Geçen bölümde birçok şeyi açığa çıkarmış olsak da asıl aydınlanma yaşayacağınız bölüm bu bölüm olacak.
Başından beri tüm olanları bir de Krios'un ağzından okuyacaksınız ve bu süreç iki bölümü kapsayacak. Bu ve bundan sonraki bölüm flashback tarzında ilerleyecek. Aslında bunu tek bölüme sığdırmak çok isterdim ama öyle 10klık bir bölüm ortaya çıkıyordu :'). Bu yüzden arayı soğutmadan diğer bölümü de yarın sizlerle paylaşacağım. Böylelikle olayları tekrardan hatırlayıp kitaba daha net kafayla devam edebileceğinizi umut ediyorumm. (En başından beri yazmak için deli gibi heyecanlandığım o bölümler :'))
Aklınızda herhangi bir soru işareti olursa lütfen bunu yorumlarda veya mesajlarda belirtin ki önümüzdeki bölümlerde bu konulara netlik getirebileyim.
Sizleri seviyorum, iyi okumalarrr
🏛️🏛️🏛️🏛️🏛️🏛️🏛️🏛️🏛️🏛️🏛️🏛️🏛️
- Krios
6 yıl önce
Yüzyıllar önce uzayın karanlığında boşlukta süzülürken Zeus'un yanıma gelip "Leda'yı istiyorum. Onu kuğu olup kandıracağım. O gece yıldızlarını sönük tut, sakın Hera fark etmesin." dediğini hatırlıyordum. O gece iki krallığı birbirine düşürecek olan güzeller güzeli Helen'in oluşuna yardım edeceğimden bihaberdim tabi. Fakat bu kadar acı çekeceğini bilseydim, hiç düşünmeden kıskanç kanlı Hera fark etsin diye tüm gökyüzünü yeryüzüne indirirdim.
Güzel Helen'in tüm hayatını hatırlayamasam da acılarına hala ev sahipliği yapıyordu titan beynim. Yeryüzüne inip de çekip kurtaramamıştım onu bencillerin ellerinden. Gerçi yeryüzüne insem ne fayda? Zeus o zamanlar kısıtlamıştı yetkilerimizi. Ne gidişata müdahele edebiliyor ne de var olan güçlerimizi tam anlamıyla kullanabiliyorduk. Bekleneceği üzere de bir süre sonra bu kısıtlamalara dayanamayıp yolumuzdan vazgeçmeyen Titanlar olarak Tanrılarla savaşa girişmiştik. Sonumuz da Hades'in Tartaros'undan başka bir yer olmamıştı maalesef.
Şimdi buz gibi soğuk zeminde çıplak bir şekilde otururken kendi nefeslerim dahi ısıtmıyordu bedenimi. Kaşımdan akan kan buz kesmiş, yanağımdan süzülürken histerik bir gülüş çıktı dudaklarımdan. Koskocaman Titanlar olarak yüzyıllardır Tartaros'ta eziyet çekiyorduk. Ne ölebiliyorduk ne de iyileşebiliyorduk. Hades, Zeus'tan habersiz olabildiğince adil davranmaya çalışsa da nafile... Tartaros'un laneti onu yöneten Hades'e bile zulüm gibi gelirdi kimi zaman. Yalnızca fiziksel acı olsa katlanırdık belki ama psikolojik eziyete katlanmak mümkün değildi. Bitmeyen zaman döngüsü, sevdiklerimizin ölümlerini tekrar tekrar yaşamamız...
Savaş yıllar önce bitse de Zeus hala savaşı yaşamamızı sağlıyordu bu lanet yerde.
Mnemosyne savaşı kaybedeceğimizi anladıktan hemen sonra yanıma gelip ellerimden tutmuş ve "İzin ver hafızanı sileyim. Acı çekeceksin." demişti. O esnada yalnızca devlere yıldızlarımı fırlatmakla uğraşan ben, onu dikkate almamış savaşmaya devam etmiştim. O yine benim iznim olmadan hafızamın büyük bir kısmını silmeye başlamıştı fakat benim aksime Mnemosyne'nin ne yaptığını fark eden Zeus büyük yıldırımını üzerimize yollamıştı. Böylelikle yarım hafızayla kalakalmıştım ortada. Gerçi bulunduğumuz konuma bakılırsa hatırlamamak belki de en iyisiydi.
Aklımda kalan anılardan birkaçıydı Helen'e ait olan anılar. Olimpos'tan Sparta'ya, Sparta'dan Troya'ya, Troya'dan tekrar ona zindan olan Sparta'ya sürükleniş hikayesi ardından gözlerini dünyaya kapattığında Zeus'un benden son ricası olarak yanıma almıştım onu. Yıldızlarımdan birine yerleştirmiştim. Yaşarken hissedemediği mutluluğu ona vermek için pek çok hizmetkarımı ona adamıştım. Helen ise hiç yerinde durmazdı. Her gün başka bir yıldıza zıplamak ister, bunun için bana tonlarca dil dökerdi. Ama hatırladığım kadarıyla dil dökmesine gerek dahi yoktu. Onun tek bakışından anlayacak kadar tanıyor, tek bir göz yaşına binlerce yıldız kaydırarak dileklerini gerçekleştirecek kadar da değer veriyordum ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HELENE
Fantasy"Sence bu bina yeterince yüksek mi?" Terasın duvarında korkusuzca ayakları üzerinde duran çocuğun yere bakan gözlerinin aksine bakışlarını gökyüzüne çevirdi kız. "Yıldızlara dokunmak için mi?" Yanında hiçbir şey söylemeden oturan kıza çevirdi gözl...