Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın ♥️
"Hey" dedi Tae, kendisine şüpheli bir bakış atan Jimin'e usulca gülümseyerek.
"Merhaba?" Jimin elindeki kitabı kapatarak kıs kıs güldü, "Sen daha yarım saat önce gitmedin mi?"
"Gittim... ama şimdi geri döndüm. Her neyse..." Tae, Jimin'in okuduğu kitaba bakarak, "Kook'la aynı zevke sahipsin, o bile bu kitabı seviyor-" dedi.
"Bu kitap aslında Jungkook'un." Jimin kitabı tekrar eline aldı ve "Eşyalarını karıştırıyordum ve birkaç kitap buldum ama hepsi aşkla ilgili, cidden eski bir ordu komutanından bunu beklemiyordum." dedi kıkırdayarak.
"Kook her zaman aşk fikrinden etkilenmiştir, tam olarak gerçek aşktan." Tae yatağın kenarına oturmuş, uzaklara bakıyordu, Jimin nedenini bilmiyordu ama konu Jungkook'la ilgili olunca oldukça ilginç buluyordu. Bu yüzden alt dudağını biraz ısırarak Tae'nin yanına oturdu ve dikkatle dinledi.
"Çocukluğumuzdan beri, yani... aileye katıldığımdan beri..." Tae kıkırdadı ve devam etmeden önce sadece bir saniyeliğine Jimin'e baktı. "O her zaman mutlu sonlara ve peri masallarına inanan biriydi. Hikayenin sonunda herkesin sonsuza dek mutlu yaşaması gibi. Babam ve annem onun gerçekçi olmasını isterdi ama o her zaman hayal dünyasında mutlu bir çocuktu. Dürüst olmak gerekirse bunu severdim. Biz her zaman en iyi kardeşlerdik! Deniz kızları, korsanlar, prensler ve daha neler neler hayal ederek yaşayan en iyi takımdık." Tae heyecanla söyledi ve anısına güldü.
"Daha sonra Kook hayatıyla ilgili bir şeyler yapması gerektiğini anladı ve onu büyüleyen bir sonraki şey ulusal ordu oldu. Bu yüzden çok çalıştı ve üst rütbeli bir subay olarak seçildi ve kısa süre sonra ordu komutanı oldu. Ama aşk hikayelerine olan tutkusu hiç bitmedi. Her zaman aşk hikayeleri okumayı ve bunlarla ilgili filmler izlemeyi severdi. Ama dikkat ettiğime göre asla ama asla sonu hüzünlü biten bir şey izlemedi veya okumadı." Tae güldü ve Jimin de ağzını biraz kapatarak güldü. Jimin bu duygudan, Jungkook'u daha fazla tanımaktan hoşlanıyordu.
"Bir sır öğrenmek ister misin?" Tae sanki birilerinin onu duymasından korkuyormuş gibi kısık bir sesle söyledi. Jimin bilinçaltında başını biraz Tae'ye doğru eğerek onayladı. "Jungkook Titanic'i taksit taksit izledi." Tae yüksek sesle güldü ama Jimin şaşkınlıkla kaşlarını çattı.
"Demek istediğim..." Dedi tae biraz daha detaylandırarak, "Titanic Kookie'nin en sevdiği film ama hiçbir zaman tüm filmi tek seferde izlemedi. Bunun nedeni, izlerken yanında sevgilisi olmazsa günlerce ağlamaktan korkması. Bu film onun kırılgan kalbinin kaldıramayacağı kadar duygusal."
"Ne?! Jungkook?! Ağlıyor mu?!" Jimin yeni bilgiye inanamayarak nefesini tuttu.
Tae muzipçe gülümseyerek başını salladı, "Jeon Jungkook tanıdığım en güçlü adam ama aynı zamanda hayatında görebileceğin en sevimli ve duygusal bebek." Tae güldü ve bu sefer Jimin bile yüksek sesle gülmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şımarık Güzel
Fanfiction"Bırak Sikeyim Bırakmanı Söyledim!!" "Üzgünüm diyene kadar olmaz!!" "Milyon yıl geçse de olmaz!!" "O zaman ben de seni çözmüyorum." "Ama ben işemek istiyorum!!" "O zaman lanet pantolonuna işe Park Jimin. Özür dileyene kadar gitmene izin vermeyeceğim...