlaka tanıdıklarıyla yiyecek bir şeyler gönderiyordu. Zoe ve Yorgos ise vakit buldukları günlerde çok uzun süreli kalamasalar da beni ziyaret edip, yüzümü güldürmeyi ihmal etmiyorlardı.
Zoe iki gün önce ilk yurt dışı projesi için Fransa'ya gitmişti. Onun için deli gibi mutluydum. Yorgos ise kazandığı kupa ve madalyalara doymazken geçen hafta emekli olup antrenörlük hayatı yaşamak istediğine dair bir fikir atmıştı ortaya. Tabiki de saçmalıyordu! İşinde her ne kadar profesyonel olsa da yetiştirdiği öğrencinin kazanamayacağını anladığı dakika suya atlar madalyayı kendi kazanmak için yarışma kurallarını ihlal ederdi o. Ama yine de arkadaşımıza olan saygımızdan "Seni destekliyoruz." diyerek onu onaylamıştık.
![](https://img.wattpad.com/cover/320424303-288-k581027.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HELENE
Fantasy"Sence bu bina yeterince yüksek mi?" Terasın duvarında korkusuzca ayakları üzerinde duran çocuğun yere bakan gözlerinin aksine bakışlarını gökyüzüne çevirdi kız. "Yıldızlara dokunmak için mi?" Yanında hiçbir şey söylemeden oturan kıza çevirdi gözl...