Hayatı boyunca gülmeyi unutan, sevmeyi sevilmeyi bilmeyen, sert,yıkılmaz, heybeti ile korkutan, şanlıurfanın en genç ağası Mirza soylu ve babasının kurallarına esir olmuş,Güzelliği ile herkesi etkileyen, Urfanın büyük aşiretlerinden biri olan saya...
Gülçin eve girdiğinde mirza da belediyeye gidip yiğitin kimliğini çıkartmıştı. kimliği çıkarttığında gözlerinden yaş geldi. Dışarı çıktığında banka oturup iç çekti. Kendi kendine konuştu.
"Yarabbim, imtihanım sevdalım mıdır. Bu imtihan çok zor Allah'ım. Kalbim güçlü değil artık. Bana olmayacak şeylerin hayalini kurdurtma. Oğlum oldu göremedim. Iki yıl sonra gördüm. Sevdalı olduğum kadın beni günden güne tüketiyor, ben tükeniyorken icimdeki sevda tükenmiyor. Sen bize yol göster."
Diyip kimliğe bakıp tebessüm etti.
Mirzanın göz yaşları kimliğe düşmüştü. Kendini toparlayıp konağa doğru yol aldı. Konağın kapısı açıldığında dikkatini çeken ilk şey karısıydı. Karısının kucağında onlardan bir parça, oğulları vardı. Yiğit gülüyordu bercem de kahkaha atıyordu. Mirza iç çekti.
"Gidip öpememek, koklayamamak, sarılamamak. Sevda böyle bir sey miydi. Dokunamadan sevmek miydi"
Diyip içeriye girdi. Dilba hanım mirzayı görünce sarıldı.
"Oğlum, ne yaptın"
"Aldım babaanne"
Diyip kimliği gösterince dilba hanım sevinç göz yaşları döktü.
Berçem mirzanın geldiğini farkedince aşağı indi. Gülüyordu, mutluydu. Umudunu kaybetmemişti berçem, mirzanın sinirli olduğunu bildiği için yaptığı şeyleri sineye çekiyordu.