1.2 | Tom Marvolo Riddle

615 70 61
                                    

Harry, Londra'nın harika manzarasına bakarken aslında Draco mışıl mışıl uyuyordu ama Harry aklına gelen görüntülerden dolayı bir türlü uyuyamamıştı. Bazı şeyler unutulmuyordu ve bu da Harry için onlardan bir tanesiydi. Yaklaşık sekiz yaşındayken evlerine giren bir hırsızın babasıyla ufak bir arbede yaşamasının ardından babasını elinde ki silahla vurmuştu ve Harry bunu görmüştü. Daha sonrasında aslında bu hırsız tam evden çıkıp gidecekken Lily'nin de onları gördüğünü görmesiyle beraber tam Lily'ye vururken, Lily oğlunu camdan göndermeyi başarmıştı. Harry üçüncü kattan adeta düştükten sonra bacakları çok acımış olmasına rağmen var olan bütün kuvvetiyle iki yan evde yaşayan Sirius ve Remus amcasının yanına doğru koşmaya başlamıştı çünkü annesi onu camdan gönderirken aynen bunu yapması gerektiğini söylemişti. 

Harry acıyan bacaklarına rağmen hırsız evden çıkana kadar en azından bir ev geçebildiği için, o adam kendisine yetişmeden hemen önce amcalarının evinin kapısını çalmayı başarabilmişti. Kar maskeli adamın kendisine yönelmesiyle beraber korkudan kalp krizi geçirebilecek konuma gelmiş olsa da kapının açılmasının ardından adam koşarak uzaklaşmış Harry'de anında kendisi evin içine atabilmişti ama o kadar kötüydü ve o kadar nefesi kesilmiş hissediyordu ki Sirius ve Remus'un meraklı bakışlarına rağmen konuşmamış ve sadece bir dakika içinde birden yere yığılıp kalmıştı. Astım hastalığının geçmişi daha o güne kadar dayanıyordu ne yazık ki...

O gün hem annesini hem babasını kaybettikten sonra amcalarının yanına taşınmak zorunda kalmıştı kendisi. Sirius zaten aynı zamanda vaftiz babası da olduğu için zamanla onu da James'in yerine koymayı başarabilmişti Harry ama tabi ki asla babasının yerini tutamazdı kendisi için. 

Avukat olmaya da böyle karar vermişti. Annesi ve babasını bir anda öldüren ve kendisinin hayatını bir anda cehenneme çeviren o adama mahkeme sadece altı yıl vermiş ve daha sonrasında af hakkı tanımıştı. Bu Harry'nin o küçük kalbi ve bedeni için affedilmez bir durumdu ne yazık ki ama elinden gelen hiç bir şey yoktu o an için. Devletin atadığı avukat kesinlikle bir çöp parçasından farksızdı ve Harry o gün kendisine söz vermişti, çok iyi bir avukat olacak ve herkesin hakkını sonuna kadar savunacaktı, başka bir çocuğun hayatının mahvolmaması için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışacaktı.

''Hayatım'' diye bir ses duyduğunda irkilerek çıkmıştı gittiği yerden.

''İyi misin?'' dedi Draco, uyandığında yanında uyumayan aksine yerde dışarıda yağan karı izleyen sevgilisine bakarak.

''İyiyim'' dedi Harry gülümsemeye çalışarak.

''Uyku tutmadı, bende karı izleyeyim dedim'' dedi daha sonra ama tekrar cama doğru dönmüştü. Draco ise derin bir nefes alıp yavaşça doğrulmuştu. 31 Ekim, cadılar bayramı... Harry için olan anlamını biliyordu, en azından bir süredir. Sirius ona her şeyi anlatmıştı onun yanlış bir hareket yapıp Harry'nin canını sıkmaması için. Keza aynısını Lucius için de Harry'e de yapmıştı ki o da yanlış bir takım hareketlerde bulunmasın. Bu yüzden birbirleriyle bu konuları hiç konuşmamış olsalar da birbirlerini aslında oldukça iyi tanıyorlardı. 

Draco yavaşça ayağa kalktı ve Harry tekrar dışarıya dalmışken yavaşça çıktı odadan. Bir ebeveynini kaybetmiş biri olarak onu yüzde elli oranda da olsa anlayabiliyor ve ona sonsuz saygı duyuyordu. İkisini de birden tek gece de kaybetmiş olmasına hatta bu olduğunda  bu kadar küçük olmasına rağmen dahi hayattan vazgeçmemiş olabildiğinin en iyisi olmuştu ve şu an da üniversite okuyordu. Hem de hukuk üzerine okuyordu ve şu an bölüm birincisi de kendisiydi. Kendisiyle gurur duymalıydı ama bunun aksine her zaman yeterince iyi olmadığını söyler dururdu Harry, kendisi de ona çok kızardı.

Buz dolabından yavaşça süt ve sıcak çikolata çıkarttı Draco, bu Harry'e her zaman iyi gelen bir olgu olduğu için belki de yine kendini biraz da olsa iyi hissederdi.

Harry ise sevgilisinin odadan çıktığını bile fark etmemiş bir şekilde yine kendi düşüncelerine dalmıştı. Tom Marvolo Riddle. Bu ismi kafasına öyle bir kazımıştı ki asla ama asla unutamazdı. Bütün hayatını alt üst eden ve annesiyle babasını elinden alan o serserinin adını asla unutamazdı.

O kadar çok düşünmüştü ki yine başına büyük bir ağrı saplanmıştı ama elinde değildi bazı şeyler. Her cadılar bayramında ister istemez canlanıyordu bu görüntüler kafasında. Resmen nefesi kesiliyordu ve akciğerleri yanıyordu. Sanki yine üç kattan atlamak zorunda bırakılmış gibi bacakları sızım sızım sızlıyordu her yıl. Bu durumu aşması gerektiğini hatta belki de psikolojik destek alamsı gerektiğini biliyordu ama asla aşamıyordu bu durumu. Tekrar derin bir nefes aldığında Draco elinde ki ufak tepsiyle içeri giriyordu. Kendisi de derin bir nefes aldı ve yavaşça sevgilisinin yanına adımladıktan sonra oturdu.

''Üşümedin mi?'' dediğinde Harry yine irkilmişti ama gözlerini kapatıp açtı.

''Hayır'' dedi Harry bakışlarını asla ona doğru çevirmeyerek.

''Yazık oldu o zaman'' dedi Draco sahte bir üzüntüyle.

''İki kupayı da ben içerim, ne yapalım?'' dediğinde Harry'nin dikkatini çekmeyi başarabilmişti. Genç adam yavaşça sevgilisine doğru dönerken ufak bir tepside iki kupa sıcak çikolata ve ufak bir tabakta da bir kaç tane kurabiye olduğunu görmüştü.

''Düşündüm de, donmuşum'' dedi Harry bir kupayı hemen eline alırken. Onun bu cümlesine gülümsemişti Draco, hala çocuk gibiydi Harry.

''Zaten ikisini de içemezdim'' dediğinde, Harry yine omuzlarını silkmiş ama bu sefer ona dil çıkartmıştı.

''Bir ara seninle tekrar kurabiye yapmak istiyorum'' dedi daha sonrasında Draco ona doğru yanaşıp bir kolunu onun omzundan atarken. Açıkçası Harry de bir kedi gibi hemen kafasını onun omzuna yaslamıştı.

''Bütün unu yine kafamdan aşağıya dökebilmek için mi?'' dedi sordu Harry gözlerini devirerek ama Draco sırıtmıştı.

''Neden olmasın? Hem bu sefer beraber duşta alabiliriz değil mi?'' dediğinde karnına sağlam bir dirsek yedi Draco ama hala sırıtıyordu.

''Pisleşme'' dedi Harry ve tekrar gözlerini devirdi ama Draco onun elinde ki kupaya dikkat ederek sıkı sıkı sarıldı ona.

''Hemen de atarlanıyor, yerim seni'' dediğinde Harry yavaşça cimcikledi sevgilisini ama onun kendisini serbest bırakmasıyla ona doğru döndü tekrar.

''Neden bize şaka mı korku mu yapmak için hiç bir çocuk gelmedi? O kadar da şeker almıştım'' dediğinde Draco da artık sırıtmıyordu.

''Çünkü'' dedi derin bir nefes alarak.

''Aldığın bütün şekerleri kapıya astım ve üzerine de evde yokuz dedim'' dedi Draco onun bir yanağını okşarken.

''Canın sıkılsın istemedim'' dediğinde, Harry elinde ki kupayı bırakarak bu sefer kendisi sıkı sıkı sarılmıştı ona.

''Seni çok seviyorum''

''Bende seni çok seviyorum Harry'' dedi Draco onun saçlarına ufak bir öpücük kondururken.

''Ama şunu içte yatalım, yoksa sabah ki derse yetişemeyeceğiz'' dedi ondan ayrılırken.

''İyi de sabah eşya hukuku var, profesörü yok ki'' dedi Harry tekrar kupasını eline alırken.

''Bulmuş birini, Theo öyle söyledi sabah. Hatta neydi adamın adı'' dedi Draco ve yavaşça tavana doğru baktı.

''Söylemişti ya, hatta eski bir suçluymuş kamu hizmeti olarak atamışlar. Çok sağlıksız bir durum diye konuşmuştuk'' dediğinde Harry kaşları kalkık bir şekilde kupasından sıcak çikolatasını yudumlaşmıştı.

''Ha evet Riddle, Tom Marvolo Riddle''

SELAM NABER BENİ ÖZLEDİNİZ Mİ BEN SİZİ ÇOK ÖZLEDİM ÇÜNKÜ. BURALARDAYIM ARTIK KISA ZAMAN İÇERİSİNDE SEVERUSUN HAREMİNE DE BÖLÜM ATACAĞIM. NE OLUR HALA OKUYAN OLSUN YA YERİM SİZİ

I Need U | Drarry | AUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin