İyi okumalar....
Jimin nefes nefese uyandı. Hızla etrafına bakındı ve yatağın diğer tarafında oturan Jungkook'u ona bakarken buldu.
Jungkook ise Jimin uyanır uyanmaz ona doğru ilerledi.
"Hey... iyi misin?" Jungkook endişeyle sordu.
Jimin ona baktı, az önce gördüğü kabus yüzünden korkmuştu. Bir şey söylemek istiyordu, gerçekten istiyordu ama ne olduğunu bilmiyordu. Ağzını açtı, kelimeler oluşturmaya çalıştı ama... yapamadı. Sadece yutkundu, hala ağır bir şekilde nefes alıyordu.
"Sorun değil..." Jungkook fısıldadı ve ona nazikçe sarıldı. "Bir şey söylemek zorunda değilsin... Sorun değil..."
Jungkook'un kollarına girince, Jimin minik yumruklarıyla Jungkook'un gömleğini sıkıca kavradı ve gözlerini kapadı. İşte o anda onu tekrar gördü, ona sırıtarak gülen Jaemin hala oradaydı ve Jimin bundan nefret ediyordu.
Bu yüzden daha da derin nefes almaya başladı ve sonunda... görüntü hala gitmemişken, o kadar uzun süredir yapmak istediğini yaptı... Çığlık attı.... Hiç bağırmamış gibi bağırdı. Jungkook'un kollarında titriyor, ağlıyor, hıçkırıyordu. Bir taraftan Jungkook'un gömleğini çekiyor diğer taraftan kendi saçını yoluyordu ama Jungkook en sonunda onu çok güçlü bir şekilde tutarak durdurdu.
Jungkook çığlık atmasına, gömleğini çekmesine, hatta onu itmeye çalışmasına izin verdi. Jimin ellerini, bacaklarını her yere fırlatsa bile Jungkook onun gitmesine izin vermedi... onu kollarının arasına alarak emniyete aldı. Jimin'in kendini incitmesine izin vermedi. Ne kadar kurtulmaya denerse denesin, bileklerini sıkıca tutup ona tekrar sarıldı.
Jimin, şimdi Jungkook'un boynunun kıvrımında inlemeye, hıçkırmaya devam ederken, Jungkook da ağlıyor, ara sıra Jimin'in başını öpüyor, tatlı sözler fısıldıyordu.
Sonunda, Jimin sakinleşerek sadece hıçkırıp sessizce ağladı. Yavaşça Jungkook'un elinden geri çekilmeye çalıştı ve Jungkook, ellerini Jimin'in belinde tutmaya devam ederek izin verdi. Ama Jimin geri çekildiğinde, Jungkook'un kollarında bıraktığı taze ve acı verici tırnak çiziklerini görünce durdu ve ona hâlâ büyük bir sevgi ve endişeyle bakan Jungkook'a baktı. Jimin'in daha birkaç dakika önce onu vahşi bir hayvan gibi incittiğinden etkilenmemişti bile.
Jimin titreyen dudağını ısırarak gözlerini kapattı ve hıçkırarak ağladı.
Jungkook yavaşça ve nazikçe Jimin'in yüzünü avuçlarının arasına aldı ama o bir şey söyleyemeden Jimin onu susturdu.
"B-ben o-onun kazanmasına izin verdim hyung... Jimin yorgun ve yıpranmış sesiyle fısıldadı, onca çığlık ve ağlamadan sonra Jungkook'a bakamıyordu.
Jungkook kaşlarını hafifçe çatarak kafası karışmış bir şekilde ona baktı ama sonra Jimin ona baktı ve gözlerinden yaşlar akmaya devam ederken hüzünlü bir şekilde kıkırdadı.
"H-Herkesin gözünde bir P-Park Jimin imajı yarattı ve ben... İzin verdim..." diye fısıldadı Jimin.
"B-benide bir c-canavar yapmak istedi... ve ben.. o-ona izin verdim...
"Benim çok aşağılık ve iğrenç olmamı istedi... ve ben de ona izin verdim..." Jimin kuru bir şekilde kıkırdayarak uzağa baktı. Gözyaşları hâlâ durmuyordu ve jungkook, Jimin'i daha önce hiç böyle görmediği için endişeleniyordu. Çok yorgun görünüyor, çok bitmiş, çok kaybolmuş.
"Ona izin verdim hyung... Beni yaratmasına izin verdim... o beni bir insan yaptı-" Jimin sanki bir şeyin farkına varmış gibi durdu ve doğrudan Jungkook'un gözlerinin içine baktı, "-bir canavar." Jimin fısıldadı, kendinden korkmuş görünüyordu.
Jimin daha sonra ellerine baktı, "İnsanlara çok acımasızca davrandım. Onlara vurdum, tokatladım, incittim..."
Jimin daha sonra tekrar Jungkook'a baktı ve gözleri yumuşadı, daha büyük olana bakarak dudakları titremeye başladı, "Seni i-incittim h-hyung... Seni p-pek çok kez incittim.. ...
Jungkook hızla kafasını salladı ve konuşmak üzereydi ki Jimin tekrar konuştu.
"O-O haklıydı... J-Jaemin H-Hyung-" Hıçkırıklarında boğularak dudağını ısırdı, "H-Hyung haklıydı.. Ölmeyi hak ediyorum..." dedi Jimin ve Jungkook'a şimdiye kadar gördüğü en yürek burkan gülümsemeyi verdi.
Jimin yavaşça yataktan kalktı ve Jungkook da onu takip etti. Zaten gece olmuştu ve pencereden gelen ay ışığı odadaki tek ışık kaynağıydı.
Jimin yavaşça pencereye doğru yürüdü, güzel dolunaya baktı ve kuru bir şekilde kıkırdadı.
"Ay çok güzel değil mi?" dedi boğuk ve bitkin sesiyle, aya gülümseyerek.
Jungkook biraz kaşlarını çattı ama yine de aya baktı.
"O kadar güzel ki... Bunu hak etmiyorum." Dedi Jimin ve Jungkook'a baktı.
Jungkook kaşlarını çatarak ona baktı.
"Çok güzelsin hyung... Sadece dıştan değil, içten de. Kalbin" Jungkook'a kaşlarını çatarak baktı. "Çok güzel ve saf. Bunu hak-etmedim..." dedi Jimin, sesi titriyordu. "H-herkes çoktan gitmişken... Ben... B-ben senin -hala ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum-"
"Jimin..." Jungkook sonunda onu durdurarak yüzünü büyük ellerinin arasına aldı, "Buradayım çünkü istiyorum... Buradayım çünkü seni seviyorum... sen Jimin..." Jungkook o kadar içtenlikle söyledi ki, Jimin büyük olanın gözlerindeki dürüstlüğü görünce ağlamaktan kendini alamadı.
"Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun Jimin? Bu, sonsuza kadar yanında kalacağım anlamına geliyor. Hoşuna gitse de gitmese de." Jungkook, Jimin'in şimdi nasıl bir bebek gibi ağladığına bakarak burnunu çekerek söyledi.
"V-Ve sen ona sahip olamıyorsan ben ay olmak istemiyorum!!" Burnunu çekip Jimin'e sarıldı, kendisi de bir çocuk gibi ağlıyordu, "Ayı sikeyim! Sen benim bütün galaksimsin kahretsin!!" Jungkook ağlarken, Jimin yüzünü Jungkook'un göğsüne gömerek ağladı.
"Ben-... ben-kim olduğumu bile bilmiyorum h-hyung...... bunca yıldır başka birinin benim için yarattığı bir hayatı yaşıyordum!! " Jimin Jungkookun göğsüne daha da gomulerek hıçkırdı, "Ben kimim??!! Bilmiyorum-"
"O zaman bulalım aşkım!" Jungkook geri çekilip Jimin'in ona bakmasını sağlayarak, yüzünü avuçlarının arasına aldı, "Hadi birlikte öğrenelim. Sen, ben ve başka hiçbir şey. Dünyada çok zamanımız var. Hadi kim olduğunu öğrenelim! Ne olduğunu bulalım! Neyi beğeniyorsun! Kişiliğin ne! Her şey !! Her lanet şey!!" Jungkook umutsuzca söyledi, yine de ağlıyordu.
"Ama şimdilik, sadece bu gerçeği hatırlamalısın..." dedi Jungkook burnunu çekip, yüzlerini inanılmaz derecede yakınlaştırarak, "Sen benim Jimin'imsin. Ve her zaman benim Jimin'im olarak kalacaksın. Bunu hiçbir şey değiştiremez. Kendini tanı Kendini bul Senin için buradayım, birlikte yapacağız. Ama kendini kaybolmuş ve kafan karışmış hissedersen, unutma ki sen benim Jimin'imsin. Aşkım, her şeyimsin. Ve ben bir hiçim, kesinlikle sensiz bir hiçim..." dedi Jungkook, Jimin'in gözlerine büyük bir sevgi ve hayranlıkla bakarak.
Ve bir sonraki bildiği şey, Jimin'in dudaklarının kendi dudaklarında olduğu, çok derin ve çok aşık bir şekilde öpüştükleriydi.
&
Nazar değecek vallahi hiç bu kadar erken bölüm atmadım.
Bölüm hakkında fikiriniz?
İstediğiniz bir şey var mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şımarık Güzel
Fanfic"Bırak Sikeyim Bırakmanı Söyledim!!" "Üzgünüm diyene kadar olmaz!!" "Milyon yıl geçse de olmaz!!" "O zaman ben de seni çözmüyorum." "Ama ben işemek istiyorum!!" "O zaman lanet pantolonuna işe Park Jimin. Özür dileyene kadar gitmene izin vermeyeceğim...