17

189 24 6
                                    

çanak çömlek tıngırdadı, tencere üzerinde buhar döndü. sesler burada ve orada birbirine bağlı olmayan bir ses akışına birleşti. buraya bont için yiyecek almaya geldim, ve getirilmesini bekledim. aklıma sehunun idamı geldi. gözlerimi kapattım ve başımı salladım.

jennie iç ses:"hayır. bunu hatırlamayı kes, kendine gel, jennie!"

jisoo:"işte elimizde olan şey."

titredim.

jisoo:"senin neyin var?"

jennie:"üzgünüm. düşünceye dalmışım. orada ne var?"

jisoo:"neyi sevdiğini bilmiyordum. bunu getirdim."

jennie:"çok teşekkür ederim."

jisoo:"son zamanlarda çok yiyorsun. sanırım hepsi stres yüzünden."

jennie:"her şey yolunda. tekrar teşekkürler."

jisoo daha fazla soru sormadan tabağımı aldım, ve mutfaktan ayrıldım.

...

bont beni görünce her zaman yaptığı gibi, minnettar bir gülümsemeyle karşıladı.

bont:"geldin."

jennie:"ve eli boş değil. hadi ye."

önüne bir tabak koydum. gülüşü daha da genişledi.

bont:"beni çok önemsiyorsun..."

hevesle yemeğe saldırdı, ama hemen garip bir şekilde durdu.

bont:"üzgünüm. açım."

jennie:"ye."

bont yemeyi bitirene kadar bekledim, ve ona olan her şeyi anlattım.

bont:"bu çok korkunç! şepfa neden buna izin verdi?.. ama biliyorum."

jennie:"neden?"

bont:"şepfa karışmaz. çocuklarının hatalarından ders almasını istiyor. çocuk düşer, dizlerini kanatır, ama bundan sonra daha dikkatli olması gerektiğini bilir. acı, hatalar, hayal kırıklığı, -en iyi öğretmenlerdir."

jennie:"ben... katılıyorum."

bont:"gözyaşı döken içtenlikle güler. ölen, yaşadığını bilir. sorun şu ki şeytanlar bunu öğretmek zorunda- melekler değil. ama onlar yeryüzündeki kutuplar gibi yer değiştirmeye başladılar. ve bu da felaketlere yol açar."

bir anda aklıma yine sehun'un idamı geldi. nefes al, nefes ver. gözlerimi açtım ve bont'un bakışlarıyla karşılaştım.

bont:"her şey yolunda mı?"

jennie:"sehun ölmeden önce bana bir şey verdi."

yüzüğü çıkardım. bont elini uzattı ama hemen geri çekti.

bont:"onda bir terslik var."

jennie:"gerçekten mi? bildiğin yüzük işte."

onu incelerken döndürdüm. parmağıma taktım. birden gözümün önüne sehun ve annemin samimi vizyonları geldi. yüzüğü parmağımdan fırlattım. fayansa çarptı, yana doğru yuvarlandı ve dondu. bont onu aldı.

bont:"hmm... bak, burada bir şey var."

bana uzattı.

jennie:"orada ne var?"

çarpışmadan, yüzüğün içindeki bir şey hareket etti ve şimdi kafatasının altından dışarı baktı. dizlerimin üzerine oturdum ve içindekiler yere dökülene kadar yüzüğü yere vurmaya başladım. yüzüğün içinden saçlar çıktı. elimi saç tellerinden geçirdim, yumruğuma sıktım.

heaven's secret, taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin