Harry gerçekten çok huzursuzdu, uçağa tamamen merakı yüzünden binmiş olsa da bu kapının önünde, kapının açılmasını beklerken gerçekten çok huzursuzdu. Öğreneceği hiç bir şeyin onu mutlu etmeyeceğini bilmesine rağmen, gelmişti. Kendisi tekrar derin bir nefes aldığında Draco gözlerini devirmişti.
"İstiyorsan gelmeyelim demiştim"
"Sus be" dedi Harry onun koluna bir cimcik atarak. Draco onun bu tatlı gerginliğine gülümseyerek cevap verdiği sırada, heybetli tahta kapı yavaşça açılmıştı.
Harry, kapının hemen arkasında duran, sevgilisinin yüzünü andıran ufak tefek kadını gördüğünde gülümsemişti. Narcissa ise oldukça çekimser bir şekilde gülümsemiş olsa da, Harry'den daha gergin olduğu yüz metre öteden anlaşılıyordu.
"Merhaba" demişti Draco iki gergin tarafın ortasında kaldığını fark ettiğinde.
"Dışarıda limonata içmeye ne dersiniz?"
*
"Aslına bakarsanız çocuklar, sizin oda arkadaşı olmanız en başından beri Sirius ve benim planımdı çünkü Tom'un yakın bir zamanda hapisten çıkacağını biliyorduk" dedi genç kadın fakat Draco lafını bölmüştü.
"Bu hikayeyi son bir buçuk yıldır sürekli dinliyoruz zaten" dediğinde Narcissa gülümsemişti fakat bu kısa sürdü.
"Çocuklar, belki de en baştan almalıyız" dedi kadın, bu sırada iki genç ise birbirilerine bakıyorlardı.
"Tom Riddle bundan yirmi yıl önce, yani siz doğdunuz yıl ortaya bir banka soygunu ile ortaya çıkmış birisi. Merkez bankasını soymuş ve bir şekilde kaçmayı başarmıştı. Bu ülkede kısa çaplı bir krize neden olmuştu fakat devletin de yardımıyla, en azından halk arasında bu konu çabuk unutuldu. Fakat kimsenin bilmediği şey, Tom'un yavaşça bir örgüt kurmaya hazırlandığıydı." Kadın, bir süre sustu ve masada ki limonata bardağına bakmaya devam etti, bu sırada hem oğlu hemde oğlunun *nişanlısı* kendisini izliyordu.
"Önce insanlar kaybolmaya başladı. Başta kimse bu kayıpları ciddiye almamıştı fakat bir süre sonra her hafta bir iki kişi kaybolmaya başladığı için, devlet ufakta olsa özel bir tim kurdu. Asayişten James ve Ulusal örgütten Lucius. Tabi bir kaç kişi daha fakat bu iki isim, bu timin anahtar ismi haline geliyordu."
"Bir dakika" dedi Harry.
"Babam, polis değildi ki?"
"Baban, pastacı süsü verilmiş bir sivil polisti Harry" dedi Narcissa ve sözlerine devam etti. Açıkçası Harry'nin şaşırmış olması şu an pek umrunda gibi durmuyordu.
"Örgüt git gide büyüdü ve büyüdü, bir süre sonra kayıplara bir de cesetler eklenmeye başlamıştı. İnsanlar buna şaşırmadı çünkü kayıplar her zaman ölüm getirirdi fakat burada farklı olan şey, ölenlerin kayıp olmamaları, hatta kayıp olan kişiler tarafından öldürülmeleriydi"
"Yani, bir tür öldürme örgütü mü kurmuştu?" dedi Draco anlamaya çalışırken.
"Evet, insanları kaçırıyor ve onlara intikam vaatleri veriyormuş, o vaatlerle de diğerlerini öldürtüyormuş. Bu çok sonradan ortaya çıkmıştı, James sayesinde" Harry sadece derin bir iç çekmekle yetinmişti.
"Bunları bize neden anlatıyorsunuz?"
"Önce lütfen sonunu bekle Harry" dedi Narcissa ve devam etti.
"Tamam uzatmıyorum ama bilmeniz gereken şey şu, ikinizin babası olmasaydı o adam asla hapise girmez o örgüt yer altına inemezdi, bu yüzden bütün Malfoy ve Potter'lar ölene kadar, durmayacaktır"
"Ne?" dedi Draco kaşlarını kaldırarak.
"Hapisten, afla çıktığını sanmıyorum. Muhtemelen okulunuza da onu devlet atamadı, bir şekilde hile hurda yapmıştır. Örgüt hiç bir zaman dağıtılmadı, sadece yer altına indi ve o adamın bir şekilde devlet dairesine girmesi de bunun kanıtı. O örgütü tekrar canlandıracak, yani ikiniz de gerçekten tehlikede olabilirsiniz"
"Gelebilir" dedi Harry ve masada ki limonatasını tek dikişte bitirdi.
"Geleceği varsa göreceği de var, demiş atalarımız" dedi ve masadan kalktı.
"Tuvalete gidip geleceğim" dedi kendisine endişeyle bakan sevgilisini gördüğünde. Draco sadece gözlerini kapatıp açtığında Harry ilerlemeye başlamıştı bile. O gidene kadar da sevgilisini izlemişti Draco.
Onun gözden kaybolmasıyla beraber Draco tekrar annesine doğru dönmüştü.
"Teyzem, Bella da mı o örgütte?"
"Evet, şu an hapiste" dedi Narcissa.
"Ama bana hep, Teyzenler diye söylerdin, Andromeda'yla diye düşündüm hep-"
"Draco, insanların babanın o örgütte olduğuna bu kadar emin olma nedeni Bella'nın gerçekten insanları öldüren bir deliye dönmüş olmasıydı. Babanı yakalatan da aslında teyzendi, bunu bilmeni hiç bir zaman istemedim, hiç kimse istemedi. En az baban kadar deli olmadan dolayı seni de kaybetmekten çok korktum. Bu yüzden sanki onunla da hala konuşuyormuşuz ve hiç bir sorun yokmuş gibi davrandım her zaman"
Draco yavaşça ayağa kalmış ve annesini masada tek bırakmayı seçmişti.
"Yine de, bana karşı dürüst olmanı isterdim anne, çünkü babamdan sonra elimde kalan tek kişi sensin ve eğer ben sana güvenemeyeceksem kime güvenebilirim ki? Sürekli babamın nasıl bir hain olduğunu dinlemekle geçti bütün öğrencilik hayatım, insanlar bana çok kötü baktı her zaman. Sen ise buna neden olan kardeşini akladın bende. Ne geçti eline? Hiç bir şey. Daha fazla ne kadar hata yapacaksın gerçekten bunu merakla bekliyor olacağım" dedi genç adam ve daha annesi ağzını bile açamadan yürümeye başladı. Zaten neredeyse beş altı dakika geçmiş olmasına rağmen, Harry'nin hala gelmemiş olması, kendisine verilmek istenen bir mesajdı ve Draco bu mesajı çok güzel bir şekilde almıştı.
O aptal psikopat, gerçekten onlara karşı bir takıntı geliştirmişse eğer, bunun kesinlikle bir önlemi alınmalıydı ama ne olduğunu Draco şu an bilmiyordu. Başka bir şehir? Başka bir hayat? Eğer bu adam gerçekten bir örgüt kurup kendisini tüm bunlara rağmen bir devlet kurumuna sokturmayı başardıysa şimdi kesinlikle onların nerede olduğunu da bulabilirdi.
Draco düşüne düşüne kafenin çıkışına geldiğinde, Harry'nin kafenin girişinde ki merdivenlere oturduğunu görmüştü.
"Şunu içme dedim, hemde kaç defa. Neden ısrarla içiyorsun? Geçen tatilde üç ay bensiz kalınca kötü bir alışkanlık edineceğini hiç düşünmemiştim" bunu dedikten sonra yavaşça sevgilisinin yanına oturmuştu genç adam.
"Sen, hiç sensiz kalmadın. Sensizliğin bir insana neler yaptırabileceği konusunda tek bir fikrin dahi olamaz Malfoy fakat inan bana, tek bir gün bile sensiz kalmak korkunç bir şey." dedikten sonra elinde ki sigarayı hali hazırda sigara dağı olan en alt merdivene atmıştı.
"Şimdi de annen karşına geçmiş, hayatım boyunca sensiz kalabilme riskim olduğunu söylüyor. Söyle bana sevgili, ben sigara içmeyeyim de kim içsin?" deyip kafasını sevgilisinin omzuna yaslamıştı Harry fakat Draco'nun aklında canlanan şeyler hoş değildi.
Sen hiç sensiz kalmadın, sensizliğin bir insana neler yaptırabileceği konusunda tek bir fikrin dahi olamaz.
Tom, ikisinden birden kurtulmak istemiyordu, Tom birinden kurtulacak ve diğerini onsuz bırakacaktı. Bu iki aşığa verilebilecek en büyük cezaydı çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Need U | Drarry | AU
FanfictionGay olduğunu bilen ve annesinin zoruyla yargıçlık okumaya zorlanmış Draco ve çok güzel bir kız arkadaşı olan, annesiyle babasının ölümünden sonra öldürülen her kişi için adalet aramaya yemin edip yargıçlık okumaya başlamış olan Harry. Ateşle barut p...