'Everybody wants
to be
My Enemy
Look out for yourself,
But I' m ready'
Derin bir nefes alıp bir haftadır aşina olduğu kapıyı açtı. Onun geldiğini gören Chan heyecanla ayağa kalktı. Bir haftadır sesini çıkarmamasına rağmen asla pes etmiyordu karşısındaki adam. Her geldiğinde büyük, sıcak bir gülümsemeyle karşılıyordu onu. Hatta Minho kendine yakıştıramasa bile ona bir lakap bulmuştu."Hoşgeldin meleğim" Minho, başını eğdi ve Chan'nın karşısındaki krem renkli koltuğa oturdu.
"Oh.. Anlaşılan sessizliğimiz bugünde devam edecek. Pekala.." Chan iç çekip Minho'nun yanındaki boşluğa oturdu. Dirseklerini dizlerine dayadı ve ellerine dikti gözlerini.
Chan'nın yanına oturmasıyla irkilip kendini koltuğun kenarına daha da yapıştırdı. Bu hareketi Chan'nın da dikkatini çekmişti. En son Felix ile yaptığı konuşmanın üstünden iki hafta geçmişti. Bir daha konusu açılmamıştı. O iki haftanın ilk haftasında Minho'ya ulaşamamışlardı. Okula geliş gidişi kesmişti. Bir telefon numarasına bile sahip değillerdi. Felix en son dayanamayıp haftasonu Minho'yu bıraktıkları eve gitti abisiyle.
Fakat eli boş dönmüşlerdi. Minho bir haftalığına ailesiyle seyehate çıkmışdı. Minho, ertesi hafta okula geldiğinde solgun bir yüz ve yorgun bir bedenle karşılarına çıkmıştı. Felix her ne kadar cevap almaya çalışsada Minho tek kelime etmemişti. Hatta yüzlerine dahi bakmamıştı. En son Felix karşısına geçip gözyaşları ile böyle yapmamasını istediğini, bunun onu çok fazla üzdüğünü söyleyince Minho dayanamadı ve Chan'nın ofisinde seanslar almaya başladı.
"Minho, ne yaşadın bir haftada?" Chan gözlerini ellerinden çekmeden sıkıntılı bir sesle sordu.
Tekrar sessizlikle baş başa kaldı. Minho ona yine cevap vermedi. Yedi gündür olan rutinleriydi bu. Minho okul çıkışı Chan'nın yanına gelir. Krem renkli koltuğun en uç köşesine oturur. Kafasını dahi kaldırmadan Chan'nın sorularını dinlerdi ama hiç bir zaman sesini çıkarmazdı. Saatin dolduğunu görünce de bir şey demeden binayı terk ederdi. Onun arkasından Chan seanslarını iptal eder Minho'nun hakkında daha fazla bilgiye ulaşmaya çalışırdı. Tabi her günü hüsranla sonuçlanıyordu.
Hala gelmeyen cevapla ellerindeki gözlerini yanındaki çocuğun ellerine çevirdi. Fark ettiği şeyle kaşlarını çattı. Daha sonra bir hafta boyunca olan seansları tarttı kafasında. Ve Minho'nun hafta başında ortaya çıktı günü hatırladı.
Minho, bu hafta en sıcak hafta olmasına rağmen boyunlu kazak ya da tişörtlerle gelmişti. Giydiği sweatlerin şapkasını kahküllerine kadar indiriyordu. Şimdide zaten uzun olan sweatinin kollarını çekiştire çekiştire parmaklarını gizlemeye çalışıyordu.
Chan, elleriyle oynayan çocuğun tedirginliğini hissetti. Bacaklarının titrediğini bir hafta boyunca nasıl farketmemişti anlamıyordu. Bir anda Minho'nun ellerini durdurdu ve bileklerine kadar açmaya çalıştı. Fakat Minho onun ellerini itmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alone ~ Minsung
Fanfiction[top Jisung & bottom Minho] Elinde tüm saf sevgisini anlattığı mektupla minik minik adımlarla yanına yaklaştı. Terleyen avuç içlerini pantolonuna sildi. Heyecanla atan kalbi göz göze geldiklerinde daha da hızlandı. Çocuk ayağa kalktı, heyecan ve s...